http://sairlermaras2.blogspot.com.tr/

21 Ekim 2014 Salı

YAZICIOĞLU OSMANAĞA

"coşkun akan hurman çayı durulmuş
bu güzellik sana haktan verilmiş
sırma saçlar ak gerdana serilmiş
telli turna gibi başın sevdiğim"   

YAŞADIĞI YÜZYIL:  18. yüzyılda Afşin Tanır’da yaşamıştır.

Doğum ve ölüm tarihi bilinmemektedir.

---------

TELLİ SENEM
OSMANAĞA HİKAYESİ

Çukurova bölgesindeki Yörükler ilkbahar mevsiminin sonuna doğru yaylalara çıkarlar ve yaz mevsimini yaylada geçirirler. Güz mevsimiyle birlikte Çukurova’ya dönerler.

Çukurova’dan göçer Yörük aşiretlerin bazıları, Afşin, Göksün ve Elbistan Yaylalarında yerleşirler.

Tanır köyü Farta mevkiine yerleşen aşiret reislerinden birinin Telli Senem isminde çok güzel bir kızı vardır. Telli Senem’in güzelliği dillere destandır. Bütün Yörük delikanlıları Telli Senem’e âşıktır. Fakat Telli Senem çevresinde kimseyi istemez.

Genç Osman’ın babası Yazıcıoğlu,  Osman’ı, kendi otlaklarına yerleşen Yörüklerden otlak parası yani toprak bastı ücreti almak için gönderir. Osman, yaylada Telli Senem’i görünce aklı başından gider, çok beğenir. Yörük ağasının çadırına vardığında misafir edilir. Telli Senem’in bu çadırın kızı olduğunu öğrenir. Osman’ın aklında fikrinde Telli Senem vardır. Telli Senem de Osman’ı beğenmiştir.
Bu bir başlangıç olur. Osman ve Telli Senem fırsat buldukça buluşurlar. Aralarındaki aşk gün geçtikçe büyür. Bir gün Osman konuyu babası Ahmet ağaya açar. Babası Yörük göçebe kızını gelin olarak almak istemez. Ancak oğlunun zoruyla gönülsüz de olsa Telli Senemi babasından ister. Öbür taraftan Yörük töresine göre de dışarı kız verilmez. Bundan dolayı Yörük ağası da Telli Senem’i vermek istemez.
Osman, sevdiğim isimli şiirini söyler:

1. Sevdiğim

coşkun akan hurman çayı durulmuş
bu güzellik sana haktan verilmiş
sırma saçlar ak gerdana serilmiş
telli turna gibi başın sevdiğim

hatırımdan çıkmaz şirin sözlerin
benim gibi yanar olsun özlerin
çark ı felek gibi döner gözlerin
kudret kalemi kaşın sevdiğim

hak katında kabul olsun dileğim
neden böyle gül açmıyor budağın
hacim kirazına benzer dudağın
inci mi mercen mi dişin sevdiğim

buse ver yanaktan edelim niyaz
beri gel ne olur konuşak biraz
berudun karından gerdanın beyaz
binboğa karı mı döşün sevdiğim

mecnunlar leylasın nerde ararmış
yazıcıoğlu kavuşmaya zar etmiş
kadir mevlam seni övmüş yaratmış
bulunmaz dünyada eşin sevdiğim

Yaz bitmek üzeredir. İlk yağmur yükseklere düştüğüne göre ayrılık vakti geliyor demektir. İki genç birbirlerini delice sevmektedir. Kendi aralarında sözleşirler. İkisi de başkasıyla evlenmeyecektir. Yaz mevsimi sonuna doğru göçebe Yörük aşireti ansızın yaylayı terk eder. Osman’ın haberi olduğunda iş işten geçmiştir. Osman, Telli Senem’i arar ama bulamaz.
Aradan yıllar geçer. Osman, yıllarca Senem’i arar. Nafile, bulamaz.
Osman evlenmiş, ölen babasının yerine geçmiş, AĞA unvanını almıştır. Gözlerine perde inmiş, görmez olmuştur. Ama hala Telli Senemi düşünmektedir.
Yıllar (belki yetmiş, belki seksen sene) sonra, Çukurova, Maraş, Elbistan, Afşin yöresinde çerçicilik (seyyar satıcı) yapan bir Ermeni Çukurova’da Telli Senem’in aşiretine misafir olur. Ermeni çerçi, Tanır ve yöresini çok iyi bilmektedir. Telli Senem Osman Ağa’nın evlendiğini Ermeni çerçiden öğrenir. Osman ağa’ya selam yollar. “Osman Ağa’ya söyle, ben daha kız oğlan kızım, evlenmedim. Kavlimiz böyle miydi, de?” der.
Osman Ağa Telli Senem’in bu sözlerini duyunca kör gözlerinden yaşlar boşanır.
Çevre illerin köy ve kasabalarında, düğün - dernek ve toplantılarında da söylenen, dillerden düşmeyen Telli Senem türküsünü söyler:

2. bir haber geldi

Bir haber geldi Telli Senem’den
Deli gönlüm şad olmaya başladı
Akmaz iken Kör Pınarın ayağı
Suyu geldi çağlayana başladı

Aşkın cezvesi ocakta kaynar
Durmaz dedi gönlüm meydanda oynar
Ermeni dillerin şekerler çiğner
Tatlı tatlı söz olmaya başladı

Senem’in giydiği Frengi sarı
Ölmeden yünü göreydim bari
Yıkık değirmenin bozuk çarkevi
Suyu geldi düzelmeye başladı

Hele bakın şu feleğin işine
Ağu kattı benim pişmiş aşıma
Senem değmiş seksen doksan yaşına
Benim ki yüz olmaya başladı

Görünüyor Binboğa’nın dağları
Gıcı boran aşılmıyor belleri
Yazıcıoğlu Şerefli’nin Beyleri
Koca Tanır şad olmaya başladı.

-------------

KELİMELER
Berut: Maraş İli sınırları içinde bir dağ.
Binboğa: Maraş İli sınırları içinde bir dağ.
Frengi sarı: Benekli sarı.

----------------------------------------------------------

TAHİR GÖRENLİ

Pınarın başında seni beklerim
Derdimin üstüne dertler eklerim
Ölünceye kadar seni beklerim
Bana da verecek cevabın var mı

 

    
DOĞUMU: Maraş'ın Afşin ilçesinin Armutalan köyün de 1963 yılında doğdu.

ÖĞRENİMİ: İlköğrenimini köyde tamamladı, daha sonra ortaokulu ve liseyi Maraş’ta bitirdi.

GÖREVİ: Halen bir kamu kurumunda Memur olarak görev yapmakta.

EDEBİ KİŞİLİĞİ: Küçük yaştan bu yana şiir yazmaya çalışıyor. Yaklaşık 500 adet şiirleri bulunmakta. Mahalli gazetelerde, yerel televizyonlarda şiir gecelerinde şiirleri yayımlandı. Şiirlerini toparlayıp kitap haline getirmeyi düşünüyor.

MEDENİ DUMU: Evli ve üç çocuk babası.
---------
5 ŞİİRİ
---------

1. Seher Yeli

Köyüme uğran mı sen seher yeli
Lal olmuş kınalı kekliğin dili
Kırıldı sazım da ötmüyor teli
Selam söyle benden de seher yeli.

Köyümün etrafı dağla çevrili
Tamamı taş yapı güzel evleri
Çok uzak yayladır görsen yerleri
Selam söyle benden de seher yeli

Yıllardır görmedim uzaklardayım
Sıla hasretliği ben çekmekteyim
Gözlerim doldu yaş akıtmaktayım
Selam söyle benden de seher yeli

Gençler köyümüzde hiç durmamış
Köyüm boşalmış kimse kalmamış
Beni de tanıyan bilen olmamış
Selam söyle benden de seher yeli.

Kösoluk Ağıllar kuyu yaylası
Koyun kuzu güder köyün ağası
Armutalan köyü işte burası
Selam söyle benden de seher yeli

Zahiri’m de derki köyüm güzeldi
Lakko evleri tek tek de gezerdi
Garronun Hüseyin günlük yazardı
Selam söyle benden de seher yeli.
Maraş / 15.12.2012
Tahir GÖRENLİ
------


2. Türkmen Kızı

Pınarın başına gelen güzelim
Senin bir sevgilin sözlün de var mı
Söyler misin ceylan gözlü güzelim
Bana da verecek cevabın var mı

Cevabın vermede sen çekip gittin
Dönüp baktın bana da işmar ettin
Yüreğime ateş düşürdün nettin
Bana da verecek cevabın var mı

Günlerce bekledim ben de buradan
Çok güzeller gelip geçti sıradan
Özenmiş yaratmış seni yaradan
Bana da verecek cevabın var mı

Pınarın başında seni beklerim
Derdimin üstüne dertler eklerim
Ölünceye kadar seni beklerim
Bana da verecek cevabın var mı

Gelmezsen bari bir selamın gelsin
Bir garip beni çok sevmişti dersin
Karlı dağlardan çok çok serinsin
Bana da verecek cevabın var mı

Zahiri‘m bekledin ceylanın gelmez
Kanayan yaramı nedense sarmaz
Sevdalıyım Türkmen kızı hiç görmez
Bana da verecek cevabın var mı?
Maraş / Tahir GÖRENLİ

------

3. Sen Varsın Ya

Tatlı bir tebessüm güler yüzün
Aşk şarkıları mırıldayıp doğru sözün
Kara kaşın eladır sürmeli gözün
Karşıdan karşıya el edişin varya

Salını salını ceylan gibi gidişin
Hem esmer olursun hem sarışın
Can evimi yaktı masum bakışın
Karşıdan karşıya bakışın varya

Bir gül misali açılıp saçıldın
Güzeller içinde hep seçildin
Aşk şarabını bana sen içirdin
Bakışarak gülüşün varya

Kimi zaman gül kimi zaman bülbül
Ne zambak ne nevruz ve ne de sümbül
Has bahçemden açan kırmızı gül
Bülbüller gibi ötüşün varya

Görenli’yi bağladın sen sana
Aşk şarabını içsem kana kana
Ne oldu bana vurgunum sana
Fidan gibi duruşun varya

Tahir GÖRENLİ
---------

4. SANA GELİRİM

Hüzünle ıslandı gönül defterim
Kurutur kurutmaz sana gelirim
Çalar Allah için dertli mehterim
Sabaha da kalmaz sana gelirim

Sensiz de ötmüyor sevda kuşları
Bir bir temizledim engel taşları
Akıtma gözümden kanlı yaşları
Şafak söker sökmez sana gelirim

Uzağa gitmeyi etseydin tehir
Sensiz de yediğim içtiğim zehir
Feleğe de neden edersin kahır
Akşam olur olmaz sana gelirim

Zahiri’m senin de bellidir derdin
Bir kadersize de gönlünü verdin
Sevdanın uğruna canını serdin
Bülbüller ötmeden sana gelirim

Tahir GÖRENLİ.24.09.2014 
-------

5. Kara Kız

Benzin sararıp solmuş gibi,
Sarıya da boyamış rengini,
Bula bilirsen sen de dengini,
Hayatını yaşa sen kara kız.

Hayat okulunu mu okursun,
İlmek ilmek halı dokursun,
Gümüş değil sen altın mısın?
Hayatını yaşa sen kara kız.

Dert verir dermanı da verir,
İnsan sevdiğini arayıp bulur
Rabbim nerede olsan görür,
Hayatını yaşa sen kara kız.

Kahve içip fala da bakarsın,
Bu gidişle çok can yakarsın,
Ne olursa kulağına takarsın,
Hayatını yaşa sen kara kız.

Görenli'm kara kız geldi mi
Kadirini kıymetini bildi mi
Sevgiliyi kalbinden sildi mi
Hayatını yaşa sen kara kız

Tahir GÖRENLİ.08.09.2012
 Tahir Görenli



20 Ekim 2014 Pazartesi

YEMLİHAZADE MUSTAFA KAMİL EFENDİ

  
KİMDİR
1.   İlim Adamı – Düşünür - İslam Gizemcisi –
İslam Hukukçusu - Hanefî Mezhebi Profesörü – Sofi.
2.   Kadılar ve müellifler zümresinden ve Mevlevî tarikatı mensuplarından bir zattır.

DOĞUMU: Elbistan’da doğdu.

SINIFI: Kadılar topluluğundan (Zümre-i Kuzat)’dır. Mevlevidir. Hayatı hakkında bilgi yoktur.

ÖLÜMÜ: Kayseri’de kadılık yapmakta iken 1877’de vefat etmiştir.

MEZARI: Eski Kayseri Mezarlığındaki Seyyid Burhaneddin Türbesi civarına defnedilmiştir.

ESERLERİ
Çoğu basılan onaltı eseri ve birçok risaleleri vardır.
Eserleri Şunlardır:
1. el-Hikmetü’l-Bâliğa ve Şerhüha. Hikmetten bahseder.
2. Minhacü’l-İhticac. Mantıktan bahseder.
3. el-Manzûmetü’l-Aliyye fi’l-Ahbari’n-Nebeviyye. Usul-i Hadisten bahseder.
4. Nazmü’l-Fünûn. Mantık, Vazı, Âdâb, Aruz, Meâni, Bedi, Beyan gibi yedi fen’den bahseder.
5. Arûz-i Endülüsî Şerhi.
6. Kaside-i Mudariye. Bu kitabın şerh ve tahmisini yapmıştır.
7. Manzûme-i Râiye. Akaid ve kelâmdan bahseder.
8. Kaside-i Hemziyye Tahmisi.
9. Elfiye ve Şerhi. Usûl-i Fıkıh İlmine dair bin beyit’i muhtevidir.
10. Hüseyniyye Manzumesi ve Şerhi.
11. el-Makalâtül-Hisyan alâ Kasideti’l-Hasan maa tahmus.
12. Haşiye alâ Karatepeli.
13. Şerhun alâ Kadise-i Nûniyye Li’l-Fazıl Hasan Fehmi Efendi. Mizan ve âdab ilminden bahseder; bir şerhtir.
14. Divan-ı Eş’ar.
15. Talikat alâ Nuhbeti’l-Fiker fi’l-Hadis.
16. Kadise-i Adem şerhi. Üç matlab üzerinedir.
  • Eserleri Milli Kütüphanede nadir eserler bölümünde bulunmaktadır.



Kaynak:İslam Ansiklopedisi.
  

DURUŞ EFENDİ / MARAŞLI MUHAMMED ALİ



KİMDİR: Düşünür - İslam Gizemcisi - Sofi. (Mutasavvıf.)

DOĞUMU: 1865’de Maraş’ın Mağralı Mahallesinde doğdu.

SOYU: Neseblerinin, Muhammed Bakır bin Zeynel vasıtasıyla, Hz. Hüseyin Efendimize uzandığını ve Seyyid olduğunu, ailesi ifade etmektedir. Babasının adı, Abdullah, annesinin ismi Şerife hanımdır. Soyadı kanunu ile “İnce” soy ismini almışlar. 

ÖĞRENİMİ: Devrinin bilginlerinden iptidaî (ilkokul) dersleri okudu.

RÜYA:18 yaşına geldiğinde, rüyasında; Peygamber Efendimizin iki memesinden süt içtiğini görür. Hayâsından bunu yeni bağlandığı Muhammed Hilmi Darendevi’ye anlatamaz. Üç-dört gün sonra bir gün Ulu Cami’de ikindi namazını kılarken kafasına bir taş gelir. Bu taşın Efendisinden geldiğine hamleden (bağlamak, yormak), genç Muhammet Ali derhal mürşidine gider, elini öper,
Efendisi: “Başına taş değince mi geldin?” diye, sorar. Efendisi, rüyayı şöyle tabir eder;
—Evladım! Süt, rüyada ilimdir. Sağ meme zahir, sol meme ise batın ilimleridir. Anlaşılan aradığım adam sensin ve Maraş’ta “Duruş’um” da senin yüzündendir, der.
Artık esas ismi unutulan M. Ali Efendi, bu olaydan sonra “DURUŞ” ismiyle anılmaya başlar.

YÜKSEK ÖĞRENİM: Hocası Muhammed Hilmi Efendi, daha iyi bir eğitim alması için öğrencisini Şam’a, İmam-ı  Şa’rani Medresesi’ne gönderir. Yedi senede medrese tahsilini tamamlayan DURUŞ Efendi, seyr-i sülukunu (seyri süluk: Tasavvuf yolculuğu veya manevi yolculuk anlamına gelir.) tamamlamak için tekrar Maraş’a döner.
Artık, Mağralı Camiinde imamlık da yapmaktadır. Zaman zaman gece yarısı Mağralı’dan yola çıkan, Duruş Efendi o günün şartlarında ancak sabah ezanı* vakti hocası Muhammed Hilmi Efendi’nin görev yaptığı Duraklı camiine yetişir. Ezanı okuyup ortalığı temizler, biraz sonra teşrif eden, Efendisini görünce bütün yorgunluğu gider.

EVLİLİK: 1893 tarihinde Emine hanımla evlenen, Duruş Efendinin iki oğlu ile dört kızı olur.

ÖLÜMÜ: 1928 Yılında, 63 yaşında vefat eder,

MEZARI: Mezarı, Şeyh Adil Mezarlığındadır.

------------

AÇIKLAMA

(*)Bu yazıyı oluşturmak için yararlandığım bir kaynakta:  “Zaman zaman gece yarısı Mağaralı’dan yola çıkan, Duruş Efendi o günün şartlarında ancak sabah ezanı vakti hocası Muhammed Hilmi Efendi’nin görev yaptığı Duraklı camiine yetişir.”denilse de Mağaralı Camii ile Duraklı Camii arası, gece yarısında yola çıkan birinin sabah ezanı ulaşabileceği kadar uzak değildir. Bu mesafe 1 saatten az bir sürede alınabilir.



Belediye, doğduğu evin yerine bir ev ve evin bahçesi büyüklüğünde Duruş Efendi'nin adını taşıyan park yapmıştır.  


14 Ekim 2014 Salı

ARİF TAŞKALE




ZiyaretKİMDİR: Ortaokulu bitirdikten sonra şiire başladı. Adana Ziraat Lisesinde yatılı kaldı. Babasının gönderdiği para yetmiyordu. Arkadaşlarına bisküvi ve lokum karşılığında aşk şiirleri yazdı.
1992 Yılında emekli oldu. Şu an Afşin’de memleket özlemini gideriyor.

DOĞUMU: Maraş İlinin Afşin İlçesinde 1934 yılında doğdu.

ÖĞRENİMİ: 1947 Yılında Afşinbey İlkokulunu bitirdi. Ortaokulu Afşin’de, Liseyi Adana Ziraat Lisesinde bitirdi.

GÖREVİ VE YAPTIKLARI
1.    Liseyi bitirdikten sonra Afşin’e stajyer ziraat teknisyeni olarak atandı.
2.    Daha sonra Kayseri, Kırşehir, Edirne, Uşak, Kırklareli ve Tekirdağ’da görev yaptı.
3.   MEDENİ DUMU: Biri avukat, biri ilahiyatçı birisi de hâkim olmak üzere üç çocuğu var.
4.    ESERLERİ:
1. Dağlar,
2. Sancı isimli şiir kitapları var.

Ozanımız, Araştırmacı
Yazar Mehmet Gören ile
Yaptığı Bir Söyleşide Şöyle Diyor

“Şiir anlam yüklü olmalıdır. Okuyucuyu etkilemelidir. İnsanların dertlerini, sıkıntılarını dile getirmelidir. Şiir bir bütün yekpare olmalıdır.
Şiir yazmak için ilham gelmesi ve duygusal olmak gerek. İlham geldi mi, tulum gibi şişersin ve yazdıkça inersin. Kalem kendiliğinden dökülür yazmaya.

Şairliğimi gurbete borçluyum. Gurbet insanın içini yakar, kül eder. Düşünebiliyor musunuz? Annemin ölümünü üç ay sonra Afşin’e geldiğimde öğreniyorum. Rahmetli anacığım nur içinde yatsın. Benim üzülmemem için haber vermeyin demiş son nefesinde. Gel de şiir yazma?”

------
BAŞKA


Şu yalan dünyada neyimiz kalır
Gök kubbede hoş bir sedadan başka
Doğmuştur her canlı mutlaka ölür
Aranır mı muin Huda'dan başka

Dileğim bu dostluk ebedi kalsın
Gönüllerde sevgi saygılar dolsun
Atışmamız bitti hayırlı olsun
Sözler mecazidir nidadan başka

Dokunmadık gönül denen makbere
Dokunsak yüzümüz gelirdi yere
Ne kırıldık ne de kırdık bir kere
Bal lezzeti kaldı gıdadan başka

Kinler unutulur sevgiler kalır
Her gün her dakika ömür azalır
Fani insanlarız elden ne gelir
Rahmeti rahmana duadan başka
Ziyaret 
Başta iman etmek Mevla"ya haktır
Saymakla biter mi günahım çoktur
Fakir TAŞKALE'nin bir şeyi yoktur
Candan dostlarına vedadan başka




ÇÖTELİ - ALİ BAŞPINAR


KİMDİR: Ailesi  fasulye tarlasında çalışırlarken ozanımız, eline   sazı alır kaçar, kendi gibilerini bulurdu. En çok ta  Aşık Mahrumi’nin yanında alırdı soluğu. Cuma ŞAHİN şiir okumaya başladığında eline geçirdiği odun parçası ile saz çalıyormuş misali şiirlerini icra ederdi. Aralarında çok güzel bir uyum vardı.
Ozanımız, bir söyleşide: “Ben, ABC’yi okulda öğrenmedim. Ben okula vardığımda okumayı sökmüştüm. Eski şairlerin kitaplarını okuya okuya alfabeyi sökmüştüm.” Diyor.,

--------------------------------------------------------------------------------

DOĞUMU: 1953 Yılında Maraş İlinin Afşin İlçesinin Alimpınar Köyü’nün Çöte Mezrasında doğdu.

ÖĞRENİMİ: İlkokulu Alimpınar Köyünde bitirdi.

MEDENİ DUMU: Evli ve beş çocuk babası.

SERBEST:  Soğuk Demir işini 2 yaşından sonra öğrendi. Halen çalışmakta.

HAŞİR - NEŞİR: Aşık Mahrumi, Cuma ŞAHİN, Osman Konak ve diğer bir çok ozanla senli – benli yaşadı.   

“Eğer sende aşk yoksa birilerine bir şey veremezsin. Önce aşk olacak.”

Burası şairler yatağıdır. Kıymeti bilinmeli.”

------

ÜÇ ŞİİRİ

------
1.
Aksini diyenden şüphe eyleyin
Mahlûkat her halde görülmüyor mu
Yolunuz onlardan sapa eyleyin
Haddini aşanlar yerilmiyor mu

Beyitlerde es kalalım istedik
Kulaklarda ses kalalım istedik
Hep barışık dost kalalım istedik
Hoş görüye destek verilmiyor mu

“Desinler” işinden bıkarız vallah
İmkân bulsak Bush’a sıkarız billâh
Açık gizli her şey bilense Allah
Gaf eden çeneler yorulmuyor mu

Bedeni o beze şal ufak gelir
Canavarı iri dil ufak gelir
Aşkın gemisine göl ufak gelir
Deryalarda dümen kırılmıyor mu

Sevda pazarında uyak tükenmez
İrfan mektebinde ayak tükenmez
Mana âleminde kıyak tükenmez
Tarifi ariften sorulmuyor mu

Birleşmiş milletten destek gelince
İsrail’e Amerika gülünce
Filistin’im yine yalnız kalınca
Gazze’de bebekler vurulmuyor mu

Filizi koparıp dalı yolmuşlar
Üçten beşten fazla dolu yolmuşlar
Bağbanda tomuran gülü yolmuşlar
Bahçıvan bölgeden sürülmüyor mu

Yahudiler başlar şaşaha coşa
Dünya taraf tuttu eder tamaşa
Akılda olanlar uğrarsa başa
Üstümüze hesap kurulmuyor mu

Peygamber hadisi hak demiş Mevla
Kul incitmek var mı yok demiş Mevla
Cehennem zalimi yak demiş Mevla
Önce izah sonra darılmıyor mu

ÇÖTELİ faniden isteme destur
Gönül yârin bulsa sevilmek hoştur
Kâinata sultan olmak da boştur
Üstümüze hesap kurulmuyor mu
Maraş
Çöteli (Ali Başpınar)

------

2. ANAM

Beş yaşımdan beri diyar gezerim
Gurbet sokağında yorgunum anam
Darmadağın oldu gönül pazarım
Vefasız güzele vurgunum anam

Eyi olmak bilmiyor derinde yaram
Aslı kalbimdedir ben ise Kerem
Yar ile sebepsiz bozuldu aram
Küstüm sevgiliye dargınım anam

Yatak yaptım garip dolu bir hanı
Göresidim kaşlarını çatanı
En sonunda terk eyledim vatanı
O nazlı sıladan sürgünüm anam

Kara talih bırakmadı peşimi
ÇÖTELİ’m kabusa kattı düşünü
Havadan taş düşse bulur başımı
Acılar yumağı her günüm anam

------

3. AMMA

Hakkı sevmeyenle sohbet eylemem
Barışık değilim küsmedim amma
Halden bilmeyene derdim söylemem
Konuşmam hicaptır susmadım amma

Dilerse bu canı dosta bıraktım
Sevdayı kalbimde hasta bıraktım
Bülbülü sükutta yasta bıraktım
Gülü çalısından kesmedim amma

Beni cezbeylemez âlemin malı
Gam ile kasavet bedenle dolu
Atmadım içimden örtülü halı
Yarınlar yolundan tösmedim amma

Son bulmadı bu hasretin âlemi
Haber yok o yardan gelmez zulamı
Belki de sağıda görmüş hilamı
Gıyamda suratımı asmadım amma

Hasan Ali Mehmet Hacı bu tende
Kalmadı Çöteli’m gücü bu tende
Arkası gelmeyen acı bu tende
Çakırdikene basmadım amma


Zulâm1. Yoksul. 2. Güçsüz.

ŞÜKRÜ VURAL


DOĞUMU: Maraş İlinin Afşin İlçesinde 1966 yılında doğdu.

ÖĞRENİMİ: İlk ve ortaokulu Afşin'de, liseyi Maraş'ta bitirdi.

GÖREVİ




1.   1992 Yılında Afşin Belediyesinde memuriyete başladı.
2.   Göksun ve Nurhak, arkasından Maraş Nüfus Müdürlüğünde görev yaptı.

-------

BİR ŞİİRİ

BEN NEYİM

Hoş muyum ala mıyım ben neyim
Ben oldum olası kederdeyim
Hep hasret hep hicran elemdeyim
Kara iken yazım nasıl da güleyim

Zalimin elinden hiç yüzüm gülmedi
Halimi görüp halden bilmedi
Nasihat ile doğruyu görmedi
Bir gün olsun yüzüm gülmedi

Bakarım hep ellerin hanesi gül gülistan
Bana hoş gelsin arzuladığım kabristan
Mahkûmum çileye çıkamam mahpustan
Gözümden dökülen yaş tuttuğum yastan

Çok gamlısın yeter artık söyleme
Yazıktır gayrı kendine eyleme
Dünya zalimlerin güleceğim diye eğleme
Faniyi âdem zalim zinhar insaf dileme

Şükrü’m hem dert yaşar hem yazarsın
Fani dünyada ne hayal kurarsın
Kuranlar göçtü sen de kanarsın
Kara toprak alır sağ yanına yatarsın


Şükrü VURAL

---------------------------------------------------------------------------------------------