KİMDİR: 25 Yaşında şehit olan Milli Mücadele Kahramanı.
ANNESİNE
NE DEDİ
Hayrullah Efendi kısık bir sesle
annesine; “ölümün mukaddes olduğunu biliyordum ama azabının bu kadar zor
ve çetin olduğunu bilmiyordum anne” der. Eşi Ayşe hanımı da; “benim ölümüm sizi
şerefle yaşatır” diyerek teselli verir. Yanında yalnız kalan annesine son
sözleri; “beni bu gavur doktorlar zehirledi, beni zehirlediler anne”
olur.
-----------------------------------------------------------------
DOĞUMU: 1895’de Maraş’ta
doğdu.
Baba adı Hacı
Ali’dir.
ÖĞRENİMİ
MÜHENDİSLİK
OKUYORDU: İstanbul’da mühendislik öğrenimini yaparken siyasi bir
olaya karıştı. Mısır’a gönderildi.
Meşrutiyetin ilanı ile
Halep’e döndü.
Halep Sultanisi Ulum-u
Riyaziye Muallimliğini kazanmış olmasına rağmen tayinini Maraş’a
istedi.
İngiliz işgali ile
beraber Elbistan’a geçti. Silah temini için çalıştı.
Bir süre sonra
Pazarcık’a geçip çete kurdu (1).
Adana’dan Maraş’a
yardıma gelen Fransız kuvvetlerini Bababurun mevkiinde karşılayan çetelerin
başında yer aldı. (2).
KİŞİLİĞİ: Eşi Ayşe Hanım, Sait Zarifoğlu ile yaptığı bir
söyleşide, Muallim Hayrullah’ı şöyle betimler:
“Ah nasıl bir
kalbi vardı onun bir bilsen. .. Öyle güzel de şiir yazardı ki. Çok kitapları
vardı. Hediye kabul etmezdi. Kalenderdi. İkramı severdi. Zengin değildi ama ruhu
gönlü çok zengindi. Antep’te yatarken bize; ‘kimseden para istemesinler’ diye
yazmıştı. Borçtan tiksinirdi…”
SIFATI: Ozan Cahit Zarifoğlu’nun ağabeyi, Sait Zarifoğlu’nun
1961 yılında İstanbul’da ziyaret ettiği eşi Ayşe Hanım, kocasını şöyle
betimler: “Orta boylu, zayıfça, kara koyu yeşile çalan gözlü, kara kaşlı,
buğday benizli, yakışıklı bir adamdı..”
ÖLÜMÜ: Bababurun çarpışmasında (9 Ocak 1920’de) yaralandı.
Yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı ve şehit oldu
(3).
-----------------------------------------------------------------
AÇIKLAMA
Şehrin ileri gelenleri,
Fransızları memleketlerinden kovmak için savaşacak kahramanlar
arıyorlardı.
Bu nedenle, Muallim
Hayrullah başkanlığında bir heyet Pazarcık ilçesinden bir aşiret reisi ile
görüşmeye gitti. Aşiret reisi, adamlarının savaşmayı bilmediklerini,
mücadeleye kalkıştıkları takdirde, kadın, yaşlı ve çocukların tehlikeye
düşeceklerini, onun için Fransızlara karşı savaşmayı göze alamadığını
söylemişti.
Görüşme esnasında diğer
odada aşiret reisinin annesi vardı ve oğlunun konuşmalarını duymuştu. Birden
içeriye dalmış ve oğluna:
----
Fransız işgalinden üç
gün sonra, hamamdan çıkan iki kadına sarkıntılık yapmaya kalkışan Fransız
üniformalı Ermenilere, Sütçü İmam ilk kurşunu sıkarak mücadeleyi
başlatmıştı.
(2). Maraş’ta halen
tartışılan bir konu vardır. Milli mücadele ilk silahı kim attı ? Aslında bu hiç
te tartışılacak bir konu değildir, bu konuda şüpheye gerek yoktur. İlk silahı
atanın SÜTÇÜ İMAM olduğu besbellidir.
Ancak: Maraş harbinde
Fransızlara karşı ilk silahlı Mücadele Bababurun’da:
3. Hacı
Yasinoğlu
4. Muallim Hayrullah ile
başlar.
------
5 Ocakta Ceceli köyünü
yakıp yıkan kuvvetler Maraş’a giremediklerinden yeniden Antep’e döndüler.
Fransızların devamlı takviye salması üzerine yolu kapamak gerekince o bölgede
bulunan Zafer ve Muharrem
Bey ile Muallim Hayrullah’a Türkoğlu - Maraş yolunun kapatılması emri
verilir. Dehlizde bulunan Yakup Hamdi Müfrezesi, Atmalı Aşiret Kuvvetleri ile
birlikte Bababurun’a kaydırılır. Bu hazırlıklar yapılırken, Fransızların bir
taburunun İslahiye’den gelmekte olduğu görülür. Derhal Bayazıtoğlu Zafer
ve Muharrem Komutasındaki
Milli Kuvvetler taarruza geçerler. Fakat Fransızlar Türkoğlu’na girdiklerinden
pek bir başarı sağlayamazlar.
6 Ocak 1920
Fransız işgal Komutanı General Kuerette 1500 kişilik bir birlikle Maraş'a geldi. Maraşlı Türkler, İşgal Komutanı ve askerlerin gelişini protesto ettiler. Bu arada Fransızlar İslahiye'ye bir birlik daha göndererek Maraş Yolunu güvence altına almaya çalışıyorlardı. Fransızlar'ın İslahiye yolunu tutmak için gönderdiği askerleri, Kılılı Köyü yakınında Muallim Hayrullah Bey'in ve arkadaşlarının baskınına uğradılar. 30 Fransız askeri burada öldürüldü. 7 Ocakta da, Bahçe'den Maraş'a yardıma gelen Fransız birlikleri Türkoğlu'nun Ceceli Köyünü bastılar. Ceceli Köyünü yakıp yıktılar. Köy halkına büyük işkence ve zulüm yaptıktan sonra, Eloğlu'na (Türkoğlu) girdiler. Fransızlar, Ceceli ve Eloğlu Köylerinde 22 kişiyi öldürdükten sonra küçük ve büyükbaş hayvanların hepsini yağmaladılar. Muallim Hayrullah Bey, etrafında topladığı çete grubu ile birlikte Eloğlu'nu kuşattı. Fransızlar, Muallim Hayrullah'ın kuşatması sonucu şaşkına döndüler. Muallim Hayrullah, Çeteleri ile Fransızlar arasında zorlu bir çatışma çıktı. Zor durumda kalan Fransızlar Maraş'taki Fransız birliklerinden yardım istediler
6 Ocak 1920
Fransız işgal Komutanı General Kuerette 1500 kişilik bir birlikle Maraş'a geldi. Maraşlı Türkler, İşgal Komutanı ve askerlerin gelişini protesto ettiler. Bu arada Fransızlar İslahiye'ye bir birlik daha göndererek Maraş Yolunu güvence altına almaya çalışıyorlardı. Fransızlar'ın İslahiye yolunu tutmak için gönderdiği askerleri, Kılılı Köyü yakınında Muallim Hayrullah Bey'in ve arkadaşlarının baskınına uğradılar. 30 Fransız askeri burada öldürüldü. 7 Ocakta da, Bahçe'den Maraş'a yardıma gelen Fransız birlikleri Türkoğlu'nun Ceceli Köyünü bastılar. Ceceli Köyünü yakıp yıktılar. Köy halkına büyük işkence ve zulüm yaptıktan sonra, Eloğlu'na (Türkoğlu) girdiler. Fransızlar, Ceceli ve Eloğlu Köylerinde 22 kişiyi öldürdükten sonra küçük ve büyükbaş hayvanların hepsini yağmaladılar. Muallim Hayrullah Bey, etrafında topladığı çete grubu ile birlikte Eloğlu'nu kuşattı. Fransızlar, Muallim Hayrullah'ın kuşatması sonucu şaşkına döndüler. Muallim Hayrullah, Çeteleri ile Fransızlar arasında zorlu bir çatışma çıktı. Zor durumda kalan Fransızlar Maraş'taki Fransız birliklerinden yardım istediler
-------------
Çatışma sürüyordu.
Makineli tüfek atışları Türk Kuvvetlerini çok zor duruma soktuğundan
müfrezenin maneviyatını düzeltmek için yüksek bir kaya üzerine çıkan Muallim
Hayrullah, sağ kasığından yaralanır. Bunun üzerine Milli Kuvvetler geri
çekilirler. Çatışmayı bırakmayan Bayazıtoğlu Muharrem ve Zafer, düşmanı kuşatarak çaresiz
bırakılırlar.
Muallim Hayrullah’ın
yarası ağırdır. Önce Pazarcık’ta bir evde dedavi altına
alınır.
Muallim Hayrullah’ın
yarası azınca çeteleri, Antep çeteleri ile bağlantı kurarak tedavinin Antep’te
yapılmasının daha uygun olacağı düşüncesinde
birleşirler.
Hastaneye, başka bir
(Mümbüşlü Mustafa) isimle yatırılır.
Antep çeteleri Maraş’a
getirirler. Maraş’ta Alman Hastanesinde tedavi edilmesine karar verirler.
Hastanede durumu iyileşmeye başlar.
Antep’ten yaralı olarak
getirilen Yörük Selim Bey de aynı hastanede (Maraş’ta Alman Hastanesinde)
yatmakta iken kurtarılamayarak şehit olur. Yörük Selim’in cenazesi Ulu Camiden
kaldırılacağını duyan Muallim Hayrullah da koltuk değnekleri ile cenaze
namazına iştirak eder. Şeyh Adil Mezarlığına kadar gidip gelmesi Muallim
Hayrullah’ın yarasının azmasına neden olur.
Herkes onun iyileştiğini
düşünürken rahatsızlığının arttığı haberi aniden ulaşır eve. Aile hemen
hastaneye koşuşur. Muallim Hayrullah, kısık bir sesle annesine; “ölümün
mukaddes olduğunu biliyordum ama azabının bu kadar zor ve çetin olduğunu
bilmiyordum anne” der. Eşi Ayşe hanımı da; “benim ölümüm sizi
şerefle yaşatır” diyerek teselli verir. Yanında yalnız kalan annesine
son sözleri; “beni bu gavur doktorlar zehirledi, beni zehirlediler
anne” olur.
Bu sözler dudaklarından
dökülen son sözlerdir.
Olayın duyulmasıyla bir
anda hastanenin içini ve dışını dolduran Maraşlılar galeyana gelerek hastaneyi
ablukaya alırlar. Ermeni doktorlar ile birlikte Türk doktorlar da kaçarak
hayatlarını zor kurtarırlar. Muallim Hayrullah'ın gerçekten zehirlenip
zehirlenmediğinin anlaşılması için Antep’ten doktor getirtilirse de kesin bir
sonuç elde edilemez.
OLAY ŞU:
Bir arkadaşı ziyarete
gelir. Muallim Hayrullah’ı koridorda hafif aksayarak geziyor bulur. Hastanın
odasına girerler. İçmesi için Muallim Hayrullah’a kahve gelir. Kahveyi içerken
Ermeni Doktor Artin, Amerikalı Mısterlaym ve yine Amerikalı yüzü yamalıklı diye
tanınan doktorla kolej muallimlerinden Nazarit’te
odadadır.
Ziyaretçi hastaneden
ayrılıp eve gelir. Aradan iki saate yakın bir zaman geçer. Muallim Hayrullah’ın
vefat ettiği haberini alır. İki saat önce gördüğü adamın vefat etmiş olduğuna
inanmaz. Hastaneye gelir, Muallim Hayrullah gerçekten vefat
etmiştir.
Kız kardeşi Fatma Hanım
da: “Biz, aile efradı olarak ağabeyimin Alman hastanesinde görevli Ermeni
doktor Artin tarafından zehirlettirilmiş olduğu kanaatindeyiz. Otopsi yapan
doktorlar, Maraşlıların galeyana gelip de, ellerinde esir bulunan yüzlerce
Ermeni’nin katledilmesini önlemek ve ikinci bir olaya meydan vermemek için kesin
bir rapor vermemiş olsalar gerek. Yoksa ağabeyimin zehirlenmiş olduğu
muhakkaktır.” diyor.
------------------------------------------------------
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder