ÖĞRENİMİ
İLKOKUL-ORTA-LİSE: İlkokul, ortaokul ve liseyi,
Kahramanmaraş’ta tamamladı.
ÜNİVERSİTE: 1990
yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun
oldu.
GÖREVİ VE
YAPTIKLARI
1. 1991 yılında
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, Genel Türk Tarihi
Anabilim Dalında Araştırma Görevlisi oldu.
2. 1993–95 yılları
arasında Abay Adındaki Almatı Devlet Üniversitesinde 2 yıl süreyle Misafir
Öğretim Görevlisi olarak görevlendirildi. Aynı zamanda Özbekistan’ın; Taşkent,
Semerkant, Buhara şehirlerine de gitme fırsatı bularak bu tarihi ve kültürel
şehirlerde de araştırma ve incelemelerde
bulundu.
3. 1996 Yılında
İstanbul Üniversitesinde yüksek lisansını (1) tamamladı ve doktoraya
başladı.
4. 2000 yılında
Samsun’da bedelli statüsünde askerlik görevini
yaptı.
5. 2001’de
doktorasını (2) tamamladı.
6. 2002’de Maraş
Sütçü İmam Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü’nde Yrd. Doç.
olarak göreve başladı.
7. 2006’da doçent
unvanını aldı (3).
8. 2011’de
profesör olan Orhan DOĞAN, aynı sene
9. Tarih Bölüm
Başkanlığına seçildi. Halen KSÜ Fen–Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanlığı,
Genel Türk Tarihi Anabilim Dalı Başkanlığı, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi
Bölüm Başkanlığı görevlerini yürütmektedir.
EDEBİ YAŞAMI:
Makaleleri çeşitli ulusal ve uluslararası bilimsel dergi ve ansiklopedilerde
yayınlandı.
YABANCI DİLİ: İyi
derecede; Rusça, Kazakça, Kırgızca ve orta derecede de İngilizce
bilmektedir.
MEDENİ DURUMU:
Evli ve üç çocuk babasıdır
ESERİ: Atatürk
İlkeleri ve İnkılap Tarihi (2008)’dir.
------------------------------------------------------
AÇIKLAMA
(1) Genel Türk
Tarihi Anabilim Dalında: Kazak
ve Rus Araştırmalarına Göre 18. Yüzyılda Kazakistan’ın Siyasi Durumu ve Rusya
İle İlişkileri, konusunda Yüksek Lisans tezini
tamamladı.
(2) 2001’de
“Avrasya Arkeoloji Projesi” kapsamında, Kazakistan’ın tarihi arkeolojik
bölgelerinde yüzey araştırmasında görev aldı. “Ebu’l-Hayır Han Dönemi Kazak-Rus
Münasebetleri (1718–1748) konulu Doktorasını
tamamladı.
(3) Genel Türk
Tarihi Anabilim Dalı Başkanlığına atandı ve doçent unvanını aldı. Rektörlüğe
bağlı Stratejik Araştırma Merkezi Müdürlüğünün Orta Asya Araştırma Masasında da
Akademik Personel olarak görevlendirildi.
MARAŞ’TA
AÇILAN MİSYONER OKULLARIYLA ERMENİLERİN EĞİTİMİ AMAÇLANDI
Prof. Dr. Doğan,
Maraş’ta 1854 yılından sonra açılan misyoner okullarının işgal güçleri açısından
önemini şu sözlerle açıkladı: "1854 yılından itibaren Maraş'ta misyoner okulları
açıldı. Böylece ABD, Almanya, Fransa ve İngiltere’nin burada önemli kurumları
oluştu. Misyoner mekteplerinin burada oluşmasının nedeni, Maraş'ta yüzde 10-15'i
oluşturan yerli Ermenilerin olmasıdır. ABD’nin özellikle Katolik mezhebine
mensup olan Ermenileri Protestan mezhebine geçişi noktasında bir çabası vardı.
Misyoner okulları Ermenileri Maraş'ta eğitme noktasında önemli bir işlev
görmekteydi. Maraş bir çok açıdan işgal güçlerinin iştahını kabartan
dindaşlarına özellikle bu bölgede din devleti kurmayı hedef edinen bir de
çalışma vardı."
---
ŞEYH TURAN
CAMİİ MİNARESİNDEKİ PATLAMAYAN TOP MERMİSİ, FRANSIZLARIN ESERİDİR
Uzunoluk Olayı,
K.Maraş Kalesi’ndeki Fransız bayrağının indirilerek Türk Bayrağı’nın asılması,
Yörükselim’in başkanlığında Elbistan Müdafa-i Hukuk Cemiyeti kurulması,
Pazarcık’ta Kılıç Ali Bey’in ve Türkoğlu’nda Muallim Hayrullah’ın milli
mücadeledeki çalışmaları hakkında da bilgiler veren Prof. Dr. Orhan Doğan:
“Maraş’taki Ermenilerin işgal sırasında Fransızları; "Yaşasın Fransa, yaşasın
Ermeniler, kahrolsun Türkler" sloganıyla karşıladı. Türk Bayrağı için sarf
edilen "bez parçası" sözü kurtuluş mücadelesini tetikledi. Fransızların Maraş'ı
işgaliyle yerli Ermeniler şımarmış, Fransız güçleri, içerisindeki Fransız askeri
kıyafetli Ermeni askerlerden de güç alarak mukaddes değerlere el uzatmaya
başladılar.
31 Ekim
1919'da Sütçü İmam olayı gerçekleşti. Yerli Ermenilerin Fransızlarla Uzunoluk
Hamamı'ndan çıkan kadınların peçelerine el uzatması ve; "burası Fransızların
memleketidir, peçeyle gezilmez," şeklinde sözlerinin ardından Sütçü İmam'ın
silahından çıkan kıvılcım Kurtuluş Mücadelesinin ilk meşalesi oldu. Şeyh Turan
Camii minaresindeki patlamayan top mermisi, Fransızların şehri bombalarken
kadın, yaşlı, çocuk demeden, cami cemaati masum halk
ayırt etmediğinin apaçık göstergesidir. 12 Şubat’ta şehir tamamen Fransızlardan
temizlendi, ancak yıkık, virane, harabe bir şehir kaldı geride.”
dedi.
------------------------------------------------------
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder