KİMDİR: Ozan
DOĞUMU: 1966 Yılında Kahramanmaraş’ta
doğdu.
KARİYERİ: Üniversite mezunudur. Yurtdşında görevde
bulundu. Kendini
edebiyata adama bahanesiyle çok okudu ve
yazdı.
EDEBİ YAŞANTISI: Çeşitli dergilerde şiirler yazdı,
eleştirmenlik yaptı. Ülkenin dörtbir yanından bir çok şair, yazar ve düşünürü
çıkardığı Yalnızardıç dergisinin çatısı altında topladı.
Metropollerde yaşayan bir çok yazar yazılarını,
metropol yerine onun çıkardığı dergide yayınlamayı tercih etti.
ESERİ: Şiirlerini, YANLIŞ PARANTEZ isimli kitabında
topladı.
--------------------------------------------------------------------------
şiirlerinden
örnekler
1.
KARLARA
BULANMIŞ DİZELER
ahırdağı eteklerinden
binlerce yıldır
yalnızlığının sırrını
döküyor
orada yalnızardıç
hala mütevekkil
şehirdeki tuhaf tuhaf
insanlara
uzun beton yapılara
bakıyor
orada yalnızardıç
hala mütevekkil
ıpıl ıpıl bir kar yağıyor
sokaklarına
maraş’ın
sen yoksun mavi gözlü
çocuk
yarım kalan mona
roza’da
şimdi pınarbaşı’nda derin bir
keder
kanlıdere’de soluklanan
rüzgar
deliklitaş’ta
çocukluğumuzun şarkısını
söyler
kümbet geçit vermez bir küheylandır
bağrına sıkılan kurşunlara
aldırmaz
tekke huysuz bir tay gibi kişner
yamaçtan
yükselir titrek bir mevlevi
ezgi
kapalıçarşı’dan
taşhan’dan
*
2.
GÜNEŞ KEKRE
BİR AYVA
VEYA
MARAŞ'TA
SONBAHAR
Hep böyle olur
Ne yapsam kendimi
tutamam
Mecnun’dan arta
kalan
Bir acı ki
Sürekli içim
burkulur
Hiçbir şey yapamam
Oysa gelen sarışın bir ekimdir
Kırık bir şiir gibi baştan aşağı
hüzündür
Şimdi gökte ay puslu
Güneş kekre bir
ayva
Zaman göç vakti
Sonbahar tenine değince
Yeryüzü soluk bir gül
olur
Gri bulutlar çarşaf
çarşaf
Gök kubbeye
serilince
O kavruk yazlar el
olur
Yağınca güz yağmurları
Bir serinlik kuşatır bahçeleri
bağları
Üşür dağlar ovalar ve
ağaçlar
Ve üşür tüm şairler ehli
gönül
Bir toprak kokusu
ki
Buram buram doğaya
yayılır
Ne ulu bir
tılsımdır
Can taşıyan tüm
varlık
Bu kokuya bayılır
İnsan içindeki patikayı
değiştirir
Yürür maveraya
Ben ki çok yürüdüm Fahri ile
Derdimend Dede’den
Pınarbaşı’na
İçtik gazel suyunu
doyasıya
Delişmen poyraz yüzümüze vura
vura
Şiirler söyledik
Yalnızardıç’a
Milcan’dan havalanan kuşlara ıslık
çaldık
Kekik topladık Durnalı ve
Güzlek’ten
Ağıtlar yaktık kuruyan asma
yapraklarına
Bağbozumu demlenme
vaktidir
Mona Raza’yı gün yüzüne çıkarma
vaktidir
Bir çınarın sararmış yaprağı ki
Dalından koparak
toprağa
Düşer kıvrım kıvrım
Ve binlerce hazan haşırdayarak
Süzülür yokluğa
Bu yaprak dökümünde
Nasıl bir hikmetse
Minarelerden yanık sesli salalar
çoğalır
Dikkatler bu sese
yoğunlaşır
Sorular büyür yumak
olur
Musalla taşları ne de
soğur
Bu yaprak dökümünde
Lirik bir şiir gibi uzar gider memleketimin
bağları
Göllü, Kerhan, Ağyar, Gaffarlı ve
Kozludere
Arıkuşları Sulutarla’ya çoktan
kamp kurmuştur
İncir kuşlarının kanatlarına değin
yağ bağlamıştır
Kabarcıklar, marhabaşılar dalında
salkım saçak durur
Islak bir sabah vakti cam gibi
gözlerimize şavkı vurur
Samsa, sucuk, bastık, pestil ve
pekmez
Şekersi tadından yenmez
olur
Burası Ahırdağı şehri
Mevsim sonyaz
Gayrı damlardaki firikler de
tarhana olur
Ve inceden inceye dizilerek kilere
konur
Artık evlerde sobalar
kurulur
Misafirlere kuru üzüm ve ravanda
şerbeti ikram edilir
Sıcak sohbetlerin kıyısına bir de
cevizler kırılır
Çay demlenir, muhabbet koyulaşır
ve gece uzar
Söz, Necip Fazıl, Karakoç ve
Zarifoğlu’na varır
Mehmet Akif ‘in ‘Bülbülü’nden
geçilerek
Yahya Kemal’in ‘Rindlerin
Ölümü’nde durulur
Mızrak Mağraralı’da rüyanın içindeki rüyayı
yorumlar
Usul usul takvim dışı zamanlara
açılır ufuklar
Alır sazı eline Hıdır, der: bu
gurbetim nedendir
Yemliha sanki Eshabı Kehf’ten bir
soluktur aramızda
Nacaroğlu Meryıl’ın dramatik aşk
öyküsünü anlatır
Zaman sonbahar oylumlu bir
iklimdir şimdi
--------------------------------------------------------------------------
YAZAR, MURAT SOYAK'IN
MEHMET GEMCİ’NİN
KİTABI
VE ŞİİRİ HAKKINDAKİ
YAZISI
Dar Vakit"düş bozumu sözlerim var
göveren bir hayata
açık
bir yeni coğrafya
Kudüs göğünün
çağıltısı
sesleri seslere
katar"
(“Gül Desenli Vazoların Tarihi” )
“Yanlış Parantez” Mehmet Gemci’nin ilk şiir
kitabı.2005 yılında Yalnız Ardıç Kitapları’ndan yayınlandı.
Mehmet Gemci’nin ilk şiirleri Maraş’ta çıkan
gazetelerin sanat sayfasında yayımlandı. 1995 - 2000 yılları arası, 21 sayı
olmak üzere “Yalnız Ardıç” dergisini çıkardı. Çeşitli gazetelerde kültür, sanat,
edebiyat üzerine yazılar yazdı.Yalnız Ardıç, Kayıtlar, İkindi Yazıları, Edebiyat
Ortamı ve Hece dergilerinde şiirleri yayımlandı.
Maraş şehri son devir edebiyatımızda yetiştirdiği
kıymetli şair ve yazarlarla anılır. Edebiyat ve fikir dünyamızı geliştiren yeni,
köklü bir atılım sağlanmıştır. Bu bağlamda Necip Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoç,
Nuri Pakdil, Cahit Zarifoğlu, Erdem Beyazıt, Mehmet Âkif İnan, Rasim Özdenören,
Alaaddin Özdenören isimlerini özellikle anmak gerekiyor.Yeni edebiyatımızın öncü
şahsiyetleri olmuşlardır.
“Yedi Güzel Adam’dan öğrendik
dağlardan şehre koşmasını” (“Ahır
Dağı Çocukları” )
Şair bu mısrâlar ile ustalara yakınlığını, sevgisini
dile getiriyor. Bir devamlılığın içinde yeniyi söyleyebilmektir asıl marifet. Bu
durum beraberinde bir zorluğu getirmektedir elbette. Bu aşamada geleneği iyi
bilmek kadar yeni bir söyleyişe ulaşmak da önemlidir. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın
ifadesiyle: “Devam ederek değişmek; değişerek devam etmek.”
İmge yükü altında ezilmiş ben-cil şiirler yazılıyor
şimdilerde. Şiir geri çekiliyor sanki. Hayata, insana acılara, yenilgilere,
yoksulluğa, yaşanan işgallere, zulümlere duyarsızlık almış yürümüş. Şair öncü
olma, muhalif olma tavrından vazgeçmiş gibidir.
Mehmet Gemci, bu noktada şiiriyle ayrı bir yerde
duruyor.Olup bitenler karşısında söyleyecekleri vardır.Aydınlık bir zihin ve
yürek ile yazıyor şiirini.Şiirlerinde bu açılımı, duyarlılığı
görmekteyiz.
“suyu çekilmiş bir ırmağın
içli bir türküsüdür
bizimki
bir ırmak ki
yediyi yetmişi
savuran
bir ırmak ki
ürkek tayları yağız atları
şahlandıran
bütün sapaklarından
kösnül kokular
gelen
garip bir devrandır dönüyor
işte
dönüyor değirmenler dönüyor
eflâk
çocuklar ki
anlaşılmaz bir şaşkınlık
içinde
uzanıyorlar evrene
hep korku hep
endişe
soruyorlar nerde harita ve
pusula
çocuklar zamansız açılmış parantez
içinde
ne desem
toprağın katmanlarından
büngüldüyor kirli ark
ne desem
çatlamış bir kere kâdim fanus”
(“Yanlış Parantez” )
Mehmet Gemci’nin şiirlerinde Maraş’ın özel bir yeri
var.Şehir insanıyla, havasıyla, suyuyla, kültürüyle şiire yansımış.Kitabın ilk
şiiri: “Karlara Bulanmış Maraş”
Ahır dağı ve çevresi, ardıç ağacı, sokaklar, kerpiç
evler, beton yapılar, Pınarbaşı, Kanlıdere, Deliklitaş, Kümbet, Tekke,
Kapalıçarşı, Taşhan…
“ne doyumsuz bir coşkudur
şu Maraş’ta
bağ akşamları” (“Bağ Akşamları”
)
“biz Ahır dağının cesur çocukları
gökdelenleri
deviren
Maraş’ın deli fırtınası” (“Ahır
Dağı Çocukları” )
Şair, çocukluğun o arı, duru, ışıtılı günlerine
işaret eder.Kentleşme sürecinde güzellikler, iyilikler bir bir kaybolmaktadır.
Bu durumu mısrâlarında bir iç sızısı olarak dillendirir.
“İflâh olmaz bir yalnızlığı yaşıyorum
şimdi
Bütün harflerim
kırık
Sesim yaralı
Ay donuk, dağlar suskun, çocuklar
yetim
Kerpiç duvarlarla örülü toprak
damlarda dahi
Kalmadı bereket
Ne sıcak bir bazlamanın
buğusu
Ne göçmen kuşların
türküleri
Kalmadı ninemin soluduğu
zamanlar
Yine ayrılık
rüzgârları
Bu esen garbi yeli olmalı
Balkanlar’dan” (“Kırık Harfler” )
Şair, içinde bulunduğu zamanı, yaşanan hayatı veciz
bir söyleyişle tanımlıyor:
“yaşam
metal bir daire” (“Karınca”
)
Dünya telaşı içinde kaybolup gidenler vardır. Kitapta
yer alan son şiirde dünya hayatının aldatıcı oluşu ifade edilir:
“dönüşün çocukların başını döndürürmüş
sahte gülücüklerin sarışın
kızların
pamuk saçlarına güvercin olup
üşüşürmüş
işte keçenin dört ucunu da saldım
suya
elinden geleni geri koyma ey
dünya” (“Değirmen” )
“Yanlış Parantez”deki şiirler bize dair bir
hissiyâtın ifadesidir.Toprağın, çocukların, yitik zamanın, güzel insanların ve
elbette anlamın yeniden dillendirilmesi adına güzel bir kitap.
--------------------------------------------------------------------------
Fotoğrafta; Mehmet Gemci, Ali K.
Nacaroğlu ile bir söyleşide.
--------------------------------------------------------------------------
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder