KİMDİR:
Gürcü asıllı Osmanlı
siyasetçi, müzisyen.
Annesi bir saraylı
idi. O sebeple daha on yaşında iken 1853’te Harem-i Hümayuna katip
yardımcısı olarak alındı. Kardeşi Fazıl Bey de bir saraylı idi. Saraydan evli
idi. Eşi Perestü hanım II. Abdülhamid’in üvey annesi idi. Abdülhamid padişah
olunca ağabeyinin hanımı (Perestü hanım) Vâlide Sultan ilan
edildi.
Arkadaşları ile
birlikte ( Namık Kemal, Mehmet Bey, Ayetullah Bey, Refik Bey ve Reşat Bey)
1865'te “Meslek” adında gizli bir ihtilalci örgüt kurdu. (Örgüt, daha sonra Yeni
Osmanlılar Cemiyeti adını almıştır). Belgrad Ormanındaki ilk toplantıda diğer
beş üyenin oylarıyla örgütün başkanı oldu.
Örgüt, 5 Haziran 1867
günü meclisin dağıtılmasını, devletin ileri gelenlerinden Mehmet Emin Âli Paşa,
Keçecizade Fuat Paşa, Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa’nın öldürülmesini planladı
ancak planları ortaya çıktı.
------
SOYU: Babası, Maraş mutasarrıfı (vali) olan Gürcü Ağa
Yusuf Paşa, annesi ise saraylı bir hanımdır. Babası, III. Ahmet saltanatında
kısa bir süre sadrazamlık yaptı ve o henüz çocukken idam edilerek öldü. Annesi
de yedi ay sonra hayatını kaybetti.
ASIL
ADI
a. Yusuf Paşazâde Nur
Bey,
b. Menâpirzâde Nuri
Bey,
c. Reji Komiseri Nuri
Bey.
DOĞUMU: 1844 Yılında Maraş’ta
doğdu.
ÖĞRENİMİ: Beyazıd
Rüştüyesi’nde öğrenim gördü. Ayrıca Fransızca ve çeşitli ilimler konusunda ders
aldı. Annesinin saraylı olması ve ağabeyi Fazıl Bey'in II. Abdülhamit’in üvey
annesi Piristû Hanımla evli olması nedeniyle Sarayla yakın ilişkisi
vardı.
MIZIKA-İ HÜMÂYUN: Nuri Bey, sonradan Mızıka-i Hümâyuna
verildi. Orada musîkî öğrendi. 1861 Yılı başında Meclis-i Vâlâya kâtip oldu.
Sırasıyla:
a. Evrak
Odasında,
b. Mazbata
Odasında,
c. Kavânin
Dâiresinde,
d. Tercüme Kaleminde
çalıştı.
GÖREVİ VE YAPTIKLARI
1. 1853 Yılında
henüz çocukken Harem-i Hümayuna katip olarak
alındı. Memurluk yaşamına Tercüme Kaleminde devam
etti.
2. Genç
Osmanlılar Cemiyetinin kuruluşunda görev almış bir Osmanlı
aydınıdır(1).
3. Akka’ya
sürüldü(2).
4. Avrupa’ya kaçışı
ve Paris Komünü(3).
5. II. Abdülhamit
devri(4).
PARİS İÇİN SAVAŞTI
1870’te Fransa'nın
yenilgisi ile sonuçlanan Fransa-Prusya Savaşının ardından
kuşatılan Paris’te Mehmet ve Reşat Beyler ile birlikte gönüllü olarak şehrin
savunmasına katıldı. Paris'in Almanlar'a teslim olmasından sonra 3 arkadaş
Belçika’ya geçerek gazeteci Agâh Efendi’ye misafir
oldular.
KOMÜNÜ SAVUNDU
Nuri Bey, genel af
üzerine 1872’de Reşat Bey ile birlikte Türkiye'ye döndü; Namık Kemal'in
çıkardığı "İbret " gazetesinde Paris Komününü savunan yazılar
yazdı.
PADİŞAHA AKIL ÖĞRETMEK: İstanbul’a döndü. 27
Ağustosta Meclis-i Sıhhıyye üyesi oldu. 22 Nisan 1878 de şehzadeliğinden tanıdığı II. Abdülhamid’e (1876 -
1909) Mabeyn-ı Hümayun 3. katibi oldu. Rütbesi, ûlâ sınıfı evveline yükseltildi.
(Korgenerale eşit rütbe). Padişaha akıl öğretmeye kalktığı için 1 Mayıs 1880 tarihinde
Cemiyyet-i Rüsumiyye üyeliği ile Saraydan
uzaklaştırıldı.
ORGENERAL: 3 Nisan 1883'de Mabeyn-i Hümayun kitabesine alındı.
Bu görevine ilave olarak 5 Kasım 1883 de Tütün Rejisi Komiserliğine atandı. 9
Nisan 1888 tarihinde de, Bâlâ rütbesi
verildi.
ÖDÜL: Çeşitli tarihlerde I. Rütbe Osmani, birinci rütbe
Mecîdî nişanları ile altın ve gümüş imtiyaz, altın liyakat, gümüş Girit
ve Hilâl-i Ahmer madalyaları aldı.
KİŞİLİĞİ
Fevkalade güzel
fransızca bilirdi. Doğu ve Batı musîkîsine vakıftı. Piyano ve flüt çalardı. Çok
güzel konuşurdu. Hamiyet duygusuna
sahipti.
Besteleri ve
güfteleri gayet sade ve halkın zevklerini okşayıcı
mahiyettedir(6).
Sadettin Kaynak için,
onun yolundan giderek bu noktaya geldi
denilmiştir.
MEDENİ
YAŞAMI:
a. İlk evliliğini 18
yaşında iken yaptı, bu evlilik boşanma ile
sonuçlandı.
b. İkinci evliliği
1861'de, evlendikten birkaç ay sonra eşinin koleradan ölümü ile son buldu.
Eşinin ölümünden sonra hicaza gidip hacı oldu.
c. Üçüncü kez
evlenerek son eşinden üç çocuk sahibi oldu.
ÖLÜMÜ: 1906’da hayatını kaybetti. Türbesi Kısıklı'da Selâmi
Ali Efendi Türbesi hazîresindedir.
ESERLERİ
Rast, Hüzzam,
Bestenigar makamlarında şarkılar bestelemiş olmakla beraber eserlerinin birçoğu
kaybolmuştur. Elde olanların bazıları şunlardır:
1. Bestenigar Devr-i
Hindi (Ey leb-i can...),
2. Hüzzam Sengin
Makamı (Çöz düğmeyi sine-i billur gözüksün...),
3. Rast Türk Aksağı
(Şuh-i cihansın....).
4. İbnülemin Mahmut
Kemal İnal, "Nûr-ü’l Kemâl" adlı biyografik eserde, Menâpirzâde Nuri Bey’in
yaşamını anlattı.
Edebiyatla da uğraştı. Birkaç kitabı, makaleleri, şiirleri vardır. Doğu ve batı müziği konusunda bilgili olan Nuri Bey, piyan ve flüt çalardı. Halkın beğenisini okşayan güfte ve besteler yaptı.
Edebiyatla da uğraştı. Birkaç kitabı, makaleleri, şiirleri vardır. Doğu ve batı müziği konusunda bilgili olan Nuri Bey, piyan ve flüt çalardı. Halkın beğenisini okşayan güfte ve besteler yaptı.
Fransızca da
Peygamberimizin biyografisine dair yaptığı bir kitap çalışması
kaybolmuştur.
5. Akka adlı eseri vardır.
5. Akka adlı eseri vardır.
-----------------------------------------------------------------
AÇIKLAMA
(1. Genç Osmanlılar Cemiyeti’nin
Kuruluşu;
Tercüme Odası ve
Mir’at Mecmuasından tanıdığı, Tanzimat devrinde Osmanlı Devletinde yürütülen
ıslahat çalışmalarını yeterli bulmayan arkadaşları ile birlikte ( Namık Kemal,
Mehmet Bey, Ayetullah Bey, Refik Bey ve Reşat Bey) 1865'te “Meslek” adında gizli
bir ihtilalci örgüt kurdu (Örgüt, daha sonra Yeni Osmanlılar
Cemiyeti adını almıştır). Belgrad Ormanındaki ilk toplantıda diğer beş
üyenin oylarıyla örgütün başkanı oldu.
Örgüt, 5 Haziran 1867
günü meclisin dağıtılmasını, devletin ileri gelenlerinden Mehmet Emin Âli Paşa,
Keçecizade Fuat Paşa, Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa’nın öldürülmesini planladı
ancak planları ortaya çıktı.
Osmanlı Devletinde
meşrutiyet rejiminin kurulması için mücadele etmiş; bu amaçla Yeni Osmanlılar
adlı gizli örgütün kurucuları arasında yer almış bir Osmanlı aydınıdır. Devrin
diğer muhalif aydınları Namık Kemal, Ziya Paşa, Ali Suavi gibi yurtdışına çıkıp
yayınladıkları Hürriyet Gazetesinde onlara katıldı. II. Abdülhamit döneminde
padişahın has müşavirliği, mâbeyn kâtipliği ve tütün rejisi komiserliği gibi
önemli görevlerde bulundu; “reji komiseri” lakabıyla anıldı. Şiirleri, güfteleri
ve birkaç tiyatro eseri ve besteleri vardır.
(2). Akka Sürgünü
1 Nisan 1873’te Namık
Kemal’in Vatan Yahut Silistre adlı oyununun Gedikpaşa Tiyatrosunda sahneye
konulmasından sonra Nuri Bey, İbret’te halkın coşkusunu aktaran bir yazı yazdı.
Gazete, 6 Nisan 1873 tarihinde kapatıldı. Bunda, özellikle Nuri Bey'in
İbretteki 131
sayılı yazısı
etkili olmuştu. O gün, kimi konuları görüşmek için Edebi Kurulunda görev yaptığı
Güllü Agop Tiyatrosuna giden Nuri Bey, tutuklandı. Aynı gün tutuklanan Namık
Kemal, Ahmet Mithat, Tevfik Ebüzziya ve Hakkı Beylerle birlikte 9 Nisanda bir
vapura bindirilerek İstanbul’dan uzaklaştırılarak, Akka’ya sürüldü. 3 yıl 2 ay
Akka’da kaldıktan sonra V. Murat'ın tahta çıkması üzerine 1876’da İstanbul’a
döndü. Sürgün yaşamını “Akka” adlı eserinde anlattı.
--
(3). Avrupaya Kaçış ve Paris
Komünü
Yurtdışına kaçmış olan
diğer muhaliflerle 10 Ağustos 1867’de Paris’te Fazıl Mustafa Paşanın evinde
yapılan toplantının ardından Reşat ve Mehmet Beylerle, Jersey Adasına gitti.
Sultan Abdülaziz’in Paris ziyareti sırasında Jersey’de bulundu. Yeni Osmanlılar
tarafından 1869’dan itibaren Paris’te çıkarılan "İttihat" adlı gazetenin yazarlarından birisi
oldu.
PARİS KOMÜNÜ: Paris’te 18 Marttan 28 Mayıs 1871’e uzanan
kısa sürede iktidarda olan sosyalist hükûmet.
Paris Komünü, resmi
anlamda 1871 baharı boyunca iki ay iktidarda kalmış yerel bir yönetimdir. Fakat
içinde şekillendiği koşullar, tartışmalarla yürüyen kararları ve acılı sonu onu
zamanının en önemli politik dönemlerinden biri
yapmaktadır.
Komün, Fransızların
yenilgisiyle sonuçlanan Fransız-Prusya Savaşının ardından Paris’teki tüm
devrimci eğilimlerin sivil bir ayaklanma başlatmasıyla kuruldu. 1870 yılında
III. Napolyon tarafından başlatılan savaş, Fransızlar için bir felakete döndü ve
Kasım ayıyla birlikte Paris kuşatma altına girdi. İlerleyen yıllar boyunca
başkentte zengin ve yoksul arasındaki uçurum genişlemişti. Yiyecek stoklarının
azalması ve süren Prusya bombardımanı insanlarda hoşnutsuzluk oluşturuyordu.
Şehrin kendi seçtiği Komünle kendi kendini yönetiyor olması gerektiği fikri
birçok Fransız kasabası tarafından hoşnutlukla karşılandı ama zapt edilmesi zor
bulunan halk kitlesinin bu isteği hükümet tarafından reddedildi. İktisadi idare
için, sosyalist olması gerekmeyen, daha birleşmiş ama daha belirsiz bir istek
“La Sociale !”
haykırışında toplandı.
Ocak 1871'de, kuşatma
dördüncü ayına ulaştığında, daha sonra Üçüncü Cumhuriyetin Başbakanı olacak olan
Adolphe Thiers, ateşkes çağrısında bulundu. Prusyalılar, Paris’i barış
koşullarında işgal ettiler. Kuşatmanın kendilerine yaşattığı sıkıntılar
nedeniyle birçok Parisli kızgındı, özellikle Prusyalıların kısa bir merasimle
şehirlerini kuşatmasına izin verilmesine çok
sinirlenmişlerdi.
Bu sırada on binlerce
Parisli “Ulusal Muhafızlar” adı verilen bir askeri birliğin silahlı üyesiydi ve
bunların şehrin savunulmasında önemli katkıları olmuştu. Fakir mahallelerdeki
taburlar kendi subaylarını seçtiler ve Paris’te bulunan topları ele geçirdiler.
Şehir Ulusal Muhafızlarla birlikte Prusya birliklerine altı ay boyunca direndi.
Paris halkının direnişi sonucu Prusyalılar şehrin küçük bir bölgesine
hapsedildiler ve ilerleme gösteremediler.
Direniş kararları,
Muhafızların Merkezi Komitesinden alınıyordu. Fransız hükümetinin Başbakanı
Adolphe Thiers, bu kaygan durumun alternatif bir politik iktidar merkezi
olabileceğini fark etti. Buna ek olarak, Paris işçilerinin silahlanarak
Prusyalıları kışkırtabileceğini fark etti.
İşler bu noktada çok
karışıktı, fakat açık olan bir şey vardı ki, emekçilerin yardım ettiği Ulusal
Muhafızlar, Prusyalılar Paris’e girmeden evvel topları Prusyalıların yolundan
çekerek onların elinden kurtarmış ve güvenli mahallelere saklamışlardı. Topların
koyulduğu başlıca yerlerden biri Montmartre
Tepeleriydi.
Paris Halkı topları
Montmartre’a taşıdılar.
Prusyalılar kısa bir
süre için Paris’e girdiler ve şehri olaysız terk ettiler. Fakat Paris savaş
tazminatı ödeninceye kadar kuşatma altında kalmaya devam
etti.
Ulusal Muhafızlar
Merkezi Komitesi giderek artan köktenci bir tutum benimser ve durmadan otorite
kazanırken, hükümet 400 topu onların eline süresiz bırakamazdı. Böylece ilk adım
olarak 18 Martta Thiers, düzenli birliklere Montmarte Tepelerindeki topları ele
geçirmeleri emirini verdi. Bununla birlikte zaten moralleri çok yüksek olmayan
askerler talimatları izlemektense Ulusal Muhafızlara ve yerli direnişçilere
katıldı. Generalleri Claude Martin Lecomte onlara silahsız kalabalığın üzerine
ateş açma emri verdiğinde onu atından indirdiler. General daha sonra dış
yollardan birinde kalabalığın ele geçirdiği Muhafız Generali Thomas’la birlikte
vuruldu.
Diğer ordu birlikleri
de yerel direnişçilere eklendi. Ayaklanma öyle çabuk yayıldı ki, Başbakan Thiers
Paris’in, askerler, polis ve her türden yönetici ve uzman kalmamak üzere
boşaltılması emrini verdi. Kendisi de Versay’a kaçtı. Ulusal Muhafızlar Merkez
Komitesi artık Paris’teki tek etkili yönetimdi: Komite derhal yönetimden
çekilerek 26 Mayıstaki Komün Seçimlerini
düzenledi.
Komünün (daha doğru
bir deyişle “Komünal Konsey”in) 92 üyesinin içinde vasıflı işçiler, birçok
profesyonel (doktor ve gazeteci) ve reformcu Cumhuriyetçilerden, değişik
sosyalist anlayışlara sahip insanlara, 1789 Devrimine özlem duyan Jakobenlere
kadar çok sayıda siyasi eylemci vardı. Karizmatik Sosyalist Louis Auguste
Blanqui, Konsey Başkanı seçildi. Bu seçim, Blanqui,nin 17 Martta tutuklandığı
ve gizli bir hapishanede tutulduğu için onun yokluğunda gerçekleşti. Yerel
bölgelerin kuşatmadan kalan örgütlenmeyi sürdürmesine rağmen Paris Komünü 28
Martta ilan edildi.
İç farklılıklara
rağmen, Konsey iki milyonluk bir şehrin temel hizmetlerini yerine getirmek
konusunda iyi bir başlangıç yaptı. Belirli ilkelerde, sosyal bir devrimden
ziyade ilerici bir sosyal demokrasiye benzeyen bir konsensüs
sağlanabiliyordu.
Komün 60 günden az bir süre iktidarda
kaldı.
UYGULADIGI YASALAR
1. Tüm kuşatma
boyunca kiraların hafifletilmesi (çünkü kuşatma sırasına tarla sahipleri tarla
kiralarını oldukça arttırmışlardı),
2. Paris
pastanelerinde gece işinin kaldırılması,
3. Giyotinin
kaldırılması,
4. Etkin görev
sırasında öldürülen Ulusal Muhafızların eşlerine olduğu kadar, eğer varsa
çocuklarına da aylık bağlanması,
5. Savaş sırasında
tüm işçiler aletlerini rehine vermeye zorlandığından şimdi hepsinin karşılıksız
iadesi,
6. Borçların
ertelenmesi ve faizin kaldırılması,
7. Reformist
ilkelerden önemli bir kopuş olarak, sahipleri tarafından terkedilmiş fabrikaları
işçilerin işletmeye devam etmesi,
8. Mecburi
askerliği sona erdirerek, orduyu silah kullanabilen bütün şehirlilerden
kurulu Ulusal Muhafızla değiştirdiler.
9. Hedeflenen
devletten ayrı kilise kanunu, kilisenin bütün mülkünü devletin yaptı ve dini,
okullardan uzaklaştırdı. Kiliselerin dinsel faaliyetlerinin devamı ancak
akşamları yapılan politik toplantılara kapılarını açarsa mümkün olabilecekti. Bu
durum Kiliseleri Komünün asıl siyasi merkezleri haline getirdi. Diğer kanunlar
eğitimi iyileştiren ve teknik eğitimi herkes için mümkün hale getiren
reformlarla ilgiliydi.
Komünün Yaptıkları
a. Önceden
kaldırılmış olan Fransız Cumhuriyetçi Takvimini
benimsedi.
b. Üçten fazla
renk taşıyan kızıl bayrağı kullandı.
c. Paris Komünü,
Anarşist ve Marksist Sosyalistler tarafından ilk gününden itibaren sevinçle
karşılandı.
d. Thiers tarafından
görevinden uzaklaştırılan uzmanların ve yöneticilerin sorumluluklarını sıradan
işçiler üstlendi.
e. Karl Marx’ın en
yakın dostu Friedrich Engels, sürekli ordunun bulunmayışı, mahallelerin kendi
kendini yönetmesi ve bunun gibi etmenler nedeniyle Komünün artık bilindik
anlamıyla bir “Devlet” olmadığını iddia etti. Bu bir
geçiş biçimiydi, devletin yok oluşuna doğru bir geçiş. Ancak onun gelecekteki
gelişimi kuramsal bir soru olarak kalacaktı. Yalnızca bir hafta sonra, yeni ordu
birliklerinin (Prusyalıların ele geçirdiği savaş esirleri de bu ordudaydı)
saldırısına maruz kaldı.
Saldırı: Komün,
Hükümet Birliklerinin saldısına uğradı. Saldırı boyunca, Hükümet Topçuları
silahsız vatandaşları katletti. Mahkumlar derhal öldürüldü ve orta yerde birçok
idam gerçekleştirildi. 27 Mayıstaki nafile bir direniş jestinin ardından,
kalabalık kuşatıldı ve 50 rehine vahşice öldürüldü. Bunların birçoğu Komün
tarafından desteklenen rahiplerdi. Hükümetin toplamdaki kayıpları 900 kadardı.
Versay, kendilerine yapılanların öcünü aldı.
28 Mayıs itibariyle,
öğleden sonra 4 civarlarında Belleville Ramponeau’daki son barikat düştü ve
Marshall MacMahon bir duyuru yayımladı: “Paris sakinlerine. Fransız ordusu sizi
kurtarmaya geldi. Paris artık özgür! Saat 4 itibariyle askerlerimiz son isyancı
noktasını da ele geçirdi. Bugün savaş sona erdi. Düzen, çalışma ve güvenlik
yeniden sağlandı.”
MİSİLLEME: Çok ciddi misillemeler yapıldı. Komünü
destekleyenlerin suçlanacağı duyuruldu. Bazı önemli destekçiler şimdi Komüncüler
Duvarı denilen Père Lachaise Mezarlığındaki duvarın önünde vuruldular. Binlerce
destekçi davalar için Versay’a gönderilirken, pek azı kuzeydeki Prusya hatlarına
doğru kaçabildi. Günler boyunca sayısız erkek, kadın ve çocuklardan oluşan Komün
destekçilerinin oluşturduğu insan seli, askeri kontrol altında Versay’daki
hapishane bölgesine acılar içinde yürüdü. Daha sonra yargılandılar, bir kısmı
idam edilirken, çoğu ağır çalışma cezasına çarptırıldı. Geri kalanlar da
Pasifik’teki Fransız adalarına, ya uzun süre için ya da ömür boyu sürgüne
gönderildiler. Kanlı Hafta boyunca öldürülenlerin tam sayısı asla tespit
edilemedi ama en iyi tahminler 30.000 ölü, pek çok yaralı olduğu yönündedir.
Sonradan idam edilenlerle birlikte bu sayı 50.000’i bulmaktadır. 7.000 kişi Yeni
Caledonya’ya sürüldü. Hapsedilenler için 1889’da genel af ilan edildi. Paris
sonraki beş yıl boyunca sıkıyönetimle idare
edildi.
(4). II. Abdülhamit
Devri
Sürgünden döndükten
sonra İstanbul’da Meclis-i Sıhhiye üyesi oldu. II. Abdülhamit devrinde
şehzadeliğinden beri tanıdığı padişahın has müşavirliği, mâbeyn kâtipliği ve
tütün rejisi komiserliği gibi görevlerde bulundu. II. Abdülhamit’in “İttihad-i
İslam” adlı siyasi projesine yakın durdu. 9 Nisan 1888’de kendisine “bâlâ”
rütbesi verildi.
(5). Mızıka-yı Hümayun: 1826'da sultan II. Mahmut
Döneminde Mızıka-İ Humayun adıyla istanbul'da kuruldu ve 1924'ten itibaren
Siyaset-i Cumhur Orkestrası adıyla çalışmalarını Ankara'da
sürdürdü.
(6). Hüseyniden bestelediği bir şarkısı şu
şekildedir:
“Bak
şu güzel köylüye, işte bu kızdır peri
Toprak ile oynamış belli güzel
elleri
Böyle
midir hep acep köylülerin dilberi
Düştü
gönül aşkına terkedemem bu yeri.”
--------------------------------------------------------------KELİMELER
- TERİMLER
Bala Rütbesi: Birinci sınıf Ula rütbesi ile vezirlik arasında yüksek bir sivil aşama. Osmanlı Devleti'nde 1845 yılında ihdas edilen bir mülkî rütbe.(Orgeneralliğe eşit rütbe olan
Bâlâ, yüksek, yüce
anlamlarına da gelir).
Hicaza gitmek: (Hacca gitmek) Dini bir terim olarak hac; yılın belli günlerinde (Kameri aylardan Zilhicce ayında) kurallarına uygun şekilde ihram denilen örtüye bürünerek Arafat’ta ayakta durmak ve Kâbe’yi tavaf etmektir. Bu kutsal yerleri belirli zamanlarda ziyaret eden kimseye hacı denir.
Hazîre: Külliye, cami, mescit, tekke gibi
dini yapıların avlularında yer alan etrafı duvar veya parmaklıkla çevrili
mezarlıklara verilen isim.
Vakıf Olmak: Bilmek, öğrenmek.
Hamiyet: Ahlaki bir terim olarak; din, namus ve vatan gibi üstün
değerleri koruma, bunların saldırıya uğramasından dolayı öfkelenme, bunları
savunmak için harekete geçme anlamları taşır.
Mahiyet: Nitelik, vasıf, öz, asıl, esas, içyüz.
Meclisi Vala: Osmanlılarda, memurları yargılamak, halk ile hükümet arasındaki davalara bakmak görevleri ile 1837'de kurulan meclisin adı. 1867'de kaldırılarak yerine Devlet Şurası (Danıştay) kurulmuştur.
Reji Komiseri: Osmanlı Devletinde hükümet adına
tekel yönetimine bakan görevli.
Mecidi Nişanı: 1851 senesinde Sultan Abdülmecid tarafından çıkartılmıştır. 5 rütbeden oluşmaktadır. Sultan Abdülmecit zamanında çıkarılan Mecidi Nişanı, halk arasında Mecidiye Nişanı adıyla anılmaktadır. Bir tür kahramanlık nişanı olup başarılı olan Türk ve yabancı askerlere verilmekteydi. Beş ayrı derecesi vardır, kişinin başarıları arttıkça bir üst derecesi verilirdi. Üst derece verilince alt derece geri alınırdı. aralarında Ay Yıldız motifi ve nişanın asılma yerinde ona bağlı kırmızı mineli ay yıldız vardır. Mecidiye nişanının ortasında çemberle çevrili kabarık kısımda bir tuğra yer alır.
Kâvânin: Kanunlar.
Osmanlılar Cemiyeti: (1865) Yeni Osmanlı Cemiyeti siyasi tarihimizde geçen ikinci siyasi parti nitelikli cemiyet olma özelliğindedir. Aslen gizli bir örgüt niteliğinde kurulan cemiyet Batı’dan aldığı fikirler ile Devletin içinde bulunduğu zor duruma çare arar. Cemiyetin başkanı Mustafa Fazıl Paşadır. Cemiyetin üyeleri arasında; Namık Kemal, Kayazade Reşat, Menapirzade Nuri, Sağır Ahmet Beyzade Mehmet, Mir’at Mecmuası sahibi Refik, Suphi Paşazade Ayetullah kurucu olarak yer alır.
İbret: 1871 Yılında, Namık Kemal ve arkadaşlarınca yayınlanan gazeteHilali Ahmer Madalyası: Dairesel madalya oldu
Nümayiş: Gösteri, gösteriş
Sıhhiye: Sağlık işlerinin tümü.
Meclisi Sıhhiye: Sağlık işlerinin tümünün meclisi.
Akka: Kuzey Filistin de liman.
-------------------------------------------
-------------------------------------------
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder