KİMDİR
1.
Düşünür-İslam
Gizemcisi – Sofi - Fıkıh Profesörü - Şeriat Hukukçusu.
2.
Gençlik
yıllarında yörede adet olduğu üzere karakucak güreşiyle ilgilendi. İri yapılı,
sportmen bir bünyeye de sahipti.
DOĞUMU: 1820’li yıllarda,
Elbistan’a bağlı (Avliya) köyünde doğdu. Çocukluk ve gençlik yılları köyünde ve
Elbistan’da geçti.
ÖĞRENİMİ: Akli ve nakli ilimleri
burada tahsil etti.
GÖREVİ VE YAPTIKLARI
1. Askerliğini yaptığı Kilis’te yolu zamanın
büyüklerinden, Kilisli Baytazzâde Sermest Abdullah hazretlerine uğradı.
Askerliğinin bitiminde Kilis’te kalıp, Bilgenin yanında kalıp seyr-i sülûkunu
tamamladı. İcazet ve sancakla şereflenip memleketi Elbistan’a döndü.
2. Şimdi yıkılmış bulunan, Ulu Caminin
civarındaki tekke ve zaviyesini açarak halkı aydınlatma görevine başladı.
BİR ANI: Bir zaman, hocası
Baytazzade’yi ziyaretten dönerken kısa olduğundan Ahırdağı-Zeytûn-Celâ güzergâhını
tercih eder. On kadar Ermeni eşkıyası yolunu keser. Eşkıya küfür ederek
saldırıya geçer. Eli her kalkış - inişte
bir Ermeni eşkıyası acı bir çığlık atarak yere yuvarlanır. Daha sonra
düştükleri yerden kalkan eşkıya arkasına bakmadan kaçmaya başlar.
ÖLÜMÜ: 1912 yılında, Hakkın
rahmetine kavuşur. Kızılcaoba Mezarlığına defn edilir.
• Kendilerine, hocası tarafından verilen
sancak da türbesindedir.
-------------
AÇIKLAMA
Kadir Meral
isimli yazarın KARPUZOĞLU Hacı Ahmet Efendi ve
10 Ermeni eşkıyasına ilişkin yazısını kısmen alıyorum:
“Bir Müslüman 20 Ermeniye
Bedel”
Başlıktaki
cümleler, Kahramanmaraş ili Elbistan ilçesi Kızılcaoba Mahallesi Şardağının
doğu eteği Orucoğlu Stadının üst kesimindeki türbede medfun KARPUZOĞLU Hacı
Ahmet Efendi, Ceyhan vadisi Kısık yolundan at ile Elbistan'a gelmektedir.
Osmanlı
döneminin bilhassa sonlarına doğru Ermeniler iyice azgınlaştıkları tarihi
kayıtlarda sabit. Bu durum yaşlılarımızca acı acı ifade edildiği gibi tarih
kitaplarımıza da geçmiştir.
Yıl 1920'ler.
Maraş'tan
yola çıkan, Ahırdağını aşarak Ceyhan Nehri vadisi Kısık yolundan Elbistan'a
gelmekte olan Hacı Ahmet Efendi, bir ıssız yere geldiğinde on (10) kadar Ermeni
yolunu çevirerek, hem soyacaklar, hem de işkence yaparak öldürecektirler. Zira,
onlar Müslüman öldürmeyi ibadet sayarlar. Ellerinde sopa ve benzeri sert
cisimler var. Hacı Ahmet Efendi; iri cüsseli, uzun boylu, sıkleti de vücuduna
uygun tam bir sporcu bünyesine sahiptir. Dahası; bir boksör veya karateci gibi
atiktir. Kurdun koyun sürüsüne daldığı gibi üzerlerine dalar. Her yakaladığını
morartı, kızartı ve ufak tefek yaralamalarla yere serer. Hemen hepsi
yaralanmıştır. “Kımıldarsanız öldürürüm” diye bir nara atıp azarladıktan sonra
hepsinin de yarasını sarar. Bu durumun esas ilginç yanı, Hacı Ahmet Efendi, bu hâle
düşen Ermenilerin yaralarını sararken şöyle demesidir:
“Zalim
oğlu zalimler! Papazlarınız size nasihat ederken; “bir Müslüman 10 Ermeniye
bedel. Aman ha aman, dikkatli olun, onlara çatmayın” demedi mi? diyerek sorar
ve nasihatta bulunur.
-------------------------------------------------------------------------
kelimeler
Gizem: Sır / bilinmeyen
şeyler, esrarengizlik
Gizem: 1. Duyuları aşan; usumuzun doğal durumunda, varoluşu ve özü bize kapalı, saklı kalan şey. 2. Doğaüstü inanç doğruları.
Gizemcilik (nedir ne demek)
1. Aklın yetmediği alanlarda ve özellikle Tanrı kavramında, gerçeğe
gönül yoluyla veya bir irade zorlayışıyla ulaşılabileceğini kabul eden felsefe
ve din öğretisi, mistisizm.
2. Tinsel tutum ve düşünüş; yaşama doğrultusu olarak: 1- Karanlık,
gizemle yüklü olana duyulan aşırı eğilim. 2- Açık olmayan, gizemsel düşünme
biçimi. 3- Tanrısal sezgi yoluyle, algılanamayan doğaüstü gerçekleri yaşama.
4-Tanrı'ya erişme çabalarının tümü. 5- Yüksek bir gücü kavramak ve eylemlerini
bu güce göre düzenlemek için gerçekliğin üstüne yükselme eğilimi.
Kaynak:
Kadir Meral www.unsandigi.com/sandik2/90.asp
-------------------------------------------------------------------------
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder