http://sairlermaras2.blogspot.com.tr/

16 Temmuz 2014 Çarşamba

ŞEVKET


KİMDİR: 19. Yüzyıl Divan Ozanı - Maliyeci

YAŞADIĞI ASIR: 19. Asır. 

DOĞUMU: 1804 Yılında  Maraş’ta doğdu.

ASIL ADI: Asıl adı Mehmet’tir. 

SOYU: Emirmahmutzade ailesine mensuptur. 

ÖĞRENİMİ: 
İlk iptidâi tahsilini Maraş’ta yaptı. Sonra İstanbul’a gitti. Tahsîline orda devam etti.

EDEBİ YAŞAMI: Maraş’ta Büyük Şevket Efendi diye meşhur olan ozanın şiirleri, aynı zamanda Maraş (1) ağzının özelliklerini de taşımaktadır.

NEDEN BÜYÜK ŞEVKET: Aynı ailede iki Şevket var. Ozan  olanına;  Büyük Şevket denir.

GÖREVLERİ: 
1. Ahmet Fevzi Paşa ve Tophane Müşiri Ahmet Fethi Paşanın kâtipliğini yapmıştır. 
2. Bir müddet ordu muhasebeciliği de yapmıştır.
3. Hacegân sınıfına dâhil olmak suretiyle rahata kavuşmuştur.

KİŞİLİĞİ: Arapça ve Farsçaya hakim bir kişidir. Nüktedar ve hazır cevaptır.  Ancak divan şairi olduğu halde sade Türkçeden yanadır. Mahalli dili bilfiil kullanır ve savunur. 

ÖLÜMÜ: Ölüm tarihi tam olarak tespit edilemedi. 

ESERİ: Mevlevi tarikatına intisaplı olan ozanın  Eser-i Şevket adlı bir eseri vardır.

-----------------------------------------------------------------------

Bir Şiiri 

Sakiya devran elinden bezme bir şapşak gelir 
Arkasnndan bade enduh pek parlak gelir 

Kos kos etme deşt i ikbalımda at sürdüm diye 
Vaktolur gülgunu bahtın önüde kandak gelir 

Ey gönül aldanma dehrin nazı nabercasına 
Vakt olur kış devrede mevsimi çardak gelir 

Ruzei aşka gel ey zahit kopup gitme anın 
Rahıdır seğbilmesalik eline çaltak gelir 

Türkü düzsem ben eğer mahbubuma tık tık güler 
Bir gazal yazsam beğenmez handei lık lık gelir 

Setrenin giymiş içinden bir zubun ol sade fes 
Camei tenin nezakhat korkarım kardak gelir 

Zartaklı bir levandane reviştet mahbubsun 
Her ne dem görsem seni fikre öpüp koçmak gelir 

Ziri festen gösterir çirtikli terlik cvre için 
Ger kalan terkin desem azar ile şaplak gelir 

Nazeninim ben hop ettim tıflıken 
Ben emketarım taman senden bana bakmak gelir

Zırpadak seyraman çıktı dingilinden durnanın 
Koksa bir mahbubdur baksam ona koçmak gelir 

Nevcivanım bir edik giymiş kıçın bir bir basar 
Hoş yakışmıştır temird i yüzüne parlak gelir 

Çar ebru dilbere meyleyen zevzek olur 
Şarin mezmumuna bir nev civan ablak gelir 

Vaslı yare ağzını marçıldadır kelbi rakip 
Hatırına galiba ol lebleri kaymak gelir 

Hatırımdan zevki dünya el gibi tümden göçer 
Gelse şadii ferah tab’a hemen uymak gelir 

Ben tısıl tısıl eğer gülzara varsam guşuma 
Namei bülbül yerine narayı şakrak gelir 

Ceybi ikbalımda zikkeler bölük pürtük olur
Naktı endunu almadan ruz ve şeb saymak gelir 

Nazmıma dahleyleyen ehli dile banğıldarım 
Böyle maderzat lügatlar tabıma şırlak gelir 

Şevketa meydanı nazma bir lödük diktin yine 
Geçe erbabı fesahat kuşene şıltak gelir  

-----

Olurken hançer-i ebruları hep kasd-ı can üzre
Ne hâcetdir kılıç asmış o simin-ten miyân üzre

Ruh-ı zîbâsını taklîd eder bedr-i felek-pîrâ (2)
Meh-i nev meşk eder ebrusu resmin asuman üzre (3)

Görünce ateşin-rûy-ı arak-nâki nezaketle
Ne hikmetdür dedim olmuş anasır iktiran üzre

Turur tabur-ı müjgânı cünûd-ı aklı yagmaya 
O bir tir-i sitemdir Şevket’a hazır keman üzre 

Celâleddîn Efendim kamer-i taç-ı velâyetdir 
Müreccahdur yanımda hâk-i dergâhı cinân üzre 

-----------------------------------------------------------------------

KELİMELER 

Ablak: Dolgun yüzlü. 
Bölük pürtük: Ufak tefek.
Çaltak: Dal budak.
Çar Ebru: Dört kaşlı. Bıyıkları yeni terleyen gençlerin kaş  gibi incecik bıyıkları.  
Çirtikli Terlik: Çevresi ipekle işlenmiş, yaz günleri gençlerin başına giydikleri başlık.
Dehr: Zaman.
Deşt: Çöl.
Dingilinden Durnanın: Evlerin saçaklarının ucu.
Edik: Sahtiyandan yapılmış ayakkabı. 
Hop Etmek: Maraş ağzında: Şehvet anlamı taşır. Kadın kaçırmayı anlatır.  
Hop Ettim Tıfılken: Küçük çocukları sırtta gezdirmek.
Kandak: Hendek, çukur.  
Kardak: Dar, biçimsiz. 
Kıç: Ayak, bacak.
Koska: Sahte büyüklenme. 
Kopmak: Koşmak.
Kos Kos Etme: Övünme.
Lık Lık Gülmek: Alay edercesine gülmek. 
Lödük: Çocukların oyun oynarken diktikleri işaret.
Marçıldatmak: Ağzı sulanmak. 
Nazı ne haberca: Yersiz zamansız yapılan nazlanma.
Öpüp koçmak: Öpüp kuçaklamak. 
Şaplak: Şamar, Maraş ağzı: Sille.
Şapşak:  Tenekeden yapılmış maşraba.
Şıltak Anlamsız, gürültülü ses. 
Şırlak: parlak
Taman: Çünkü, haniya anlamın bir deyim. 
Temirt: Perçem, kakül. 
Tısıl Tısıl: Bir ağırlığı zorlanarak taşımak. 
Tümden: Bütünden.
Türkü Düzmek: Övmek, 
Vaslı Yar: Sevgiliye ulaşmak.
Zartaklı: Süslü, heybetli. 
Zırpadak: Birden bire, beklenmedik bir zamanda (gelmek)
Zifiri Fes: Feshin altı.
Zubun: Üç etekli giysi. 

-----------------------------------------------------------------------

AÇIKLAMA

(1) Besim  Atalay’ın Maraş Tarihi ve Coğrafyası adlı eseri 1923 yılında basılmıştır. Şefket’in Maraş ağzını 50 sene önce kullandığını yazmaktadır. Yani günümüzden (2013 yılı itibariyle) 140 sene önce.
(2)  Gökteki ay sevgilinin güzel yolunu, yürüyüşünü taklit eder.
(3)  Acer ay ise (ayın ondürdü derler ya)  onun kaşlarını semaya nakşetmeye uğraşır.  

-----------------------------------------------------------------------

Hiç yorum yok: