http://sairlermaras2.blogspot.com.tr/

20 Temmuz 2014 Pazar

ALİ AKBAŞ


KİMDİR: Ozan - Akademisyen

DOĞUMU.  1942 Yılında Maraş’ın Elbistan kazasında doğdu.

ÖĞRENİMİ
İLK-ORTA: İlk ve orta okulu Elbistan’da,  
LİSE: Lliseyi K. Maraş’ta,

ÜNİVERSİTE: Yüksek öğrenimini İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde yaptı.

Çeşitli lise ve Yüksek okullarda öğretmenlik ve idarecilik yaptıktan sonra araştırma görevlisi olarak Hacettepe Üniversitesine atandı. Burada, dil üzerinde yüksek lisansını tamamladı.

ÖDÜLLERİ
1. Daha lise öğrencisiyken yarışmada birincilik kazanan şiiri Maraş Lisesi Marşı olarak kabul edildi.
2. - 1991 Yılında,Türkiye Yazarlar Birliği tarafından Kuş Sofrası adlı kitabıyla Çocuk Edebiyatı dalında Yılın Şairi seçildi 1,
3. 1991 Yılında, Yunus Emre Yılı dolayısıyla İstanbul’da gerçekleştirilen XII. Dünya Şairler Toplantısında bir plaketle ödüllendirildi.
4. 1993 Yılında, Kazakistan’ın başkenti Almatı’da gerçekleştirilen II. Türk Dünyası Şiir Şöleninde Mağcan Cumabayulı Ödülüne lâyık görüldü,
5.  2004 Yılında,   Kosova’da yayınlanan Türkçem Çocuk Dergisi tarafından yılın ödülü verildi, 
 6. İtalya’nın Venedik şehrinde düzenlenen 57. Şiir Bianeli’nde (2005) ve 20. Moskova Kitap Fuarında Türkiye’yi temsil etmiştir (2007).

AVRASYA: Bugüne kadar arkadaşlarıyla birlikte Divan, Doğuş Edebiyat ve Kanat dergilerini çıkaran Akbaş, hâlen Genel Başkan Yardımcısı olarak çalıştığı AVRASYA Yazarlar Birliğinin yayın organı olan Kardeş Kalemler Dergisini çıkarıyor.

RESSAM:  Ozan,  aynı zamanda amatör bir ressam.

GÖREVİ 
VE
YAPTIKLARI

Çeşitli lise ve Yüksek okullarda öğretmenlik ve idarecilik yaptıktan sonra araştırma görevlisi olarak Hacettepe Üniversitesine atandı. Burada, dil üzerinde yüksek lisansını tamamladıktan sonra Türk Dili okutmanlığına geçti.

EMEKLİ:  1996 Yılında meslek hayatında 25 yılını doldurarak emekliye ayrıldı.

ESERLERİ

1. Masal Çağı (şiir),
2. Kuş Sofrası (çocuklar için şiir),
3. Gökte Ay Portakaldır (masal)
4. Kız Evi Naz Evi (piyes) adlı eserleri vardır.

----------------------------------------

şiirinden örnekler

Göç

Su serperler ya
Gidenlerin ardından
Dün askere
Hind'e Yemen'e
Bu gün ekmeğe
Yaban ellere
Dönmezler de ondan
Yoksa niye serpsinler
Sirkeci'den tren gider
Ona binen verem gider
Bir kapana çalar
Analar ağlar
'Oğuuuul
oğul'
Çocuklar öksüz
Gelinler dul
Sirkeci'den tren gider
Evim barkım viran gider
Biz hep atla geçtik Tuna'dan
Böyle geçmedik
Avrat uşak
Biz hiç böyle geçmedik
Beyler utansın
Sirkeci'den tren gider
Varım yoğum törem gider
Tuna bizden utanır
Biz Tuna'dan
Yüzüne kapatır ellerini
Aldırma be Tuna'm
Yiğit çıplak doğar anadan
Sirkeci'den tren gider
Erzurumlu Duran gider
Burada ezan var
Orada çan
'uyaaaan
Uyaaaaan
Uyan! '
Sirkeci'den tren gider
Bir yaldızlı Kur'an gider

-----

 elif'e sözüm vardı

Köy dağların ardında kaldı
Bir gün çıktım yel-yapalak
Köy dağların ardında kaldı

Türküleri unuttum
Gitgide ıradı kağnı sesleri
Bir daha uğramadım

Halbuki Elif'e sözüm vardı
Hiç varmadım
Kız dağların ardında kaldı

Sanırım;
Özlemiş,özlemiş alışmış Elif
Artık çoluk çocuğa karışmış Elif

Bilirim ardımdan atıyorlar
'İnsanoğlu çiğ süt içmiş emmioğlu
Sözü savı mı olur?

Mümkünü yok
Dönmez artık
Dönmez o...'

-----

Masal Çağı
  
Şu mâvi dumanlı koyda
Bir küçük köy uyukluyor
Şu gümüş hâreli çayda
Bizim kızlar kilim yuyor

Geliyor tokaç sesleri
Yansıtır yamaç sesleri
Suyun aynasında tarar
Kızlar üç kulaç saçları

Yüzünüz şavkır sulara
Kalaylı bakraç yüzünüz
Oturun dinlenin biraz
Yok mu yazınız güzünüz

Öte geçeye geçmeyin
Çay bulanık su içmeyin
Güzellikten baç alırlar
Gül yüzünüzü açmayın

Şarıl şarıl çimdiğim çay
Çiğdem topladığım yayla
Artık rüyama girmeyin
Etmeyin etmeyin böyle

Aynı kaptan yemek yemek
Bin dudağın değdiği tas
Ah köyüm baba ocağım
Suyun zemzem taşın elmas

Dağlar ak saçlı bir dede
Doruklar pâre pâre kar
Tarlalar kırda seccâde
Kekik kokulu tarlalar

Gözümde tüter bacalar
Medet analar bacılar
Gençleri beni tanımaz
Duydum ki ölmüş kocalar

Zeynep elif suna gülçin
Fistanınız biçim biçim
Bir gün imeceye gelin
Bu derdi tüketmek için

Beni unutmayın sakın
Seven demez uzak yakın
Yitirdim köyün yolunu
Yamaçlara ateş yakın

Hiç sormayın nerde kaldım
Her yıl bir diyarda kaldım
Bir ifrit ağına düştüm
Bir kuş gibi darda kaldım

Yıkacağım evi barkı
Sıkıyor beni dört duvar
Niye söylediğim şarkı
Ulaşmıyor yâre kadar

Kuşlar geçer katar katar
Katılır ben de giderim
Kanat vermezse turnalar
Kolumu kanat ederim

Çamlıbeli tutunca kar
Uluşur dağda aç kurtlar
Bir kuş olurdu bir deve
Bacadan geçen bulutlar

Vurulmuş küçük şehzâde
Düşmüş doru küheylandan
Kimseler gelmez imdâde
Baykuş ötüyor ayvandan

Ninem nerde nerde masal
Ağzından bal akardı bal
Benim aslan çocukluğum
Yollar ayrıldı hoşça kal
........ 

Şöhretler Terzihanesi

Sıcak yatağında uyumak varken
Açar dükkanını her sabah erken
Demirci, kömürcü, marangoz, berber
Eski bedestende semerci Ejder.

Dedim: Usta artık bırak şu işi
Yüzü gölgelendi çatıldı kaşı
Dedi: Ahiliktir bizim töremiz
Kıyamete kadar yanar çıramız

Pirimiz ne demiş semer üstüne
'Ne güzel yakışır himâr üstüne
Gürgenden meşeden oymalı semer,
Sırtı keçe, alnı aynalı semer

Bir taht gibi al aygıra vurulur
Üzerine koç yiğitler kurulur.
İbrişim kuşaklı Bertiz uşağı
İner gelir Alişar'dan aşağı.

Terkisine kızlar gelinler biner
Aksu'ya kuğular sülünler iner
Kırmızı bakırdan çeyiz dizerler
Kalaylı tabakta kına ezerler

Al önlüklü kısrak çalımlı kızlar
Mor belikli yüzü yalımlı kızlar
Onun için hor görmeyin semeri
Çağlar öncesinin insan hüneri

Dünyada at nesli tükense bile
Bu sanat geçecek hep elden ele
Kolay bırakılmaz baba mesleği
Müşterimdir nice insan taslağı

Mektep terzisiyim diye kınama
Her gün nice ünlü gelir yanıma
Ateşten giyinir kordan giyinir
Milleti soyanlar burdan giyinir

Bana diyorlar ki 'çağ dışı adam'
Kim ne derse desin efendim ne gam
Mektep çoğalmakla merkep azalmaz
Dünyada bir kârı olan aç kalmaz

Merkür'e Merih'e başladı sefer
Hâlâ semer yapar Maraş'lı Ejder

----------------------------------------

YARARLANMA
yahttp://www.facebook.com/groups/354897931405/photos/#!/groups/354897931405/

----------------------------------------

Hiç yorum yok: