DOĞUMU: 1960 Yılında Elbistan’da doğdu.
YÜKSEK ÖĞRENİM:
Yüksek öğrenimini İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsünde
tamamladı.
HİZMETİ: Öğretmenlik
görevini, Anadolunun çeşitli yörelerinde tamamlayarak 2007 Yılında emekli
oldu.
EDEBİ ÇALIŞMALARI:
Yazıları; Dolunay, Türk Edebiyatı, Uzun Sokak, Erguvan, Yeni Horon, Kar
Çiçeği, Güneysu, Seviye, İkinci Fecir, Gündönümü, Millî Eğitim, Tebeşir, Bizim
Kalemler, Yeni Ufuk, Destina, Kültür Dünyası, Berceste, Türkiye Çocuk, Şafak
Çocuk gibi yayın organlarında yayınlandı.
ÖDÜLLERİ: Türkiye
genelinde açılan şiir yarışmalarında 7 Türkiye birinciliği, 3 Türkiye ikinciliği
ve 3 mansiyon olmak üzere çeşitli ödüllerin sahibi oldu.
YILIN ÖĞRETMENİ: 1999
Yılında bir Çocuk Dergisi tarafından, çocuk edebiyatına gösterdiği
katkılardan dolayı “Yılın Öğretmeni” seçildi.
ESERLERİ
1. Elbistanlı
Şairler Antolojisi I
2. Elbistanlı Şairler
Antolojisi II
3. Dile Gelen
Elbistan (Derleme)
4. Gönlünüz Çiçek
Tarlası (Çocuklar İçin Şiirler)
5. Üç Gül Düştü
Gönlümüzden (Müşterek-Çocuklar İçin Şiirler)
6. Dünden Bugüne
Elbistan (Müşterek- Araştırma-Albüm)
7. Çiçekler Artık
Solmasın (Çocuklar İçin Şiirler)
8. Ahmet Cansız Güllü
(Müşterek-Monografi)
9. Gülnâre
(Şiirler)
10. Adın Kaldı
Yüreğimde (Şiirler)
11. Dibâce-i Aşk
(Şiirler)
12. Mavi kuşun Rüyâsı
(Çocuklar İçin Şiirler)
13. O Amcalar
Umutlarımızı Çaldılar (Şiirler)
14. Sevgiyle Dirilen
Hayat (Hikâye)
15. Yine de İdealizm
(Makale)
16. Türkülerin Gül
Sesi (Şiirler)
-------------------------------------------
şiirlerinden örnekler
----
Kuşlar Topluyor Beni
Götürdün saçlarında
sabah ışıklarını
Karanlığıyla
akşamın
Seni
görmemek
Öylesine
zor
Akşamları
Beşikdağı
Sabah kara
körfezdeyim
Martılar dönüyor
başım üstünde
Uzaklaşıyor
takalar
Pamuk tarlasına
dönüyor denizin üstü
Bir gölge yaklaşıyor
yanıma
Bir ses:
dağılıyorum
Kuşlar topluyor
beni
Denizin sarasını
saçtığı yerde
Susuz değirmene
döndüm
Göçmen kuşlar döndü
birer birer
İpek kanatlı
ankalar
Mekân tuttu
yüceleri
Sen
dönmedin
Götürdün saçlarında
sabah ışıklarında
Karanlığıyla
akşamın
Seni görmemek bir
daha
Öylesine
zor
-----
Son Mektup
Son Mektup
I.
Gülüm ince fikrim
nerelerdesin
Gittiğin yerleri
mekân mı tuttun
Dönerim demiştin
giderken son kez
Verdiğin o kavli ne
tez unuttun
Gönlümde hasretin
aşkın büyürken
Ne buldun yâd elde
neleri tattın
Vefâ çiçeğimdin oysa
sen benim
Yoksa sevdamızı yâda
mı attın
Gülüm ince fikrim
nerelerdesin
O gizli sevdadan
an’lar hatırla
Elimiz aşk ile
vururdu saza
Türküler derlerdik en
tiz perdeden
Beraber söylerdik
âvâz âvâza
Martı çığlıkları
sararken göğü
Gözlerin gözümde
gelmezdi naza
Deniz sarasını
saçarken deli
Selamlar yollardık
bahâra yaza
O gizli sevdadan
an’lar hatırla
Köprüler mi yıkık
yollar mı bozuk
Bir gittin pir gittin
gelmez selâmın
Dilimi söyleten göğe
uçuran
Sevgiler dokuyan
nerde kelâmın
Nakışlar çizdiğin
desenler içre
Kırık mı kayıp mı
hani kalemin
Gözlerim yolunu
bekler dururken
Cevap versin bana
gönül âlemin
Köprüler mi yıkık
yollar mı bozuk
Deniz sarasını
saçıyor hâlâ
Yakamozlar yanıp
yanıp sönüyor
Yangın yeri olmuş
Kerem yüreğim
Esrik esrik pervânece
dönüyor
El – ayak çekip de
gitmenden beri
Deniz fenerleri boşa
yanıyor
Yalnız bıraktığın
sâhilde gönlüm
Yalnız seni yalnız
seni anıyor
Deniz sarasını
saçıyor hâlâ
İlkbahârdı mevsim
gidişin yâda
Güller vuruyordu
nâzenin dala
İşte yine gül mevsimi
geliyor
Senden hiçbir haber
gelmiyor hâlâ
Eğer gelmiyorum
diyorsan nazla
Hazırlandım çıkıyorum
ben yola
Hüzünler büyütme
artık ne olur
Vicdâna gel yeter acı
bu kula
İlkbahârdı mevsim
gidişin yâda
Bir deli çay olur
aşarım bendim
Çalkanı çalkanı
denize inat
Köprüler devirir
sular yararım
Şahit olur görür bunu
kâinat
Med-cezirler tuzak
kursa önüme
Yükselir göklere
vururum kanat
Sana ulaşmaya eylerim
yemin
Dolu dizgin koşar
bindiğim o at
Bir deli çay olur
aşarım bendim.
II.
Sen gittin ruhumu
bastı hafakan
Sıkıştı yüreğim
olmadı duyan
Tarifi imkânsız vedâ
vaktinde
Sevdamı esrara sen
oldun koyan
Neler neler çektim
gidişin ile
Çektiklerim sana
olmadı ayan
An gelir dönüp de
gelirsin diye
Oldum mahkûmlarca
günleri sayan
Sen gittin ruhumu
bastı hafakan
Sen gittin tükendi
tüm aydınlığım
Kapkara bulutlar
kapladı göğü
Yağmurlar süzüldü
gökler delindi
Harâbeye döndü
gönlümün bağı
Gönül bahçemdeki
açan son gülün
Döküldü yaprağı eridi
yağı
Ne güneş göründü ne
de ay battı
Benimle dertlendi hep
Beşikdağı
Sen gittin tükendi
tüm aydınlığım
Sen gittin düşlerim
karıştı tümden
Uyandırdın geceleri
derinden
Uykusuz geceler
yoldaşım oldu
Geceler dirildi
kalktı yerinden
Gece yazılarım sevda
notlarım
Öksüzleşti ayrılalı
yâr senden
Cinnete tutuldum
çığlığım arttı
Martı çığlıkları
geldi serinden
Sen gittin düşlerim
karıştı tümden
Sen gittin zamanla
değişti her şey
Gökler ağlamayı bana
bıraktı
Ve şiirler doğdu
anadan üryan
Mısralarım sonsuz
zamana aktı
Günaha mı düştüm
Yaradan bilir
Gözlerim ardından
yollara baktı
Tövbe soluklarım
artsa da gün gün
Yine de hicrânın
ruhumu yaktı
Sen gittin zamanla
değişti her şey
Sen gittin ışıksız
kaldı dört yanım
Gelsen aydınlanır
eriyen cânım
Gidişin cehennem
ölümdü bana
Bir haber ulaştır
canlansın kanım
Beyhûde bekletme
sabrım tüketme
Düşlerde yitmesin
gül-beyaz ânım
Hislerim seslerle
nefeslense de
Bu işin sonu yok
anladım canım
Sen gittin ışıksız
kaldı dört yanım
Sen gittin ışıksız
kaldı dört yanım
Gelsen aydınlanır
eriyen cânım
Gidişin cehennem
ölümdü bana
Bir haber ulaştır
canlansın kanım
Beyhûde bekletme
sabrım tüketme
Düşlerde yitmesin
gül-beyaz ânım
Hislerim seslerle
nefeslense de
Bu işin sonu yok
anladım canım
Sen gittin ışıksız
kaldı dört yanım
Dibâce-i Aşk
Dibâce-i aşkla çıktım yollara
Gül sözler derledim, feryâda düştüm
Ahdettim sunmaya yâre kavlimi
Vuslatı düşündüm, kendimi aştım
Hasretim büyürken bin bir biçimde
Sevdaya yöneldim, sel oldum taştım
Dibâce-i aşkla çıktım yollara
Sevdaya koşarken bir seher vakti
Alnıma toprağın kondu bûsesi
Geçerken tepemden muhacir kuşlar
Bekledim aşk üzre bir çağrı sesi
Avazlar içinde güzel düşledim
Güller kokusundan aldım nefesi
Sevdaya koşarken bir seher vakti
Gün doğarken yeni günler üstüne
Kuşlarla yaşadım fecr-i sadığı
Karşıma sevdânın dağı dikildi
Külüng vurdum, yardım belâlı dağı
Seslendim dağlara, Ferhat! Hey Ferhat!
Tanı dedim garip, yitik şu sağı
Gün doğarken yeni günler üstüne
İnce bir sızının maviliğinde
Ateşte boğuldum, sularda yandım
Sulardan çekildi ah! Med ve Cezir
Girdi yüreğime, vurdu; dayandım
Baktım göz ucumla yakamozlara
Yâr; yakamozları gözlerin sandım
İnce bir sızının maviliğinde
Güneş ısıtmadı soğuttu beni
Gönül ummânında itildim nâra
Dilhûn, serbeser âh! Garip kaldım da
Göğün katlarında çekildim dâra
Bir umut, bir telâş, bir heyecanla
Başladı içimde bir hoyrat ara
Güneş ısıtmadı soğuttu beni
Ay girdi buluta kırgın ve nazlı
Göğün yükseğine bulutlar ağdı
Siyahî geceler tam beş köşeli
Ellerime nice yıldızlar sağdı
Tuttum gökyüzüne attım çentiği
Bulutlar içinden şiirler yağdı
Ay girdi buluta kırgın ve nazlı
Tuttum şiirlerin en soylusunu
Umarsız bir yâre hediye diye
Her mısra içine gönlümü koydum
Gönülden eyledim yâre hediye
Hasretin türküsü beni sararken
Selâmlar yolladım şehire, köye
Tuttum şiirlerin en soylusunu
Yorgun argın girdim kaldığın şehre
Bir hüzzam bestede sesini duydum
Ellerim... ellerim titredi birden
Oysa tek başıma aşk ordusuydum
Kalbimden çıkardım gül demetini
Nâzenin örgülü sepete koydum
Yorgun argın girdim kaldığın şehre
Şiir ve gül sundum telâş içinde
Beni benden alan, umarsız yâre
Ürperdim, titredim sükût başladı
Bir cevap bekledim ya da bir çâre
Yüreğimi burkan deprem yaşadım
Solgun umutlarla kaldım bîçâre
Şiir ve gül sundum telâş içinde
Geride bıraktım gül ve şiiri
Depreşen acımı sîneme bandım
Ne isyan, ne nisyân taşıdım kalpte
İnandım... inandım; talihsiz candım
Her belâ, her berzah bir bir gelse de
Ben ismini ey yâr yine de andım
Geride bıraktım gül ve şiiri
Yorgun argın çıktım şehrinden sessiz
Dibâce-i aşkım sulara yazdım
Aldım kara saplı, bir keskin bıçak
Gönül ağacıma ayrılık kazdım
Mavi dilekçemi sunarken oysa
Ilık yağan karlar kadar beyazdım
Yorgun-argın çıktım şehrinden sessiz
-------------------------------------------
AÇIKLAMA
Şairin bazı eserleri
çeşitli sanatçılar tarafından bestelendi. Kendi bestelediği eserlerse, yine bazı
sanatçıların kaset çalışmalarına girdi. Hâlen Elbistan'da bir gazetede köşe
yazıları yazıyor.
Bir
dönem, Gündönümü, Tebeşir ve Şardağı
Sanat-Edebiyat Dergilerinin yönetmenliğini
yaptı.
-------------------------------------------
İKİ ESERİ
Bir haberde ozanımız
için şöyle denilmektedir: “ Elbistanlı Eğitimci-Şair-Yazar Celaletin Kurt’un
sözlerini yazmış olduğu, bestelerini Sivas Güzel Sanatlar Müdürü Bestekar Erol
Başaran’ın yaptığı 2 eser, TRT Türk Sanat Müziği repertuvarına
girdi.
21759 ve 21817
numaralarla TRT Türk Sanat Müziği repertuvarına giren ve TRT sanatçıları
tarafından seslendirilecek olan eserler, Elbistan menşeli bir şairin
eserlerinden olması, Elbistan adına gurur kaynağı
oldu.
Elbistan’ın bağrından
çıkan şairlerin yazdığı eserlerin, TRT gibi büyük bir kurumun kaydına girmesi ve
seslendirilecek olması, takdire layık olarak görülürken, Şair Celalettin Kurt’un
daha önce yazdığı birçok şiir, çeşitli sanatçılar tarafından
seslendirilmişti.”
ÖDÜL VE ŞİİRİ
Mersin Yenice
Belediyesinin “8. Barış ve Kültür Festivali” kapsamında, geleneksel hale
getirilen şiir yarışmasında,
Elbistan Kaynarca
Gazetesi yazarlarından Celalettin Kurt; Türkiye ikinciliği ödülü aldı. Daha
önceleri çeşitli şiir yarışmalarında onlarca ödüle layık görülen Yazar-Şair
Celalettin Kurt, yeni ödülü ile Elbistan’ın adını Türkiye’ye bir kez daha
duyurmuş oldu. Kurt, ödül için festival heyetine teşekkür ederken, ödülü
Elbistan adına aldığını dile getirdi. İşte ödül getiren
şiir:
BİR BEYAZ DİLEKÇE BİR
PULDUR UMUT
Özgürlük bir beyaz sevda
türküsü
Sazlarda tınlayan, bir
teldir umut
Titreyen, gerilen
düşüncelerde
Bâd-ı sabâ esen, bir
yeldir umut
Zulüm çizmesi ey kanla
gelirken
Mazlumlar ağlarken,
zâlim gülerken
Gazzeli çocuklar medet
dilerken
Gözlerden boşalan, bir
seldir umut
Kollar kırılırken katı
taşlarla
Korku salınırken çatık
kaşlarla
Vurulurken canlar, kör
ataşlarla
Ateşler içinde, bir
güldür umut
Ezâlar dallanıp,
verirken sürgün
Bombalar, kurşunlar
yağarken her gün
Gelir diye bahar,
rüyayla bir gün
Acılar kabında, bir
baldır umut
Filistin, Vietnam,
Bosna, Kore'de
Zulme isyan gerek, varsa
nerede
Doktorsuz, merhemsiz
kavi yarad
Onulmak istenen, bir
hâldir umut
Dağlar devrilirken,
gökler çökerken
Dertlerin demini mazlum
çekerken
Fitne tohumunu derin
ekerken
Bir beyaz dilekçe, bir
puldur umut
Lisânı hâller mi, ortada
işte
Katiller çıkışta, zayıf
inişte
Olsun intifalar, hep
direnişte
Özgürlük yolunda, bir
dildir umut
Umut heyecandır, öfke,
hışımdır
Umut doru tayca, uzun
koşumdur
Umut insan isek, dünya
yaşımdır
Kutlu yüreklere, bir
yoldur umut
Geçer gider günler,
aylar, seneler
Kalkmaz üstümüzden,
hayın keneler
Feryat figanlarla ağlar
analar
Takvimde beklenen, bir
yıldır umut
Özgürlük yok ise; beden,
yürek yok
Tutup çekilecek, özge
kürek yok
Ruhta esir isen; ülkü,
erek yok
Eğer özgür isen, bir
çuldur umut
Arınmaksa murat,
özgürlük için
Canlanın ey canlar,
bengisu için
Gerekirse aşkla,
canlardan geçin
Bazen şehitlikte, bir
'sal'dır umut
Dünyanın soy ismi barış
olmalı
Kalplere en kavi huzur
dolmalı
Analar gül-rüyâ, uyku
bulmalı
Uzaklarda kutlu, bir
eldir umut
Celalettin
KURT
-------------------------------------------
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder