DOĞUMU: 1924 Yılında, Yenicekale’nin Avgasır (Avkasrı) köyünde doğdu.
ÖĞRENİMİ: Askerlik öncesi bulduğu
kağıt parçalarını okuyarak ya da bilene sorarak okumasını yazmasını öğrendi. 2.
Dünya Savaşı yıllarında askerdeyken okuma yazmasını geliştirdi. Çevrede ün
yapmış Ahraz Fakı’nın oğlu olması şansını artırdı. Babasından ezberler öğrendi.
Elif / be sonrası Kur-an’ın ilk cüzünü okurken babasından aldığı ve burnunun
kanadığı tokat sonrası okumayı terk etti.
MESLEĞİ: Babasının,
ailesine yetecek kadar olan bağ-bahçesinde çalıştı. Sonraları çerçicilik yaptı.
Bu iş onu gönendiriyordu, çünkü (Andırın İlçesinin köyleri de dahil) gezmediği
yerleşim alanı kalmamış, böylece görüş alanı
genişlemişti.
Muradi ile Aşık Osman
çağdaştır. İkisi de Yenicekaleli ama köylerinin arası 20 km. uzaklıktadır. O
günün şartlarında sık sık birbirini görmeleri zordur. Muradi ile karşılıklı
atışırlar ama bu atışmalar mektup şeklinde olur. Yani her iki ozan meramlarını
kâğıda döker ve diğerine gönderir. Bu mektubun adına da destan
denir.
MEDENİ HALİ: Eşi 2001
yılında vefat etti. Üç oğlu, beş kızı var. Yaptığı 4 sene askerlik öncesi
evlendiğinden 70 yaşında kızı var. Torunun torununu gören ender
insanlardan.
ÖLÜMÜ: 2013 Yılının
bahar aylarında Maraş’ta 90 yaşında fevat etti.
----------------------------------------------------------------
şiirlerinden
örnekler
bir şiiri ve şiirin
hikayesi
Muradi, Ahraz'dan 11 yaş
büyüktür. İkisi de Yenicekale’li ama köylerinin arası 20 km mesafededir. O
günün şartlarında sık sık birbirini görmeleri zordur. Muradi ile karşılıklı
atışırlar ama bu atışmalar mektup şeklinde olur. Yani her iki ozan meramlarını
kâğıda döker ve diğerine gönderir.
Yukarıdaki şiiri,
cevaplaması için komşu köydeki Ozan Muradi'ye yazar. Şiiri, genç bir ozan olan
Aşık Veli ile Muradi'ye gönderir.
İşte AHRAZ’ın
Muradi’ye gönderdiği
destan
cevap ver
dostum
Bu fani dünyaya konan
göçüyor
Bazı arı dalda haram
içiyor
Bal yok diye kovanından
kaçıyor
Yoksa âşıklığın dilde mi
dostum
Âşıksan arkadaş
kim’oldun âşık
Sev kani Mevla’yı yollar
dolaşık
Aç gözünü kardeş dünya
bir ışık
Arı çiçekte mi balda mı
dostum
Fani dünya bize böyle mi
oyun
İslam’ın misali bir sürü
koyun
Verirse manasın ustama
sorun
Herkesin kervanı yolda
mı dostum
Dediğin destanın manası
kolay
Parlatır bakırı bir
topak kalay
……………… güneşle
ay
……………. dalda mı
dostum
Kul Osman’ım şu âlemi
gezerim
Aşka gelir bazı böyle
yazarım
Taşlıyorlar doğruların
mezarın
Sendeki sofuluk dilde mi
dostum
---
Ahraz Osman'ın
başka
bir şiiri ve bu
şiirinin hikayesi
Ahraz Osman köyüne eli
boş döner.
Ana oğul, Başkonuş
dağının eteklerindeki evlerinin çardağına karşılıklı otururlar. Kederlenirler.
Dert edindiklerini birbirine anlatırlar:
2.
derdimiz
oğul: Anam dert yanıyor evli
bekârı
Karaborsa olmuş çayı
şekeri
Hızlanıyor mercimeğin
tekeri
Ana bu zam mıdır yoksa
zülüm mü
ana
Sizin için gittim kuzum
pazara
Üç patates elli lira
kazara
Gitmez olam da gireydim
mezara
Yavrum zam zum geldi zam
geldi
oğul
Bakırın fiyatını sorma
ha sorma
Esnafa bakkala varma ha
varma
Kabrini hazırla durma ha
durma
Ana bu zam mıdır yoksa
zülüm mü
ana
Müslüman’ız ama çoktur
hilemiz
Bin liraya dolar oldu
filemiz
Yavrum elimizle bulduk
belamız
Yavrum zam zum geldi zam
geldi
oğul
Yoksulların oklasından
sacından
Fareler kilerde ölmüş
acından
Fabrikalar düşmüş insan
gücünden
Ana bu zam mıdır yoksa
zülüm mü
ana
Gel ağlatma yavrum yazma
destanı
Mini etek çıktı attık
fistanı
Nerde kaldı eşel mobil
sistemi
Yavrum zam zum geldi zam
geldi
oğul
Ahraz Osman der ki bu
nenin nesi
Bu kadar feryatta
yoksulun sesi
Herhalde olmuşuz
Mevla’ya asi
Ana bu zam mıdır yoksa
zülüm mü
---
3.
insanlarımız
Gönül kalktı vatanından
ilinden
Gider iken Variyanlı
yolundan
Kurtulamam Cin Ali’nin
dilinden
İnsanları biraz sezegen
olur
Gezdim Anabat’ı Şuur
Fenk’inen
Dediler ki yük kalkarmış
denkinen
Ülfetim yok sözün bilmez
zengi’nen
Söylersen doğruyu
kızağan olur
Endim Döngele’ye kıska
ovası
Sen sen isen ben de ben
davası
Geçtim Durdular’dan
Keller obası
Yalan malan hemen
dönegen olur
Vardım Kayışlı’ya Şahin
yuvası
Ne tarlası vardır ne de
ovası
Her gün otururlar çingen
havası
Arkam sıra dudak büzeğen
olur
Varma Demrek köyüne
fesat yuvası
İşi gücü dedikodu
davası
Kabul olmaz zenbedenin
duası
Arkan sıra dudak büzeğen
olur
Ahraz Osman der ki gezme
yorulma
Günahsızım diye sakın
gurunma
Sen hoşça gör kimselere
darılma
Bir kâtip var hemen
yazağan olur
---
4.
kötekli köyü
mazlum
Karakürt köyünde
avlarlar avı
Ihtı Hasan’ın kalmamış
tavı
Kabakçı Mustafa oraya
kâfi
Hiç işten kurtulmaz bu
köyün başı
Kara Bekir çıkmış taşın
başına
Sarı Ahmetli köyü kendi
başına
Babas’ ölük girmiş
altmış yaşına
Beladan kurtulmaz başı
bu köyün
Aşamam gediği Menciki
uzak
Güzelleri nazlı ayağı
tuzak
Gönül der Anabat Şuur’u
gezek
Ne de çetin olur kışı bu
köyün
Harçeyledim elde olan
varımı
Beş mi saydım yoksa on
mu yarımı
Meşhur derler
Döngle’nin narını
Genç iken dökülür dişi
bu köyün
Deli gönül der ki ahdinen
aman
Başkonuş dağını bürümüş
duman
Kötekli köyü mazlum
Kayışlı yaman
Hayıra yorulmaz düşü bu
köyün
Kalb Hasan efedir Sülü
çetesi
İnişli yokuşlu çoktur
ötesi
Musalı’da somak büyük
atası
Ne de çatık olur kaşı
bu köyün
Ahraz Osman der ki
çıktım üceye
Ölüm bakmaz imiş gence
kocaya
Bir destan yazsam mı
Topaç Hocaya
Kasım oğlu imiş başı bu
köyün
----------------------------------------------------------------
kelimeler
Ahd: Ant, yemin, söz
verme.
Babas’:
Babası.
Çingen:
Çingene.
Denk: Birbirine eşit
olan.
Destan: Ahraz Osman’ın
söylediği bu şiir.
Döneğen: Sözünde
durmayan.
Dudak büzeğen: Dudak
büzen, alay eden.
Durdular, Keller:
Döngele Beldesine bağlı iki mahalle.
Eman: Güven, güvence,
güvenlik, emniyette olmak, korkusuz olmak.
Eşel mobil sistemi:
Başbakan Adnan Menderes zamanına yapılan vurgu.
Gurunma:
Kururlanma.
Harçeylemek:
Harcamak.
Kayışlı: Bünyesinde otuz
iki köyü barındıran Yenicekale’nin merkez ismi.
Kendi kendine söz verme,
ahit: Yaratıcıyı veya kutsal bilinen bir kişiyi, bir şeyi tanık göstererek bir
olayı doğrulama, yemin.
Kızağan: Olurolmaza
öfkelenen, çabucak kızan.
Ma’sere kazanı: Kış için
içinde şıra yapılan kazan. (Maraş ve yöresi ağzı)
Okla: Oklava. (Maraş
ağzı.)
Olam: Olayım. (Maraş
ağzı.)
Sezegen: Çabuk
algılayan, olayları maksadının dışında yorumlayan.
Şahin Yuvası:
Yenicekale’nin merkez ismi olan Kayışlı Köyünde
dağ.
Üce: Yüksek,
yüce.
Variyanlı, Anabat,
Şuur, Fenk, Demrek, Döngele: Yenicekale’ye bağlı
köyler.
Yazağan: 1. Hiçbir şey
bırakmadan her şeyi yazmak. 2. Şiirde; görevli melekler, kâtipler
kastedilmektedir.
Zenb: Suç, günah,
kabahat.
Zengi’nen: Zengin
ile.
ahraz osman şiirlerini
yazdırıyor
----------------------------------------------------------------
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder