KİMDİR: Ozan - Akademisyen
DOĞUMU. 1942 Yılında
Maraş’ın Elbistan
kazasında doğdu.
İLK-ORTA: İlk ve orta
okulu Elbistan’da,
LİSE: Lliseyi K.
Maraş’ta,
ÜNİVERSİTE: Yüksek
öğrenimini İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı
Bölümünde yaptı.
Çeşitli lise ve Yüksek
okullarda öğretmenlik ve idarecilik yaptıktan sonra araştırma görevlisi olarak
Hacettepe Üniversitesine atandı. Burada, dil üzerinde yüksek lisansını
tamamladı.
ÖDÜLLERİ
1. Daha lise
öğrencisiyken yarışmada birincilik kazanan şiiri Maraş Lisesi Marşı olarak kabul
edildi.
2. - 1991 Yılında,Türkiye Yazarlar Birliği
tarafından Kuş Sofrası adlı kitabıyla Çocuk Edebiyatı dalında Yılın Şairi
seçildi 1,
3. 1991 Yılında, Yunus
Emre Yılı dolayısıyla İstanbul’da gerçekleştirilen XII. Dünya Şairler
Toplantısında bir plaketle ödüllendirildi.
4. 1993 Yılında, Kazakistan’ın başkenti Almatı’da
gerçekleştirilen II. Türk Dünyası Şiir Şöleninde Mağcan Cumabayulı Ödülüne lâyık
görüldü,
5. 2004 Yılında, Kosova’da yayınlanan Türkçem
Çocuk Dergisi tarafından yılın ödülü verildi,
6. İtalya’nın Venedik
şehrinde düzenlenen 57. Şiir Bianeli’nde (2005) ve 20. Moskova Kitap Fuarında
Türkiye’yi temsil etmiştir (2007).
AVRASYA: Bugüne kadar
arkadaşlarıyla birlikte Divan, Doğuş Edebiyat ve Kanat dergilerini çıkaran
Akbaş, hâlen Genel Başkan Yardımcısı olarak çalıştığı AVRASYA Yazarlar
Birliğinin yayın organı olan Kardeş Kalemler Dergisini
çıkarıyor.
RESSAM: Ozan, aynı
zamanda amatör bir ressam.
GÖREVİ
VE
YAPTIKLARI
Çeşitli lise ve
Yüksek okullarda öğretmenlik ve idarecilik yaptıktan sonra araştırma görevlisi
olarak Hacettepe Üniversitesine atandı. Burada, dil üzerinde yüksek lisansını
tamamladıktan sonra Türk Dili okutmanlığına geçti.
EMEKLİ: 1996 Yılında meslek hayatında 25 yılını doldurarak
emekliye ayrıldı.
ESERLERİ
1. Masal Çağı
(şiir),
2. Kuş Sofrası (çocuklar
için şiir),
3. Gökte Ay Portakaldır
(masal)
4. Kız Evi Naz Evi (piyes) adlı
eserleri vardır.
----------------------------------------
şiirinden
örnekler
Göç
Su serperler
ya
Gidenlerin
ardından
Dün
askere
Hind'e
Yemen'e
Bu gün
ekmeğe
Yaban
ellere
Dönmezler de
ondan
Yoksa niye
serpsinler
Sirkeci'den tren
gider
Ona binen verem
gider
Bir kapana
çalar
Analar
ağlar
'Oğuuuul
oğul'
Çocuklar
öksüz
Gelinler
dul
Sirkeci'den tren
gider
Evim barkım viran
gider
Biz hep atla geçtik
Tuna'dan
Böyle
geçmedik
Avrat
uşak
Biz hiç böyle
geçmedik
Beyler
utansın
Sirkeci'den tren
gider
Varım yoğum törem
gider
Tuna bizden
utanır
Biz
Tuna'dan
Yüzüne kapatır
ellerini
Aldırma be
Tuna'm
Yiğit çıplak doğar
anadan
Sirkeci'den tren
gider
Erzurumlu Duran
gider
Burada ezan
var
Orada
çan
'uyaaaan
Uyaaaaan
Uyan!
'
Sirkeci'den tren
gider
Bir yaldızlı Kur'an
gider
-----
elif'e sözüm
vardı
Köy dağların ardında
kaldı
Bir gün çıktım
yel-yapalak
Köy dağların ardında
kaldı
Türküleri
unuttum
Gitgide ıradı kağnı
sesleri
Bir daha
uğramadım
Halbuki Elif'e sözüm
vardı
Hiç
varmadım
Kız dağların ardında
kaldı
Sanırım;
Özlemiş,özlemiş alışmış
Elif
Artık çoluk çocuğa
karışmış Elif
Bilirim ardımdan
atıyorlar
'İnsanoğlu çiğ süt içmiş
emmioğlu
Sözü savı mı
olur?
Mümkünü
yok
Dönmez
artık
Dönmez
o...'
-----
Masal
Çağı
Şu mâvi dumanlı
koyda
Bir küçük köy
uyukluyor
Şu gümüş hâreli
çayda
Bizim kızlar kilim
yuyor
Geliyor tokaç
sesleri
Yansıtır yamaç
sesleri
Suyun aynasında
tarar
Kızlar üç kulaç
saçları
Yüzünüz şavkır
sulara
Kalaylı bakraç
yüzünüz
Oturun dinlenin
biraz
Yok mu yazınız
güzünüz
Öte geçeye
geçmeyin
Çay bulanık su
içmeyin
Güzellikten baç
alırlar
Gül yüzünüzü
açmayın
Şarıl şarıl çimdiğim
çay
Çiğdem topladığım
yayla
Artık rüyama
girmeyin
Etmeyin etmeyin
böyle
Aynı kaptan yemek
yemek
Bin dudağın değdiği
tas
Ah köyüm baba
ocağım
Suyun zemzem taşın
elmas
Dağlar ak saçlı bir
dede
Doruklar pâre pâre
kar
Tarlalar kırda
seccâde
Kekik kokulu
tarlalar
Gözümde tüter
bacalar
Medet analar
bacılar
Gençleri beni
tanımaz
Duydum ki ölmüş
kocalar
Zeynep elif suna
gülçin
Fistanınız biçim
biçim
Bir gün imeceye
gelin
Bu derdi tüketmek
için
Beni unutmayın
sakın
Seven demez uzak
yakın
Yitirdim köyün
yolunu
Yamaçlara ateş
yakın
Hiç sormayın nerde
kaldım
Her yıl bir diyarda
kaldım
Bir ifrit ağına
düştüm
Bir kuş gibi darda
kaldım
Yıkacağım evi
barkı
Sıkıyor beni dört
duvar
Niye söylediğim
şarkı
Ulaşmıyor yâre
kadar
Kuşlar geçer katar
katar
Katılır ben de
giderim
Kanat vermezse
turnalar
Kolumu kanat
ederim
Çamlıbeli tutunca
kar
Uluşur dağda aç
kurtlar
Bir kuş olurdu bir
deve
Bacadan geçen
bulutlar
Vurulmuş küçük
şehzâde
Düşmüş doru
küheylandan
Kimseler gelmez
imdâde
Baykuş ötüyor
ayvandan
Ninem nerde nerde
masal
Ağzından bal akardı
bal
Benim aslan
çocukluğum
Yollar ayrıldı hoşça
kal
........
Şöhretler
Terzihanesi
Sıcak yatağında uyumak
varken
Açar dükkanını her sabah
erken
Demirci, kömürcü,
marangoz, berber
Eski bedestende semerci
Ejder.
Dedim: Usta artık bırak şu işi
Yüzü gölgelendi çatıldı
kaşı
Dedi: Ahiliktir bizim
töremiz
Kıyamete kadar yanar
çıramız
Pirimiz ne demiş semer üstüne
'Ne güzel yakışır himâr
üstüne
Gürgenden meşeden oymalı
semer,
Sırtı keçe, alnı aynalı
semer
Bir taht gibi al aygıra vurulur
Üzerine koç yiğitler
kurulur.
İbrişim kuşaklı Bertiz
uşağı
İner gelir Alişar'dan
aşağı.
Terkisine kızlar gelinler biner
Aksu'ya kuğular sülünler
iner
Kırmızı bakırdan çeyiz
dizerler
Kalaylı tabakta kına
ezerler
Al önlüklü kısrak çalımlı kızlar
Mor belikli yüzü
yalımlı kızlar
Onun için hor görmeyin
semeri
Çağlar öncesinin insan
hüneri
Dünyada at nesli tükense bile
Bu sanat geçecek hep
elden ele
Kolay bırakılmaz baba
mesleği
Müşterimdir nice insan
taslağı
Mektep terzisiyim diye kınama
Her gün nice ünlü gelir
yanıma
Ateşten giyinir kordan
giyinir
Milleti soyanlar burdan
giyinir
Bana diyorlar ki 'çağ dışı adam'
Kim ne derse desin efendim ne gam
Mektep çoğalmakla merkep
azalmaz
Dünyada bir kârı olan aç
kalmaz
Merkür'e Merih'e başladı sefer
Hâlâ semer yapar
Maraş'lı Ejder
----------------------------------------
YARARLANMA
yahttp://www.facebook.com/groups/354897931405/photos/#!/groups/354897931405/
----------------------------------------
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder