MESLEĞİ: Ozan / Yazar
DOĞUMU: . Elbistan’ın
Eldelek köyünde 1928’de doğdu.
ÖĞRENİMİ
İLKOKUL: İlkokulu
Elbistan’da okudu.
Küçük yaşta halk şiiri
tarzında şiir yazmaya başladı.
ESERLERİ
2. Kalbimin Feryadı - 1958,
3. Dersler Konuşuyor -
1958,
4. Her Yayladan Bir
Çiçek - 1959,
5. Vatan
Aşkı,
6. Bir
Demet,
7. 12 Şubat’ta
Kahramanmaraş’tır.
----------------------------------------------------------
AÇIKLAMA
Araştırmacı yazar Memet Gözükara'nın anlattığı olayı ilgisi nedeniyle aynen alıyorum:
----------------------------------------------------------
AÇIKLAMA
Araştırmacı yazar Memet Gözükara'nın anlattığı olayı ilgisi nedeniyle aynen alıyorum:
"Geçenlerde Elmalı köyünden Eldelek’e düğün için
gelen seğmen akşama kadar düğünde eğlenir. Düğün ağız tadıyla o gün tamamlanır.
Akşam olup da dışarıdaki eğlence bitince Elmalı’dan Eldelek’e gelen misafirler
odaya çekilir (alınır). Odaya alınan misafirlerin arasında Elmalı köyünün saygın
ağalarından biri de bulunmaktaymış. Odada sohbet kurulur. Ağa konuşuyor, oda
halkı da hürmetli bir şekilde onu dinliyorlarmış. Söz dolaşır âşıklara ve
deyişetcilere gelir. Bu arada söze karışan ev sahibi “Ağam, bizim köyde bir âşık
var, iyi deyişet söyler” demez mi. Ağa “Çağırın da gelsin, meclisimizi
şenlendirsin, sohbete şeker bal katsın” demiş. Köyden biri gidip Aşık Ali Baz’ı
(Ali Gözükara şişman görünüşünden dolayı Ali Baz lakabıyla anılırdı) çağırır.
Ali Baz odaya gelir. Ağa Ali Baz’a “Hoş geldin aşık” der ve iltifat olsun diye
yanındaki mindere buyur eder. Hal hatır sorduktan sonra “Bize bir şeyler söyle
de dinleyeyim” kısmına geçilir. Âşık Ali “Sebepsiz kuş uçmaz, şimdi ben bir
sebep yokken ne söyleyeyim ağam” derse de; ağa diğer odadan hanımını çağırarak,
Aşık Ali’nin yamacına oturtur. “İşte sana bir söyleyecek sebep, benim hanımı
şiirinle öv” der. Âşık Ali bir hanıma bakar, bir ağaya… Sonra ağaya dönerek
“Ağam, beni sana fazla med etmişler, ben dedikleri kadar şair değilim” der.
Çünkü, hanımı ağaya yakışır güzellikte değildir. İri, kara kuru, biraz da söz
yerine gelmeden, üstüne düşeni de, düşmeyeni de konuşan kuruntulu bir tipmiş.
Ağa aşığın söylemesinde ısrarlıdır. Ve “Aşık olanın gördüğünü söylemesinde bir
beis yoktur. Bu yüzden, her söylediği hoş karşılanır” diyerek aşığı
cesaretlendirir. Âşık aşırı ısrar karşısında ağanın hanımına bakarak şu deyişeti
söyler:
Hem baharsın hem de
yazsın
Dallarda yeten
kirazsın
Kömürden daha
beyazsın
Kara diyen kimdir
sana.
Yok muydu bir güzel
gelin
Soldurmamış gonca
gülün
Kürtden daha kaba
dilin
Lo lo diyen kimdir
sana.
Sizde mi beyle
karılar
Güzelim diye
zırılar
Yalınız dişleri
parılar
Arap diyen kimdir
sana.
Gözükara’m bir kez
baksan
Nazar olur dışar(ı)
çıksan
Kalbur keklik bocun
noksan
Çingen diyen kimdir
sana.
Ağa sonuna kadar dinlemiş ve “Aşık,
diline sağlık. Bizi çıkmaz boyayla boyadın”
demiş.
Ağa da akıllı adammış değil mi. Biz
olsak neler ederdik hanımı yerdin diye. Ağalık böyle bir şey herhalde. Sadece
malın fazlalığı adamı ağa yapmıyormuş, bunu bir kez daha anladım.
"
-----------------------------------------------------
-----------------------------------------------------
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder