OZAN FAZLI - AŞIK FAZLI
OZAN BAZO - FAZLI AYAR gibi sıfatlarla ünlendi.
DOĞUMU: Maraş İli, Göksün İlçesinin
Kanlıkavak Kasabasında, 4 Haziran 1947 tarihinde doğdu.
Ana Adı: Hatice.
ÖĞRENİMİ: İlkokul mezunudur.
OZAN AİLE
1. Baba,
2. Ozan Hatice Ayar (Ana),
3. Bazo Mehmet,
4. Ozan Fazlı,
5. Ozan Musa'dan oluşan aile.
MEŞKALESİ: Çifçilik ile uğraştı. Kendi ifadesiyle: Kara camuz
ile çift sürdü. Babasının sürüleri için tutulan çobana yardımcı oluyor,
varlıklı ailenin ev işlerini o organize ediyordu.
Babasının ölümünden sonra kendi hesabına düşen 110 kovan arıyı 27 kovana indirir. Bu, zoru başaramamasından değil, sayılı nefesi dikkatli kullanabilmek içindir.
Babasının ölümünden sonra kendi hesabına düşen 110 kovan arıyı 27 kovana indirir. Bu, zoru başaramamasından değil, sayılı nefesi dikkatli kullanabilmek içindir.
AĞANIN OĞLU: Baba Ozan Hüseyin, yörenin saygın kişisi. Derler
ya, ekmek sahibi. Gelen yolcu açlığını gidermek için evlerine uğrar,
birilerinin selamını getirirdi.
BABA HASTA: İlerleyen yıllarda baba hasta olur, yedi sene hastalıkla cebelleşir.
Şu doktor senin o doktor benim. 5 kez anju olur. Olur ama sonuç iyi değildir.
Babanın kökeni
Bayazıtoğullarındandır. Dayı der Beylere babaları. Zamanın bakanı
Kemali Bayazıt, babasını Ankara’larda tedavi ettirir. Netice boş. Nitekim
eldekiler yavaş yavaş uzaklaşır. Yedi senenin sonunda aile
fakirleşir.
NEDEN BAZO: Aile Bazo unvanıyla tanınıyor. Ozan Fazlı’ya göre;
ailenin soyu Bayazıtlardan geldiğinden olsa gerek. Evet, ozan bu düşüncede.
İkinci seçenek te; “ailenin ilk fertleri iri yarı,” olduğundan da
olabilir. Belki de bu yüzden Bazo, demişler. Ağabeyine de Bazo
Mehmet denir.
MEDENİ HALİ: Evli ve 3 erkek, biri kız 4 çocuk, 7 torun
sahibi.
--------------------------------------------------------------------------------
-----
şiirleri
1.
1.
Ozan Fazlı, 6 Haziran 1997 tarihinde kardeşi ozan
Musa’yı, amcaoğlu Duran’ı kaybetmişti. Üç yıllık acı içinde kıvranırken 2000
yılının 7 Mayısında da başka bir acı çöreklenir içine. Bazo Mehmet’in acısı.
Acılar içinde kördüğümdür. Kördüğümdür, çünkü, ozan anne Hatice Ayar’ın, daha
önce de baba ozan Hüseyin’in acısı henüz
dinmemiştir.
-----
Ozan
Bazo
Mehmet’e Ağıt
Yaktın bizi çektin
gittin
Şükür seni soran da
var
Garipseme babam
oğlu
Musa’yınan Duran da
var
Allah’ıma bin kez
şükür
Hayat geçer takur
tukur
Orda bekler münker
nekir
Seni senden soran da
var
Biter mi
ölümün ardı
Kadir Mevla’m vermiş
derdi
Bekliyor Tekelik
Durdu
Daha burda kalan da
var
Yalnız kaldım
Hacı’yınan
İki ihtiyar
bacıyınan
İhtiyarı
genciyinen
Fatihanı salan da
var
-----
2.
GÖÇER GİDERSİN
YAŞIN OTUZ OLDU DİVANE
GÖNLÜM
ARTIK BUNDAN SONRA GEÇER
GİDERSİN
İSTERİM Kİ OLSUN YÜZ
SENE ÖMRÜN
DAHA ÇOK GÖZ YAŞI SAÇAR
GİDERSİN
FELEK BANA VERDİKLERİN
ÇOK GİBİ
YOKSULLUK BAĞRIMI DELER
OK GİBİ
YARADANIN BÜTÇESİNDE YOK
GİBİ
MUHANETE GÖNÜL AÇAR
GİDERSİN
OZAN FAZLI DER Kİ
N’OLACAK HALIM
KAHIRDAN İŞ ÇIKMAZ
ALIŞMIŞ DİLİM
BU GÜN BÖYLE YOKLUK
YARIN DA ÖLÜM
KUPKURU DÜNYADAN GÖÇER
GİDERSİN
28.10.1996 -
FAZLI AYAR
----
3
3
elde neler var
Gaymakam beyimiz Maraş
valimiz
Göksun İlçesinden gider
yolumuz
Kanlıkavak derler bizim
yerimiz
Görün ey dostlarım kimde
neler var
Toplansınlar hacı ile
hocalar
Yaşıyorsan elbet tüter
bacalar
Elif be’si te’si cim’i
heceler
Görün ey
dostlarım mim’de neler var
Kaynatsan da altın
dönmez bakıra
Allah yardım etsin bütün
fakıra
Kardaş kardaşını attı
çukura
Görün ey dostlarım inde
neler var
Aşık Fazlı’m bu aleme
şaşıyor
Goca dünya gece gündüz
goşuyor
Birisi az körlek biri
ışıyor
Görün ey dostlarım günde
neler var
-----
4.
Ozan Fazlı
Ayar’ın, Muştalak
diye bilinen bir
komşusu var. Muştalak, çok iyi, dürüst ama, bir kusura var. Kusuru
da çok yemek. Ama
iyi de güreşir. Sağlam cüssesi, akıl edilemez güreş tekniği vardır.
Ozanımız Bazo Fazlı’nın
komşusu Muştalak için yazdığı şiiri veriyoruz:
MUŞTALAK
Eyri büyrü gider yola
sağmazsın
Sabahleyin bir somun yer
doymazsın
Ben seni bilirim adam
olmazsın
Ne olacak senin halın
Müştalak
Babadan baba yok ebeden
ebe
Yırtılmış şalvarı
eskimiş kebe
Sallanır ayaklar binmiş
merkebe
Ne olacak senin halın
Müştalak
Eşekte semer yok
kendinde kemer
Ömrünün yarısın bitirdi
kumar
Kısmeti çok açık havadan
iner
Ne olacak senin halın
Müştalak
Aşık Fazlı’m ne söylesen
az gelir
Karnın doyur goca dağlar
vız gelir
Bir guzuyu yese yine az
gelir
Ne olcak senin halın
Muştalak------
5.
ŞEHİT
Çiçeği burnunda yirmi
yaşında
Türk bayrağı dolaşıyor
peşinde
Vardım fatihamı ettim
başında
Kardeşim Musa’yı sor
şehit şehit
Allah verdi şehit rütbesi
sizde
Askerin polisin acısı
bizde
Bağışlat mahşerde dostları gez
de
Yanıyor içimde zor şehit
şehit
Kardeş emmi oğlu ayrıldı
bizden
Gülmedi yüzümüz gitmedik
düzden
Aldın mola gavil sevdiğin
kızdan
Seni sevenlere zor şehit
şehit
Eşin dostun burada düğün
yaparken
Bir kardeşin Cuma boyun
bükerken
Anan baban tezkereni
beklerken
Senin yok oluşun zor şehit
şehit
Ağaç kestik Sırataş’ın
ardında
Çok yayladık Koca Öldüren
yurdunda
Şimdi Bazo Fazlı’m kardeş
derdinde
Bu da bu ülkeye zor şehit
şehit
------
6.
SENİ
SEVMEK
SUÇ MU
OLDU
Pehlivanın vardı Ali
Çetinler
Hani bunu doğuran ana
hatunlar
Nice Mehmetçikler nice
Metinler
Üzerinden geldi geçti
Göksun'um
Buz gibi suların yüce
dağların
Hani Kuşoğulların Zabit
Ağaların
Muharrem belerin
gezen saların
Üzerinde durdu göçtü
Göksun'um
Gençliğimde alamadım
muradı
Bir gün geçer miyim acep
sıradı
Yaman dünya kalleşlere
yaradı
Benim gönüm dünden aştı
Göksun'um
Devir döndü paran kadar
sayarlar
Nerde Bazaolar Koca
Ayarlar
Bir gün olur üzerim
soyarlar
Aşık Fazlı'm senden
geçti Göksun'um
----
7.
bir eşek yitirdim
Daha yeni dağdan odun
getirdi
Tarlanın yanına bider
götürdü
Gemirmiş kavağı bizi
batırdı
Bir eşek yitirdim
görmediniz mi
Getiriyor şu dağlardan
odunu
Eşek Paşa koydum onun
adını
Ne isterse veriyorum
dediğini
Bir eşek yitirdim
görmediniz mi
Gayet çok olgundu otuz
yaşında
Semeri sırtında kemer
döşünde
Fazla zikzak değil aklı
başında
Bir eşek yitirdim
görmediniz mi
Bir oğlu vardı katırdı
katır
Kafa bozulursa bilmezdi
hatır
Aman komşu aman görürsen
getir
Bir eşek yitirdim
görmediniz mi
Nuh’un zamanında gemiye
bindi
Sular azalınca karaya
indi
Anırı anırı oradan
geldi
Bir eşek yitirdim
görmediniz mi
Bizim eve gelmiş yemini
yemiş
Ben artık buraya gelemem
demiş
Korkarım Fazlı’dan
göremem demiş
Bir eşek yitirdim
görmediniz mi
-----
8.
ARILAR
(*)
Ozan Fazlı
arıcılık yapar. Arıların balından ziyade
Arıların
davranışlarından zevk alır.
Binbir çiçeklerden
alıyor balın
Her nereye gitse buluyor
yolun
Sırtında kanatları var
ayakları yalın
Kışın zemheride üşür
arılar
Bir yanında iğne bir
yanında balın
Balını ben aldım ne
olacak halın
Ef onaltı (F 16) mısın
havada yolun
Dağlardan dağlara koşar
arılar
Bahar aylarında çiçek
açınca
Arıcılar yaylalara
göçünce
Palazlanıp yavruları
uçunca
İşte bu aylarda coşar
arılar
Eyüp’ün genini yemeyen
arı
Kimseye sırrını demeyen
arı
Yetmiş iki derdi komuyan
arı
Allah Allah deyip geçer
arılar
Aşık Fazlı’m arı verir
poleni
Ta Eyüp’ten beri sevmez
yalanı
Hiç duymadım arı sırrın
bileni
Elli beş altmış gün
yaşar arılar
-----
9.
Bir şiiri ve hikayesi
Bir şiiri ve hikayesi
Ozan 17
yaşındadır.
Komşu köylere işinin
gereği sık gider, bir köyde Zeynep’i görür. İçi ısınmıştır Zeynep’e. Zeynep’in de Ozana. Her gelişinde Zeynep’i görmeden
edemez. Mektuplaşma başlar ve yıllarca sürer.
Aradan yıllar geçer.
Ozan 22 yaşındadır. Bir köy genci için büyük engel sayılan askerden dönmüştür.
Dönmüştür ama, Zeynep, bir akrabası tarafından Almanya’ya götürülmüştür. Olsun,
aralarında mektuplaşma sürer. Zeynep Ozan arkadaşına hediyeler göndermektedir.
Mektup ta. Durumdan Ozanın babası Aşık Hüseyin, hanımı Hatice tarafından (o
da ozan) bilgilendirilmiştir. Ozan Hüseyin endişeli ve
heyecanlı. “Aşiretlerin sünniye kız verdiği nerde görülmüş. Zeynep’i sana
vermezler.” düşüncesini oğluna açar.
Zeynep’in babası da
durumdan haberdar olur, kükrer, “ben aşiret olmayana kız
vermem.” Der.
Bu arada Zeynep’in
mektubu kesilmiştir. Genç Ozan endişeli ve sıkıntılı. Aradan aylar geçer.
Zeynep’ten, ne mektup ne de bir haber . Ozan Fazlı çaresiz. Neticede aşağıdaki
şiiri yazar.
zeynep’in türküsü
Nazlı dostum niye cevap
vermiyon
El içinde del’ etmek mi
maksadın
Ben bendim bağlarım
kendin yıkarsın
Gözlerimi sel etmek mi
maksadın
Zeynep sen gideli çok
aylar geçti
Ekinler
yetişti çiftçiler biçti
Mektup gelmez ciğerlerim
tutuştu
Kerem gibi kül etmek mi
maksadın
Halin nedir diye bir kez
sormuyon
Ne çekiyom aşkın için
görmüyon
Yazdığım mektuba cevap
vermiyon
El içinde del' etmek mi
maksadın
Ben kadersiz Fazlı
bilmem ne olurum
Korkuyorum Zeynep diye
ölürüm
Almanya uzak mı, vallah
gelirim
Gurbet eli yol etmek imi
maksadın
Zeynep, selamı sabahı (mektubu) kesse de sevdasından zerre kadar
ödün vermemiştir. Zeynep, arkadaşı Ozanının sevdasını muhafaza edemediğini
düşünmüş, sırrını ele verdiği gerekçesiyle arkadaşı Ozana küsmüştür.
Olay Şu: Ozanın anası Hatice Ozan, Ilıca'da Zeynep’in köylüleri ile tanışır. Zeynep’e olan sevgisini dışa vurur ve: ”Sizin köylü Zeynep, oğlumun arkadaşı…vb…” der. Zeynep’in babasının olaydan haberdar olması ve kükremesi başlar, Zeynep’in de küsmesi. Zeynep seneler sonra Türkiye ‘ye gelir (1973) ve : “İki dişli karı olsam da vaz geçmem.” der.
Olay Şu: Ozanın anası Hatice Ozan, Ilıca'da Zeynep’in köylüleri ile tanışır. Zeynep’e olan sevgisini dışa vurur ve: ”Sizin köylü Zeynep, oğlumun arkadaşı…vb…” der. Zeynep’in babasının olaydan haberdar olması ve kükremesi başlar, Zeynep’in de küsmesi. Zeynep seneler sonra Türkiye ‘ye gelir (1973) ve : “İki dişli karı olsam da vaz geçmem.” der.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------
AÇIKLAMA
(*) Arı ve balla ilgili
inanışlar
Arının yaratılış
efsanesi: Hazreti Eyüp A.S. feci bir
hastalığa yakalanmış,
bütün vücuduna kurt düşmüştü.
Bir müddet sonra bazı
kurtlar yere dökülmeye başladı.
Hz. Eyüp açlıktan
ölmesinler diye bunları alıp yaralarına geri koydu. Fakat yerden aldığı kurtlar
canını çok yaktı.
-----
KELİMELER
Münker ve Nekir: Kabirde
iki sorgu meleği.
Tekelik Durdu: Kişi
ismi.
Gavil: Söz, sözleşme.
Sırataş: Kanlıkavak Beldesinde bir yer ismi.
Gavil: Söz, sözleşme.
Sırataş: Kanlıkavak Beldesinde bir yer ismi.
Koca Öldüren: Kanlıkavak’ta bir yer
ismi.
Belerin: Beylerin
(Akrabaları olan Bayazıt Beylerinden söz etmekte. Maraş ağzı)
Komuyan: Yok
eden (derdi), şifa veren (Maraş ağzı).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder