KİMDİR: NESTORYUS (1)'un, Maraş’ta yetişen ünlülerin en eskisi olduğunu söylüyor Besim Atalay 1923 yılında basılan eserinde.
Miladi 428 senesinde,
İstanbul patriği idi. Efes Konsülü tarafından 431 yılında görüşleri (2) için
dinsizlikle suçlanmıştır.
-----------------------------------------------------------
MESLEĞİ: Din Adamı - Vaiz
YAŞADIĞI ASIR: 4. Asrın son çeyreğinde ve 5. Asrın ilk yarısında
yaşadı.
DOĞDUĞU YER: Nestoryus, 382 yılında Germenica (3) dolaylarında
doğdu.
SOYU: NESTORYUS, İranlı ana/babadan
doğdu.
ÖĞRENİMİ: Önceleri,
Antakya'da öğrenim gördü. Daha sonra intisap ettiği rahiplikte, üstün belagat
ve zekâsıyla yükselerek, Patriklik makamına
getirildi (4).
GÖREVİ
VE
YAPTIKLARI
Papaz vâiz olarak
çalışır. İyi bir vâizdir. Va’zlarıyla Anadolu da tanınır. Sapkınlarla mücadele
eder.
İmparator II. Theodosius
tarafından 428 yılında İstanbul Patrikhânesine patrik olarak atanır. 431 yılına
kadar bu görevi yapar. Efes Konsili, Nastrorius’un doktrinini suçlar, geçersiz
kılar, imparator da onu görevden alır Libya’ya
sürer.
AFOROZ EDİLDİ
Efes Konsulü: 431 isanın
tanrısal ve beşeri iki yönünün bulunup bunların birbirine karışmadığını söyleyen
Nestoryus aforoz edilmiştir ve bugünkü Nesturi mezhebi ortaya
çıkmışdır.
AKİDESİ
Nastura’ya göre Hazreti İsa hem Tanrı ve hem de insan olmak üzere iki tabiatlıdır. Meryem Tanrı anası değil insan anasıdır. İsa insan olarak doğmuş ve fakat sonra Tanrı karakteri kazanmıştır.
Nastura’ya göre Hazreti İsa hem Tanrı ve hem de insan olmak üzere iki tabiatlıdır. Meryem Tanrı anası değil insan anasıdır. İsa insan olarak doğmuş ve fakat sonra Tanrı karakteri kazanmıştır.
İsa'yı Tanrı'nın evlat
edindiği, Tanrının iki oğlu olduğu (İsa ve Kutsal Ruh) hakkındaki görüşleri
reddeder (5).
EKOLÜ
İsa'nın zâtıyla ilgili tartışmalar İstanbul Patriği Nestoryus'a bağlı Antakya Ekolünün görüşleri bütün Orta Doğu'da, özellikle Aramca konuşan bölgelerde tesirini gösterdi.
İsa'nın zâtıyla ilgili tartışmalar İstanbul Patriği Nestoryus'a bağlı Antakya Ekolünün görüşleri bütün Orta Doğu'da, özellikle Aramca konuşan bölgelerde tesirini gösterdi.
KURDUĞU
MEZHEP
NESTURİLİK
428 Yılında İstanbul
patriği Nestorius'un (Nestoryus) kurduğu, Hz. İsa'nın İlah değil tanrısal
nitelikler taşıdığı görüşünü ileri süren mezhep.
Nestoryus, bu
düşüncelerinden dolayı afaroz edilmiştir. Nesturilik, Süryaniler arasında
varlığını günümüze kadar sürdürebilmiştir.
EFES VE HAC
Katolik ve Ortodoks
Hristiyanlar Hz. İsanın annesi Hz. Meryem’in Efes’te öldüğüne inanmaktadırlar.
Bunda dolayı her yıl binlerce Hıristiyan Efese hacı olmak amacıyla
gelmektedir.
ANADOLU
HIRİSTİYANLIK
TARİHİ
AÇISINDAN
NEDEN ÖNEMLİ
Türkiye’yi Hıristiyanlık
tarihi açısından önemli kılan etkenlerden biri de,
ilk yedi
konsülün;
1.
İznik,
2.
İstanbul,
3.
Efes,
4. Kadıköy’de yapılmış
olmasıdır.
Hıristiyanlık tarihinde
çok önemli olan ilk 4 unsur şunlardır;
1. İznik Konsülü: (325)
Hıristiyanlığın temel inanç öğretilerinin şekillendiği konsüldür. Bu konsül
sonucunda baba ve oğulun tanrılığına karar verilmiştir. İsa’nın bir beşer olup
herhangi bir tanrısal özelliğinin bulunmadığını söyleyen Arius aforoz
edilmiştir.
2. İstanbul Konsülü:
(431) Teslisin üçüncü unsuru olan kutsal ruhun tanrılığına burada karar
verilmiştir.
3. Kadıköy Konsülü:
(451) İsa’da tek tabiat (tanrısal tabiat) bulunup beşeri tabiatın bulunmadığını
söyleyen Monofizit görüş kabul edilmemiştir. Bu görüşün sahibi olan
topluluklarda bundan dolayı ana kiliseden ayrılmıştır. Ayrılanlar Yakubi, Kıbti
ve Ermeni Kiliselerini kurmuşlardır.
4. Efes, Hristiyanlarca
hac mekânı olarak kabul edilmiştir.
ÖLÜMÜ: 451 Yılında
Libya’da veya Mısır’da vefat etti. (Bkz. Açıklama, ‘2’ ve ‘6’
)
-----------------------------------------------------------
AÇIKLAMALAR
AÇIKLAMALAR
(1) Besim Atalay,
Maraş’ın Tarihi ve Coğrafyası adlı eserinde, isminin Nestoryus olduğu söylerken
bazı kaynaklar ismini, NESTURİNE (NASTUR) diye
yazmaktadır.
------
------
(2) Farklı
düşüncelerinden dolayı AFOROZ edilmiş, dinsizlikle suçlanmış ve Bingazi/Libya
çöllerine sürülmüş ve buranın yerlileri tarafından öldürülmüştür. Ya da… 6
no’lu açıklamayı okuyunuz.
-----
(3) NESTORYUS’un doğduğu
yer, doğum ve ölüm tarihlerinde bütün kaynaklar birleşir. NESTORYUS,
Germanikeia’da doğmuş, Anyakya’da öğrenim görmüştür. Germenica, Maraş’ın eski
adıdır.
----
(4) Nestoryus yetiştiği Okulun görüşlerini geliştirmeye çalıştı. Buna göre; Hz. Meryem'e “Tanrı Anası” (Theotokos) denmemeli idi, O sadece Tanrının insani tarafını doğurmuştu, bu sebeple Ona Mesih Anası (Kristotokos) denmeliydi. Halbuki daha önce Hristiyanlar arasında ve ibadetlerde “Tanrı Anası” deyimi kullanılıyordu, Hristiyan toplumu buna alışmıştı. Nestoryus, İsa Mesih'in inkarnasyonunda iki tabiatlı özelliğini ve bütünlüğünü muhafaza ettiğini savunuyordu. Bu suretle ne logos (rastlantı ve gelişigüzelliğin karşıtı) İsa'nın insani tabiatında kayboluyor, ne de insanî tabiat ilâhlaşıyordu. Yani her iki tabiat yan yana, fakat birbiriyle yakın ilişki içinde bulunuyordu. Nestoryus bunu şöyle ifade etti:
(4) Nestoryus yetiştiği Okulun görüşlerini geliştirmeye çalıştı. Buna göre; Hz. Meryem'e “Tanrı Anası” (Theotokos) denmemeli idi, O sadece Tanrının insani tarafını doğurmuştu, bu sebeple Ona Mesih Anası (Kristotokos) denmeliydi. Halbuki daha önce Hristiyanlar arasında ve ibadetlerde “Tanrı Anası” deyimi kullanılıyordu, Hristiyan toplumu buna alışmıştı. Nestoryus, İsa Mesih'in inkarnasyonunda iki tabiatlı özelliğini ve bütünlüğünü muhafaza ettiğini savunuyordu. Bu suretle ne logos (rastlantı ve gelişigüzelliğin karşıtı) İsa'nın insani tabiatında kayboluyor, ne de insanî tabiat ilâhlaşıyordu. Yani her iki tabiat yan yana, fakat birbiriyle yakın ilişki içinde bulunuyordu. Nestoryus bunu şöyle ifade etti:
“Logos, Meryem'den
doğan insanda, sadece ikamet etti, onunla yakından birlik halinde bulundu.
Tabiatların bu yan yana bulunuşu, biri diğerini sıkıştırmadan, şahsiyet birliği
şeklinde oldu”.
---
(5) İnsanoğlunun bir
cevherde birleştiği görüşünü, sapık görüşler olarak değerlendirirler. Meryem'e,
Theotokos (Tanrı Anası) tabirinin kullanılmasından çekinirler. İsa hakkında, 612
yılında “İki tabiat, iki cevher, bir şahıs” şeklinde ifadesini bulan formülü,
resmen kabul ederler. Ruhların, “İlk varlıklar” (Preexistenz) olduğu görüşünü de
şiddetle reddederler. Nestoryanizm'e göre, her bir ruh, Tanrı tarafından
doğrudan doğruya yaratılır ve hamileliğin 40. Günü ceninle birleşir. Ölümden
sonra haşire kadar “Ruhlar uykusuna” girer. Adem'in Cennette işlediği günahın,
zürriyetine de “Günah mirası” olarak kaldığı, görüşünü de reddederler. Hidayetin
yalnız kendi kiliselerinde bulunduğunu, diğer mezheplerin sapık olduğunu kabul
ederler. Havari Petrus'un halefinin Papa değil, kendi Patrikleri “Katolikos”
olduğuna inanırlar
“Katolikos” olduğuna
inanırlar.
-----(6) Görüşlerinden dolayı Nestoryus diofizitlikle (iki tabiatçıhkla) suçlandı, Patriklikten azledilerek sürgüne gönderildi. 451 yılında Mısır'da öldü. İran ve Mezopotamya Htristiyanlannca benimsenen görüşleri Çin'e kadar yayıldı. Taraftarlarına Nesturîler denir.
---
Nesturiler
Nesturiler
Hıristiyanlığın,
İran ve Mezopotamya gibi Ortadoğu ülkelerinde nasıl yayıldığı konusunda
ayrıntılı bilgiye sahip değiliz. Miladi 3. yüzyılda Mezopotamya’da Arâmî
kilisesinin ortaya çıktığı görülür. Çünkü bölgede İranlılardan çok Aramlar
yaşıyordu. Her ne kadar İranlılar, Mecusîliği devlet dîni ilan ederek,
Hıristiyanlığa ve Manihaizm’e karşı korumak istedilerse de, kendi gücünü
kaybetmiş olan Mecusîliğin çöküşüne, yapay destekler fayda vermedi. Zaten,
İslâm’ın 7. yüzyılda İran’a kısa zamanda hakim oluşu bunu
kanıtlamaktadır.
Sasanî İmparatorluğu içerisinde yaşayan Hıristiyanlar arasında, Bizans’ta sürüp giden, İsa’nın zâtıyla ilgili tartışmalar pek ilgi görmedi. Ancak İstanbul Patriği Nestoryus’a bağlı Antakya Ekolünün görüşleri bütün Orta Doğu’da, özellikle Aramca konuşan bölgelerde tesirini gösterdi. Nestoryus 382 yılında bugünkü Maraş dolaylarında doğmuştu ve Antakya’da öğrenim görmüştü. Daha sonra intisap ettiği rahiplikte, üstün belagat ve zekâsıyla yükselerek, Patriklik makamına getirilmişti. Yetiştiği Okulun görüşlerini geliştirmeğe çalıştı. Buna göre; Meryem’e “Vanrı Anası” (Theotokos) denmemeli idi, O sadece Tanrı ‘nın insanî tarafını doğurmuştu, bu sebeple Ona “Mesih Anas” (Kristotokos) denmeliydi. Halbuki daha önce Hıristiyanlar arasında ve ibadetlerde “Tanrı Anası” deyimi kullanılıyordu, cemaat buna alışmıştı. Nestoryus yeni formüle ifadesiyle alışılmış, kabul edilmiş bir kanaata karşı çıkmış oluyordu. Yine Nestoryus, İsa Mesih’in inkarnasyonunda iki tabiatlı özelliğini ve bütünlüğünü muhafaza ettiğini savunuyordu. Bu suretle ne logos İsa’nın insanî tabiatında kayboluyor, ne de insanî tabiat ilâhlaşiyordu. Yani her iki tabiat yan yana, fakat birbiriyle yakın ilişki içinde bulunuyordu. Nestoryus bunu şöyle ifade etti:
“Logos, Meryem ‘den doğan insanda, sadece ikâmet etti, onunla yakından birlik halinde bulundu. Tabiatların bu yan yana bulunuşu, biri diğerini sıkıştırmadan, şahsiyet birliği şeklinde oldu”. Bu görüşlerinden dolayı Nestoryus diofizitlikle (iki tabiatçılıkla) suçlandı, Patriklikten azledilerek sürgüne gönderildi ve 451 yılında Mısır’da öldü. İran ve Mezopotamya Hristiyanlaştıramazlarsa benimsenen görüşleri Çin’e kadar yayıldı. Taraftarlarına Nesturîler denir.
Nestoryanizm diofizit inanca sıkı sıkıya bağlıdır. İsa’yı Tanrı’nın evlat edindiği, Tanrı’nın iki oğlu olduğu (İsa ve Kutsal Ruh) hakkındaki görüşleri reddederler. Logos ve insanoğlunun bir cevherde birleştiği görüşünü, Monofizit ve sapık görüşler olarak değerlendirirler. Meryem’e, Theotokos (Tanrı Anası) tabirinin kullanılmasından çekinirler. İsa hakkında, 612 yılında “İki tabiat, iki cevher, bir şahıs” şeklinde ifadesini bulan formülü, resmen kabul ederler. Ruhların, “İlk varlıklar” (Preexistenz) olduğu görüşünü de şiddetle reddederler. Nestoryanizm’e göre, her bir ruh Tanrı tarafından doğrudan doğruya yaratılır ve hamileliğin 40. günü ceninle birleşir. Ölümden sonra haşire kadar “Ruhlar uykusuna” girer. Adem’in Cennette işlediği günahın, zürriyetine de “Günah mirası” olarak kaldığı, görüşünü de reddederler. Hidayetin yalnız kendi kiliselerinde bulunduğunu, diğer mezheplerin sapık olduğunu kabul ederler. Havari Petrus’un halefinin Papa değil, kendi Patrikleri “Katolikos” olduğuna inanırlar.
Nestoryanizm’in Zayıflaması
Nestoryanizm, her ne kadar geniş bir alana yayılmış ise de, bir devlet dini olamamıştır. Türk, Moğol, İran saraylarına kadar nüfuz etmekle birlikte, geniş kitlelere etken olamamıştır. 13. yüzyılda Moğol ve Türk’lerin Batıya ilerlemeleri sırasında, ordu içerisindeki çok sayıda Nestoryanist Hıristiyan varlığı, Abbasi Hakimiyetindeki Nestoryanistlere kuvvet vermişse de, bu geçici bir parlama şeklinde olmuş ve kısa bir zaman sonra hemen hepsi İslam'ı kabul etmiş, yerlilere pek faydası olmamıştır. İslam'ı kabulde yerli Hristiyanlar da adeta Moğol ve Türk askerleriyle yarışmışlardır. Nihayet sayıları çok azalan Nestoryanistler, Timur istilası sırasında dağlık Hakkari bölgelerinde toplanmışlardır.
Bu çöküşü durdurma gayesiyle Piskopos Yohanna, Papalıkla temasa geçmekte ve Papanın üstünlüğünü kabulde mahzur görmedi. Kendisi Papa tarafından Doğu Patriği tayin edildi. Osmanlı Hükümeti bunu, siyasî bir hata kabul ederek tutukladı, buna üzülen Yohanna 1555 yılında öldü. Ancak onunla birlikte Vatikan’a bağlananlar, bu olaydan sonra da eski mezheplerine geri dönmediler. Katolikliği kabul eden bu Nestoryanist Hıristiyanlara “Kaideliler” denir. Eski, geleneksel tarihi inançlarını koruyan, Diofizit Nestoryanistlere “Asurlular” denir.
O zamanlardan beri, Batı Süryanîleri arasında iki mezhep ve iki patrik bulunur. Kendilerine Kaideliler de denen, Katolik Nestoryanistlerin 1833 yılında 50.000 kişi oldukları tahmin edilmektedir. Birinci Dünya Savaşı sonrası, Kaideliler Patriği Bağdat’ta oturmağa başlamıştır. 1957 sayımlarına göre, 176.000 kişi olarak hesap edilmişlerdir.
Asurlu’ların Patrikleri dâima “Simon” unvanı taşırlar. 1834 yıllarından sonra bölgeye Amerikan misyonerlerinin girmesi, tarihi Nestoryanist cemaatın çöküşünü hızlandırmıştır. Bazıları Katolik, bazıları Anglikan Kilisesine girmiştir. Rus misyonerlerinin çalışmaları daha başarılı olmuş, 1835 yıllarında 3000 kişilik bir gurup Osmanlı topraklarını terk ederek, Kafkasya’da Rus hakimiyetindeki topraklara göçmüştür. Sonraları bunları başka guruplar da takip etmiştir. I. Dünya Savaşına Osmanlıların girmesi, Rus sempatizanlarının Müslümanlara karşı taşkınca hareketleri, yaklaşmakta olan iç harp rüzgarlarının artması, Rusya’ya olan göçleri artırmıştır. Ancak 1917 da Çarlık Rusya’sının yıkılışı, Türklerin Kurtuluş savaşını kazanmaları, Asurluları ortada bırakmış, ne Rusya’da yerleşebilmişler, ne de Türkiye’ye geri dönebilmişlerdir. Çözümü, İngiliz istilası altındaki Kuzey Irak topraklarına” dönme de bulmuşlardır. Ancak,1933 yılında Iraklı Müslümanlarla aralarında çıkan iç savaşlar, pek çok Asurlunun Suriye, Kıbrıs ve Amerika’ya göçlerine yol açmıştır. Patrikleri halen Chikago’da oturmaktadır. Dünyadaki toplam sayılarının 100.000 kadar olduğu tahmin edilmektedir.
Maraş'ın Dulkadiroğlu Semtinde bulunan Germenica kentinin (süslemeler, mozaiklerden oluşup, evlerin avlularında kullanılmıştır) süslemeleri
Maraş'ın
Dulkadiroğulları Semtinde, 2007 yılındaki kazıdan sonra çıkarılan mozaiklerden bir başkası.
Mozaikler, hem kentin tarihine ışık tutmaya hazırlanıyor hem de gelecek için büyük önem arzediyor.
-----------------------------------------------------------
Sasanî İmparatorluğu içerisinde yaşayan Hıristiyanlar arasında, Bizans’ta sürüp giden, İsa’nın zâtıyla ilgili tartışmalar pek ilgi görmedi. Ancak İstanbul Patriği Nestoryus’a bağlı Antakya Ekolünün görüşleri bütün Orta Doğu’da, özellikle Aramca konuşan bölgelerde tesirini gösterdi. Nestoryus 382 yılında bugünkü Maraş dolaylarında doğmuştu ve Antakya’da öğrenim görmüştü. Daha sonra intisap ettiği rahiplikte, üstün belagat ve zekâsıyla yükselerek, Patriklik makamına getirilmişti. Yetiştiği Okulun görüşlerini geliştirmeğe çalıştı. Buna göre; Meryem’e “Vanrı Anası” (Theotokos) denmemeli idi, O sadece Tanrı ‘nın insanî tarafını doğurmuştu, bu sebeple Ona “Mesih Anas” (Kristotokos) denmeliydi. Halbuki daha önce Hıristiyanlar arasında ve ibadetlerde “Tanrı Anası” deyimi kullanılıyordu, cemaat buna alışmıştı. Nestoryus yeni formüle ifadesiyle alışılmış, kabul edilmiş bir kanaata karşı çıkmış oluyordu. Yine Nestoryus, İsa Mesih’in inkarnasyonunda iki tabiatlı özelliğini ve bütünlüğünü muhafaza ettiğini savunuyordu. Bu suretle ne logos İsa’nın insanî tabiatında kayboluyor, ne de insanî tabiat ilâhlaşiyordu. Yani her iki tabiat yan yana, fakat birbiriyle yakın ilişki içinde bulunuyordu. Nestoryus bunu şöyle ifade etti:
“Logos, Meryem ‘den doğan insanda, sadece ikâmet etti, onunla yakından birlik halinde bulundu. Tabiatların bu yan yana bulunuşu, biri diğerini sıkıştırmadan, şahsiyet birliği şeklinde oldu”. Bu görüşlerinden dolayı Nestoryus diofizitlikle (iki tabiatçılıkla) suçlandı, Patriklikten azledilerek sürgüne gönderildi ve 451 yılında Mısır’da öldü. İran ve Mezopotamya Hristiyanlaştıramazlarsa benimsenen görüşleri Çin’e kadar yayıldı. Taraftarlarına Nesturîler denir.
Nestoryanizm diofizit inanca sıkı sıkıya bağlıdır. İsa’yı Tanrı’nın evlat edindiği, Tanrı’nın iki oğlu olduğu (İsa ve Kutsal Ruh) hakkındaki görüşleri reddederler. Logos ve insanoğlunun bir cevherde birleştiği görüşünü, Monofizit ve sapık görüşler olarak değerlendirirler. Meryem’e, Theotokos (Tanrı Anası) tabirinin kullanılmasından çekinirler. İsa hakkında, 612 yılında “İki tabiat, iki cevher, bir şahıs” şeklinde ifadesini bulan formülü, resmen kabul ederler. Ruhların, “İlk varlıklar” (Preexistenz) olduğu görüşünü de şiddetle reddederler. Nestoryanizm’e göre, her bir ruh Tanrı tarafından doğrudan doğruya yaratılır ve hamileliğin 40. günü ceninle birleşir. Ölümden sonra haşire kadar “Ruhlar uykusuna” girer. Adem’in Cennette işlediği günahın, zürriyetine de “Günah mirası” olarak kaldığı, görüşünü de reddederler. Hidayetin yalnız kendi kiliselerinde bulunduğunu, diğer mezheplerin sapık olduğunu kabul ederler. Havari Petrus’un halefinin Papa değil, kendi Patrikleri “Katolikos” olduğuna inanırlar.
Nestoryanizm’in Zayıflaması
Nestoryanizm, her ne kadar geniş bir alana yayılmış ise de, bir devlet dini olamamıştır. Türk, Moğol, İran saraylarına kadar nüfuz etmekle birlikte, geniş kitlelere etken olamamıştır. 13. yüzyılda Moğol ve Türk’lerin Batıya ilerlemeleri sırasında, ordu içerisindeki çok sayıda Nestoryanist Hıristiyan varlığı, Abbasi Hakimiyetindeki Nestoryanistlere kuvvet vermişse de, bu geçici bir parlama şeklinde olmuş ve kısa bir zaman sonra hemen hepsi İslam'ı kabul etmiş, yerlilere pek faydası olmamıştır. İslam'ı kabulde yerli Hristiyanlar da adeta Moğol ve Türk askerleriyle yarışmışlardır. Nihayet sayıları çok azalan Nestoryanistler, Timur istilası sırasında dağlık Hakkari bölgelerinde toplanmışlardır.
Bu çöküşü durdurma gayesiyle Piskopos Yohanna, Papalıkla temasa geçmekte ve Papanın üstünlüğünü kabulde mahzur görmedi. Kendisi Papa tarafından Doğu Patriği tayin edildi. Osmanlı Hükümeti bunu, siyasî bir hata kabul ederek tutukladı, buna üzülen Yohanna 1555 yılında öldü. Ancak onunla birlikte Vatikan’a bağlananlar, bu olaydan sonra da eski mezheplerine geri dönmediler. Katolikliği kabul eden bu Nestoryanist Hıristiyanlara “Kaideliler” denir. Eski, geleneksel tarihi inançlarını koruyan, Diofizit Nestoryanistlere “Asurlular” denir.
O zamanlardan beri, Batı Süryanîleri arasında iki mezhep ve iki patrik bulunur. Kendilerine Kaideliler de denen, Katolik Nestoryanistlerin 1833 yılında 50.000 kişi oldukları tahmin edilmektedir. Birinci Dünya Savaşı sonrası, Kaideliler Patriği Bağdat’ta oturmağa başlamıştır. 1957 sayımlarına göre, 176.000 kişi olarak hesap edilmişlerdir.
Asurlu’ların Patrikleri dâima “Simon” unvanı taşırlar. 1834 yıllarından sonra bölgeye Amerikan misyonerlerinin girmesi, tarihi Nestoryanist cemaatın çöküşünü hızlandırmıştır. Bazıları Katolik, bazıları Anglikan Kilisesine girmiştir. Rus misyonerlerinin çalışmaları daha başarılı olmuş, 1835 yıllarında 3000 kişilik bir gurup Osmanlı topraklarını terk ederek, Kafkasya’da Rus hakimiyetindeki topraklara göçmüştür. Sonraları bunları başka guruplar da takip etmiştir. I. Dünya Savaşına Osmanlıların girmesi, Rus sempatizanlarının Müslümanlara karşı taşkınca hareketleri, yaklaşmakta olan iç harp rüzgarlarının artması, Rusya’ya olan göçleri artırmıştır. Ancak 1917 da Çarlık Rusya’sının yıkılışı, Türklerin Kurtuluş savaşını kazanmaları, Asurluları ortada bırakmış, ne Rusya’da yerleşebilmişler, ne de Türkiye’ye geri dönebilmişlerdir. Çözümü, İngiliz istilası altındaki Kuzey Irak topraklarına” dönme de bulmuşlardır. Ancak,1933 yılında Iraklı Müslümanlarla aralarında çıkan iç savaşlar, pek çok Asurlunun Suriye, Kıbrıs ve Amerika’ya göçlerine yol açmıştır. Patrikleri halen Chikago’da oturmaktadır. Dünyadaki toplam sayılarının 100.000 kadar olduğu tahmin edilmektedir.
Maraş'ın Dulkadiroğlu Semtinde bulunan Germenica kentinin (süslemeler, mozaiklerden oluşup, evlerin avlularında kullanılmıştır) süslemeleri
Maraş'ın
Dulkadiroğulları Semtinde, 2007 yılındaki kazıdan sonra çıkarılan mozaiklerden bir başkası.
Mozaikler, hem kentin tarihine ışık tutmaya hazırlanıyor hem de gelecek için büyük önem arzediyor.
-----------------------------------------------------------
yararlanılmıştır.
------------------------------------------------------------------------
------------------------------------------------------------------------
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder