http://sairlermaras2.blogspot.com.tr/

5 Temmuz 2014 Cumartesi

MEHMET SAYGAZ


MESLEĞİ: Yazar/Eğitimci.

DOĞUMU: Maraş’ın Çağlayancerit İl­çesi Düzbağ kasa­basında 1966’da doğdu. 



ÖĞRENİMİ

İLKOKUL-ORTAOKUL: İlk ve orta okulu Düzbağ’da,

LİSE:  Liseyi Maraş’ta  okudu.

ÜNİVERSİTE:  İzmir İlahi­yat Fakültesini bitirdi. 

GÖREVİ: Din kültürü, Ahlak bilgisi ve meslek dersleri öğ­retmeni olarak görev aldı. 

SİYASİ YAŞAMI: Bir dö­nem kasabasında Belediye Başkanı seçildi.

EDEBİ YAŞAMI: Çeşitli dergilerde yazıları yayınlandı. 

ESERİ: Tefekkür Bahçesi - 1995. 


-----------------------------------------------------------

Maraş Türküsü 

Allı Zeynep'in Hikayesi

Türkiye'de kimi kesimler  ''Allı Zeynebim'' türküsünü bilir, ama hikayesini bilen 100'leri geçmez.'
Maraş'ın yerel bir gazetesinde  haftalık yazı yazan, Mehmet Saygaz   bir yazısında  Allı Zeynep'in Hikayesini konu ediniyor. Allı Zeynep'in Hikayesini okudum. Beğendim. Çok ilginç buldum.   Yanlış anlaşılmasın, yazının aslına dokunmadan baskıda oluşan kelime hatalarını düzelterek  yayınlayacağım.   
Mehmet Saygaz yazısına şöyle başlıyor: “ Ortada öyle gönülden yaşanmış bir aşk ve dram var ki, yazıyı bir solukta ve sıkılmadan okuyacaksınız. İşte günümüz aşklarını utandıracak o hikaye:
Anadolu’nun her köyünde, kasabasında ve şehrinde isimli isimsiz âşıklar, ozanlar, kara sevdalılar ortaya çıkmıştır.
İşte o köylerden biri Düzbağ (Helete). Sevdanın adı “Allı Zeynep”.
Yiğidin adı mı?  Onu bilen sadece Düzbağ (Helete) halkı.
Güzelin ismi Erkan Oğur’un güzel sesiyle Türk halkının kulaklarında.
Ama o sevda türküsünü yazanı Anadolu bilmiyor. İşte biz o sevda kahramanını yazıyoruz; Kurt Hasan Ahmet (Ahmet Kurtlucan)
*
Anadolu’da nice Sarı Gelin, Ezo Gelin, Allı Zeynep’ler yaşamıştır.
Bunların sevdaları, aşkları her yörede duyulmuş, benimsenmiş oraya maledilmiştir.
K. Maraş’ın Düzbağ (Helete) yöresinde de “Allı Zeynep” sevdası yaşanmıştır.
Anadolu'da yaşanan kara sevdalarda kavuşmalar hemen hemen hiç olmamıştır. Olanların da sonu kötü olmuştur.
İşte Allı Zeynep ile Kurt Hasan Ahmet de birbirlerine yar olamamışlardır.
Allı Zeynep hikayesinin Sivas yöresine ait olduğu bilinmektedir. Oysa (doğrusu) bu yerin K. Maraş’ın Düzbağ (Helete) kasabası olmasıdır.
Hikayeyi okuduğunuzda doğru olanın da bu olduğu kanaatine varacaksınızdır.
Kurt Hasan Ahmet bir halk aşığı, bir halk ozanı değildir.
O, Zeynep’i görüp seviyor, onun adına türkü, ağıt yakıyor.
Mısralarda geçen yer isimleri Düzbağ yöresinde halen böyle bilinmekle beraber askeri haritalarda da geçmektedir.
Karaca, Zeyneb’in zalim dayısıdır. Zeynep, Kör Hütdü  ile zorla evlendirilir.

Allı Zeynep Hikayesi

Düzbağ’da eski ismiyle Helete’de Kurt Hasan Ahmet (Ahmet Kurtlucan) ve Allı Zeynep (Zeynep Tello) adlarında iki aşık vardır.
Bunlar birbirlerini çok sevmektedir.
Zeynep’in ailesi zengin ve soyludur.
Ahmet ise fakir bir ailenin çocuğudur ve çobanlık yapmaktadır.
Eski an’anelere göre gençlerin evlenmeleri kendi isteklerine göre değil de anne ve babanın isteklerine ya da zorlamalarına göreydi.
Ahmet fakir olsa da gönlünden gelen bir umutla Allı Zeynep’i ister.
Allı Zeynep’in Karaca ismindeki dayısı bu evlenmeye karşı çıkar. Çünkü, Ahmet fakirdir. Ancak, Ahmet son derece aşıktır.
Birkaç gün sonra Zeynep’in ailesi, Sıraca’ya göçünce, mecburen Zeynep de gitmek zorunda kalır. Bunun üzerine Ahmet aklından çıkaramadığı Zeynep için şunları söyler:

Şimdiye vardılar Gırıkdaş’ına,
Yine Zeynep göçmüş Göksu başına,
Bozdurmuş altını takmış düşüne,
Zeyneb’im Zeyneb’im allı Zeyneb’im
Helete köyünde şanlı Zeyneb’im

Daha sonra Zeynep ve ailesi Zedille yaylasına gider. Her an Zeynep’in aşkı ile yanan Ahmet yine şunları dile getirir:

Zedille’de yolumuzun goyusu,
Köyün  yolu yolumuzun kıyısı,
Pis Karaca Zeyneb’imin dayısı, 
Zeyneb’im Zeyneb’im allı Zeyneb’im
Helete köyünde şanlı Zeyneb’im

Sıraca’daki pınara su almak için gelen Zeynep’i sırtındaki tulukla görünce ona şöyle atıfta bulunur: (Ahmet şöyle seslenir)

Sıraca’da gördüm sırtında tuluk
Yüzünden akıyor sanki bir oluk
Yaylada yayılır bir sürü ferik
İçindeki al kınalı yar benim

Böyle sözlerle, Zeynep’in kendisine bakmasını sağlamaya çalışır. Ancak, Zeynep bir türlü Ahmet’e bakamaz. Çünkü baskı altındadır, korkmaktadır. Bunun üzerine Ahmet şöyle seslenir:

Sıra sıra dikerlerdi söğüdü
Zeynep yine nerden aldın öğüdü
Bulamazsın benim gibi yiğidi
Zeyneb’im Zeyneb’im allı Zeyneb’im

Zeynep ve ailesi ağustos ayının sonlarına doğru yaylalarından Yalangoz mevkine göçerler. Buraya hayma (çadır) kurarlar. Bu arada Ahmet burada davar yaymaktadır. Bu sırada Zeynep’in ayak izine rastlar ve abisini çağırarak durumu izah eder. O ayak izini korumaya alır.
Onlar haymayı kurmuştur. Ahmet bir defa da olsa Zeynep’i görmek arzusundadır. Bu arzusunu yerine getirmek üzere haymanın yanına gelir. Tam bu anda Zeynep’in annesi haymanın ağzında, (girişinde - akn) Zeynep ise inek sağmaktadır. Zeynep’i göz hapsinde tutan annesi Zeynep’in hareketlerine dikkat eder. Yani Zeynep, Ahmet’e bakacak mı, bakmayacak mı? Bilmek ister.
Ahmet’e bir kere bakan Zeynep kazara sütü döker. Bu sebeple Zeynep annesinden dayak yer. Buna çok üzülen Ahmet:

Sıra sıra Yalangoz’un hayması 
Gümüştendir Zeyneb’imin gayması
Üç beş oldu anasının dövmesi 
Bu yıl bu gız bizi candan edici
Candan etmezse de maldan edici
Der.

Bu olaydan sonra Zeynep, Hütdü adında biriyle evlendirilir. Hem halk hem de Zeynep bu adamı hiç beğenmez. Ancak bu evlilik aile baskısıyla yapılmıştır. Yine Ahmet Zeynep için;

Gılıcıma çaldırayım kösüre
Kusur bulmam Zeynep gibi mısıra
Kör Hüdü’yü bir yalancı gısıra
Zeyneb’im Zeyneb’im allı Zeyneb’im
Yedi köy içinde şanlı Zeyneb’im

Zeyneb’i kaçırmak için birgün önceden anlaşırlar.  Buluşacakları yere 15 arkadaştan sadece Tontu İbrahim gelmiştir. Kurt Hasan Ahmet; İbrahim, sabah olsun Zeynep İnek sağmaya çıksın da bir boyunu göreyim. Bunun üzerine sabah Zeynep’i görünce şu dörtlüğü söylemiştir:

Çıkar çıkar sarı taşa otururum
Zeynep’imin dileğini bitiririm
Onbeş arkadaştan birini getiririm
Zeynep’im Zeynep’im allı Zeynep’im

Zaman ilerlemiş, günler günleri kovalamış, aylar ayları.  Zeynep çoluk çocuk sahibi olmuştur. Bu zaman diliminde Ahmet de attan düşmüş iyice hastalanmıştır. Vücudunun her yeri yara içinde kalmıştır. Bir türlü yerinden kalkamamaktadır. Kendisini gizlice ziyarete gelen Zeynep’i görünce üç-beş kişinin yerinden kaldıramadığı Ahmet doğrularak şunları söyler: Derin bir ahla...!

Yine bağlar gitti dağlar alaca,
Kabir kabir sürünesi Karca, (Karaca)
Zeyneb’im kıyamete kadar kalsın sana Sıraca,
Bu yıl bu gız bizi candan edici,
Candan etmezse de baldan edici.
Der ve iki gün sonra ölür.

Allı Zeynep hikayesinin Sivas/Divriği’ndeki varyantı Lala Zeynep şeklindedir.  Diğer yandan Klasik Sanat Müziğinde İnci Çayırlı’nın bayram günlerinde seslendirdiği şarkı aslında Allı Zeynep üzerine 
söylenmiş manzum parçalardır.

Zeynep bu güzellik var mı soyunda
Elvan elvan güller kokar boynunda
Ramazan ayında, bayram gününde
Zeynep’im Zeynep’im allı Zeynep’im

Diğer yandan Allı Zeynep
üzerine yakılan ağıtlardan 
bir kısmı şöyledir:

Yalangoz deresi ılıcak akar
Zeynep’im oturmuş yollara bakar
Kart Mustafa gelmiş takıntı takar
Zeynep’im Zeynep’im allı Zeynep’im
Yedi köy içinde belli Zeynep’im

Sıraca’da gördüm sırtında tuluk
Gözünden akıyor sanki bir oluk
Zeynep’im Zeynep’im allı Zeynep’im
Yedi köy içinde belli Zeynep’im

Zeynep’i yaylaya göçürünsene
Teyyareye koyun uçurunsene
Soğuk sulardan içirinsene 
Zeynep’im Zeynep’im allı Zeynep’im
Yedi köy içinde belli Zeynep’im

Guruya da şu yalan deresi
Salını salını suya gelesi
Anası Emine’de mındar ölesi
Zeynep’im Zeynep’im allı Zeynep’im
Yedi köy içinde belli Zeynep’im



-----------------------------------------------------------

Hiç yorum yok: