http://sairlermaras2.blogspot.com.tr/

21 Temmuz 2014 Pazartesi

EYÜP ŞAHAN


MESLEĞİ: Halk Ozanı - Sendikacı
  
DOĞUMU:  Eyüp Şahan, Maraş İlinin  Afşin İlçesine bağlı Çobanbeyli Beldesinde, 10 Nisan 1950 tarihinde dünyaya geldi.

ÖĞRENİMİ
İLK - ORTAOKUL: İlk ve ortaokulu Afşin'de,

LİSE:  Liseyi Artvin de bitirdi.

KAMU GÖREVİ: 1970 Yılında Maden Tetkik Ve Arama Enstitüsünde işe başladı. İç Hizmet kurslarına katılarak Metal Madenler ve Sondaj elamanı olarak görev yaptı.

SENDİKACI: Maden Tetkik Ve Arama Enstitüsünde,  işçi sendikasına yönetici seçilerek sendikacılık yaptı.

EMEKLİ: Yaşamını Ankara’da sürdüren ozan 1996 yılında emekli oldu.

YÖRE KÜLTÜRÜ: Çalışırken görevi gereği yurdun bir çok yerini dolaşan ozan, yöre kültürlerini yakından tanımak fırsatı buldu.

HALK OZANI: Şiirlerini sade ve anlaşılır bir dille yazan Eyüp Şahan, Kültür Bakanlığı Halk Ozanıdır.

ESERİ: Bir Dilek Tuttum – 2012.

-------------------------------------------

şiirleri

1.

Selam Olsun

Gider olduk biz bu ilden
Kalan dosta selam olsun
Söz işittik tatlı dilden
Gülenlere selam olsun

Yedik içtik konduk göçtük
Gönüllerden gönül seçtik
Bilen ile dostluk biçtik
Silenlere selam olsun

Göç yayladan geçti gider
Kalan dostlar sitem eder
Gönül diyor artık yeter
Bilenlere selam olsun

Saygı duydum gökte kuşa
Hayatla  barışık yaşa
Tatlı dilden selam başa
Verenlere selam olsun

Eyüp söyledi sözünü
Sevgi doldurur özünü
Dosta çevirdi yüzünü
Görenlere selam olsun

Eyüp şahan
Ankara    5.1.2010

-----

2.

Yürüyorum

Ayaklarım karda içinde yangın
Her adım hatırlatıyor
El ele günlerimi
Hayal kuruyorum o günlere

Yürüyorum; yalnız
Yoksun işte yanımda

Bitmez sanmıştım
O günler ve hayallerim
Bitirdin işte

Hani giderken dönüp bakmıştın ya
Buraya her gelişimde o geliyor aklıma

El sallamıştım arkandan
Kala kalmıştım işte tam burada
İki damla ve çaresizlik sarmıştı bedenimi
Sormadın nedenini

Yürüyorum karların üstünde tamda burada
Sevdamı astım boynuma
Dolandı ipi var yakamda
Sen uzaklaştıkça
İp sıkıştı boynumda
Ben öldüm gittiğin gün

Ayaklarımın altından
kaydı kurduğum dünya
Ruhum asılı kaldı
Beden ise boşlukta

Yürüyorum
Ruh esir beden tutsak
Yol uzun hayat kısa
Gönül mezarlığında.
Eyüp Şahan
Ankara: 18.12.2010

-----

3.

Sorardım Hoca

Şimdi sınıfında öğrenci olsam
Belki de bir işe yarardım hocam
Yıllar geri gitse gençliği bulsam
İnan ki zamanı yorardım hocam

Sevda yollarında düştü talebe
Aşkın gücü yendi çaldı galebe
Sevip de ayrılmak sığmaz edebe
Bir zaman hayaller kurardım hocam

Kabına sığmıyor gönül desturu
Aşarken yıkıldı önünde suru
Eğer diyorsan ki sende kusuru
Kendi benliğimde arardım hocam

Bir kitap vermiştin bana hediye
Hayatı anlatır oku sen diye
Gerçek saklı kaldı demedin niye
Bilsem gerçekleri sorardım hocam

Çekildi yanımdan gönül dayağı
Büküldü bellerim kırdı ayağı
Kolumu bağladı kaderin ağı
El atsan zinciri kırardım hocam

Sen öğrettin bize ferman yazmayı
Bildirmedin bana dosta kızmayı
Eyüp aştı ise eğer çizmeyi
Tutar kulağını kırardım hocam

Eyüp Şahan
İstanbul/Üsküdar /sultan Tepe
21.5.2005


-------

4.

Duman Sardı Berit’i


Yine duman sardı Berit’in başı
Yaylasına güzel gelmiyor m'ola
Binboğa Dağı’nın can arkadaşı
Sorup da gönlünü almıyor m'ola

Elbistan ovası diyor ki benim
Yaz baharda çiçek bürünür tenim
Dağlar yükseklerde bense enginim
Engin gönül huzur bulmuyor m'ola

Ceyhan geçer gider iner denize
Derman olur onca soluk benize
Toros dorukları küsüyor bize
Başında karları kalmıyor m'ola

Koç yiğit yatağı Yavşanlı Yayla
Oynuyor güzeller düzünde toyla
Sevdaya sürerken geceyi ayla
Yanan gönülleri bilmiyor m'ola

Afşin’in önünde Atlas Tepesi
Mert oğlu mert dolu düzün hepisi
Eyüp’ün başında hasret tipisi
Hele bakın yüzü gülmüyor m'ola


 Eyüp Şahan

-----

5.


Hayaline Doyulmuyor Nilüfer

Aklıma geldikçe öptüğüm o an
Hayaline doyulmuyor Nilüfer
Gönül içlerinde tutuştu cihan
Bir kenara konulmuyor Nilüfer

Gülde kelebektir sevgiyi anmak
Dala diken olur unuttum sanmak
Uzaklara bakıp ismini anmak
Hafızamdan silinmiyor Nilüfer

Gönül dağlarına dumanlar çöktü
Senden ayrı olmak belimi büktü
Durdukça düşünmek belimi büktü
Olanlara gülünmüyor Nilüfer

Bir sızı başlıyor inceden ince
Ayrılık acısı öze girince
Aynada kendimi çökmüş görünce
Sebep nedir bilinmiyor Nilüfer

Alırım diyerek gaflete düştüm
Vardım büyüklere dedi bölüştüm
Alamadım seni hayata küstüm
Sensiz nefes alınmıyor Nilüfer

Seher vakti figan eden bülbülde
Ayaz çiçek açar seven gönülde
Eyüp buse ister belki ödülde
Başka ümit bulunmuyor Nilüfer

Eyüp Şahan
Ankara 26.4.1993

------
6.

güldane

Köyün meydanında yiğitler varken
Gezinme evinde yat be Güldane
Hep gençlerin gözü seni ararken
Birine bir mendil at be Güldane

Köyün gençlerinin gözleri sende
Bir birine düştü senin sayende
Sıcak bir ten olsun dersen teninde
Biraz daha sabır et be Güldane

Evinizin yolu yolumun üstü
Daha tomurcukken kader mi küstü
Yoksa bir yiğide gönlün mü düştü
Gönlünün sözünü tut be Güldane

Bir mektup okudum bir soru sordun
Yasladın başını öylece durdun
Gözlerin kapandı hayaller kurdun
Hayalin zevkini tat be Güldane

Gözlerin gülerken kaşların eğik
Şimdilik gönlümde gez alageyik
Eyüp’ün sevdiği sanki üveyik
Dünyayı bir pula sat be Güldane

Eyüp Şahan

-----------------------------------------------------------------------------------

DURSUN ERMEYDAN


Ozan.
 
DOĞUMU: Egitmen bir babanın beşinci  evladı olarak 1943 yılında Maraş'ın Variyanlı  köyünde doğdu. 

ÖĞRENİMİ: İlkokulu   köyünde,  bir müddet  esnaflıktan sonra orta okulu (İmam Hatibin  orta kısmını), Ticaret Lisesini Maraş'ta bitirdi.  Yüksek okuldan sonra  orman teşkilatına girdi.

HİZMETİ: Uzun yıllar Şeflik ve arkasından Müdürlük   yaptıktan sora 2008'de emekli oldu.

HOBİLERİ:  Şiirin yanısıra  makale ve hikaye yazmayı, fıkrayı ve fıkra anlatmayı, bilgisayar kullanmayı  sever.

OKUMAK: Okumak  onun için bir ödev gibidir. Sanki biri ona ödev vermiş, yarın soracakmış gibi okur, kendini sorumlu hisseder.
Güzel denebilecek bir kütüphaneye sahiptir. Okumadığı bir  eseri kütüphanesine koymaz. Osmanlıca okur ve  yazar.
Arap kremerine yabancı değildir.

-----------------------------------

şiirleri

1.

Çekemedim bu gurbetin kahrını
Kahi beni götürür kahi gönlümü
İstemezdim affolmadan ölümü
Ya beni götürür ya da gönlümü

Bazan estiriyor sevda yelleri
Yaş geçse de sevmek gelir gülleri
Konuştukça bal akıyor dilleri
Ya beni götürür ya da gönlümü

Kah gönül bağına bağlanır gönül
Çağlayan şakıyan bülbül de gönül
Ağlayan pınara dayanmaz gönül
Ya beni götürür ya da gönlümü

Dursun ne inlersin ah u zar ile
Yitirdin bulaman düşmüşsün dile
Koşturdum  kovaladım geçmiyor ele
Ya beni götür ya da gönlümü

-----

2.

Başkonuş'a

Top top olmuş zülüflerin alnında
Dökülmüş saçların gerdana güzel
El verip te uyumaktı dizinde
Bulunmaz alemde kaşların güzel

Aşık oldum baharına yazına
Sümbüller yakışır ela gözüne
Dayanamaz kimse senin nazına
İncedir serviden boyların güzel

Dolaşır mevsimler her yıl başında
Anber kokar toprağında taşında
Söz etmez hiç kimse kaç bin yaşında
Tarifi imkansız döşlerin güzel

Nice yiğitleri çektin döşüne
Ben' gibi meczuplar düşer peşine
Rastlamadım güzellikte eşine
Her koyuna senin meftunum güzel

Konuştukça bal akıyor dilinden
Koklayanlar meftun olur gülünden
Sedirinden köknarından yelinden
Her yerin bir başka renktedir güzel

Söylesem ismini bana bağ olur
Yaylasında güzel güzel yağ olur
Kıymetini bilmezlere ağ olur
Bulunmaz dünyada bir eşin güzel

Baktıkça aynına kaynıyor içim
Yapmam gerekiyor seninle geçim
Uğramış rüzgara dağılmış saçın
Dağılmış saçına meftunum güzel

Bağlasam elimi tutsam dilimi
Özlüyorum bazen akan selini
Koparmak isterdim gonca gülünü
Çaresizlik belimi yıkıyor güzel

Her yerde söylüyor Dursun sözünü
Öyle bir ateş ki yakar özünü
Basayım bağrıma dikenini közünü
Alemi cihanda Serversin güzel

-----------------------------------
NOT: Ozanın  doğduğu, çocukluğunun geçtiği Variyanlı (Topçalı) köyü Başkonuş Dağının eteğindedir.
İlerleyen yıllarda da  işinin ormanla ilgilisi  olması nedeniyle  ömrünün çoğu buralarda geçmiştir.

Bundan dolayıdır ki;
Ozan,  bu şiirinde Başkonuş sevgisini bir güzele benzetmiştir. 
dursun ermeydan
----------------------------------------------------------------

DURDU (FATMA) BACI


Ozan.

ASIL ADI: Fatma’dır. Büyük ozan Niyazi’nin kızıdır.
   
DOĞUMU: Halk şairi Niyazi (Hasan Şan) ‘ın Durdu isimli kızı 8 yaşında ölür. Küçük kızının ölümünden önce 1914 yılında doğan kızın adını Fatma olarak Nüfusa geçirirler. Fakat DURDU’larının hasretini çeken aile diğer kızları  Fatma’ya Durdu derler.

YAŞADIĞI YER: Maraş’ın Yenicekale Nahiyesinin Çınarpınar Köyünün Karbasan obasında 1914 – 1987 yılları arasında yaşadı.  Yaşamı  (73 sene)  boyunca adı Durdu olarak bilindi.

ÖLÜMÜ: 1987 Yılında Karbasan’da vefat etti.

SEFİL MEHMET:  Halk ozanı Sefil Mehmet’in üvey annesidir. Sefil Mehmet anlatıyor: “Anam öldüğünde bir yaşında imişim. Bu kadın beni diğer oğullarından ayrı tutmadı. Büyük çocuk olmam, ağabey olmam vesilesi ile avantajlar yakaladım.’’

ŞAZİ VE ŞİRAZİ’NİN
TORUNLARI
Başka bir özelliği de ozan  babasının ve Türk Edebiyatı Tarihine girmeyi başarmış dedelerinin yollarını izlemesi ama onlardan çok aile ve yöre sorunlarına inmesidir.
Tüm şiirlerini 8’li heceyle yazar. Halkın konuştuğu dili kullanır. Böylece, herkes tarafından anlaşılır ve gereken değeri alır.

ÖZELLİĞİ: Genelde aile içinin, dert ve acılarını, konu komşu sorunlarını dile getirdiği şiirlerini  halkın anlayabileceği şekle sokarak, uzun uzun anlatır.  Şiirlerini ağıt şeklinde yazmak, mısralara acı yüklemek, Durdu Bacı’nın özelliklerindendir. 
Durdu Bacı’nın başka bir özelliği de; çoğu şairin kullandığı kalıpların ötesinde a+a+b+a  kalıbıyla şiire başlaması ve aynı kalıpla bitirmesidir.  

şiiri

1.

ayşe’m

Konuşsana bre pınar
Ayşe'm senden su doldurdu
Benim kızım yad ellerde                              
Gurbetlik beni öldürdü

Pınarın  başına vardım
Ben Ayşe’den haber  sordum
Kızın burada yok dediler
Afalladım orda  kaldım

Eller selamın getirir
Posta mektubun götürür
Melil melil kalan anan
Ağlar aklını yitirir

Evinin önünden geçtim
Yanıldım yolları şaştım
Kadanı alam Ayşe kızım
Neden gurbetleri  seçtin

Evimizin  yeri üce
Ben ağlarım gündüz gece
Ayşe'm bana mektup yazmış
İnanmıyom görmeyince

Yüklerini ben teledim
Kızım dedim de ağladım
Kızım gurbet ellerde
Kuşlarla selam söyledim

--------------------------------

oğlum hasan

Bir yazı durur döşünde
Oğlum da onbeş yaşında
Kadam alam Hasan oğlum
Her gün görüyoum düşümde

Ayşe bibisi soruyor
Oğlum gurbette kalıyor
Kadan alam Hasan oğlum
Konya’dan mektup salıyor

Hasan’ımın  kara saçı
Yandı ciğerimin içi
Oğlum seni unutmuşlar
Bu da taksicin suçu

Konya’nın  da yeri yazı
Yayılıyor  ördek kazı
Selam yazmış ta göndermiş
Anayın Fadıma kızı

Güllü bibisi doymamış
Boyuna kurban olmamış
Benim oğlum yad ellerde
Aman Nebi’yi görmemiş

Iradyosu yaslanıyor
İçinde  pil paslanıyor
Gurbet gurbet gezen oğlum
Telefonla sesleniyor

İresmini elime aldım
Ben Hasan’ı iyi gördüm
İkisi de çift dinelmiş
Boylarına kurban oldum 
-----

3.


kocama dair

Döşeyinen yattın hasta
Su verdim kalaylı tasta
Uyan kocam aç gözünü
Saldım üç kızana posta

Akşamdan kızları geldi
Yoksa koca bilmiyor mu
Uyan koca aç gözünü
Gayri aklın ermiyor mu

Akşamınan yol olur mu
Koca gidiyor  gelir mi
Oğulların çok ağlıyor
Kızların iflah olur mu

Tüfek duvarda asılı
Kabakta barut basılı
Ben kocayı arıyorum
Koca bana küsülü

Uzun tüfek boydan boya
Gelme mi ola büyük eve
Ben kocamı arıyorum
Göremedim doya doya

Asmanın gölgesi serin 
Mezarını eşin derim
Kocam da yatıyor hasta
Yerini gölgeye serin

Bahçemizde bülbül öttü
Koca nerelere gitti
Siz ağlayın yavrularım 
Babanızın ömrü bitti

Kızı karşımda ağlıyor
Felek ciğerim dağlıyor
Akrabaların geldiler
Bacın çeneni bağlıyor

Evimin kapısı çatal
Seherinen horoz öter
Ben kocayı soruyorum
Koca teneşirde  yatar

Asmanın yaprağı açıldı
Koca aradan seçildi
Uyu kocam gözün aydın
Cennetten makam açıldı
------------------------------------------
Aileden,
5.Durdu Bacı, gibi 
ozanlar yetişmiştir. 

----------------------------

DERDİÇOK


ASIL ADI: Ömer Lütfi Pişkin.

SOYU: Hacı Tıfıloğullarından Hafız Mehmet Efendi'nin oğludur.

DOĞUMU:  Maraş İlinin  Elbistan İlçesinin Kızılcaoba Mahallesinde 1874 yılında  doğdu.

ÖĞRENİMİ: Okuma yazmayı imam olan babasından öğrendi. Şiire ve aşıklık geleneğine küçük yaşlarda ilgi duymaya başladı. Ancak babasının istediğinin tersine ilk zamanlarda dini görevlere yönelmedi.

NEDEN DERDİÇOK: Çocukken kolunun kırılması nedeniyle Derdiçok mahlasını aldı.

ALANI:   Derdiçok, sevda ağırlıklı şiirleriyle öne çıktı. Yörede, dönemin değişik aşıklarıyla da karşılaşan Derdiçok’un, öteki aşıklar gibi alışılagelmiş gezici özelliği yoktu.

YÖRE: Yetiştiği çevrenin mahalli söyleyiş biçimlerini ve deyimlerini şiirlerinde ustalıkla kullanmıştır.

GÖREVİ:   Yaşamını sürdürebilmek için yöredeki köylerde uzun yıllar imamlık yaptı.

ÖLÜMÜ: 1937 Yılında Maraş İlinin Elbistan İlçesinde vefat etti.

ASRIN OZANI:    Prof. Dr. Fuat Köprülü O’nun için  “Elbistanlı Derdiçok da bazen asıl halk zevkine yaklaşan şiirleriyle aşık edebiyatının asrımızdaki son değerli örneklerinden sayılabilir.”diyor.
DEĞERİ: Arif Nihat Asya Adana’da çıkardığı Görüşler dergisinde: “Derdiçok, zamanının en büyük halk şairiydi. Değeri;  Dertli’lerle, Gevheri’lerle hatta Karacaoğlanlar’la karşılaştıracak kadar yüksektir.” Diyor.

SINIRI AŞTI: Döneminin usta şairi olan Elbistanlı Derdiçok’u; yarım yüzyıldan buyana ulusal Halk Hikayeleri, Halk Ozanları  seri yayınlarında yayınlanan kitaplardan öğrendik.
Derdiçok, doğduğu yerin sınırını aşmış ve Türk Halk Edebiyatı’na ulaşmış, Türkiye’nin Derdiçok’u olmuştur.
Ulusal bir ozan olduğu, edebiyat profesörleri tarafından edebiyat sayfalarına işlenmiştir.

ESERİ: Ozanımız, o günün şartlarında şiirlerini kitaplaştıramadı. Fakat ölümünden sonra şiirleri ve yaşamı değişik kişilerce değerlendirildi (1).

------------------------------------------------------

şiiri

1.

Kokuşun

Sanıyom kokuşun yayla çiçeği
Gülde misin gülde misin gülde mi
Böyle m'olur güzellerin koçağı
Dilde misin dilde misin dilde mi

Senin ile gire idim gerdeğe
Oturaydım al tavanlı çardağa
Yürüyüşün benzer gövel ördeğe
Gölde misin gölde misin gölde mi

Çimen misin el değmeden çiğlenen
İnsaf eyle eski derdim yenilen
Arı m'oldun inil inil inilen
Balda mısın balda mısın balda mı

Hele gözleyelim bakak sonuna
Kılavuz et ben düşeyim önüne
Güzel doğru söyle Derdiçok'una
Elde misin elde misin elde mi

-----

2.

Geçmez

Deli gönül dost köyüne uğradı
Gönül nazlı yarin görmeden geçmez
Nazlım gelir imiş karşı karşıya
Elif’i selama durmadan geçmez

Beş sen’ olmuş görmez imiş ilini
Soldurmuş mu soramadım gülünü
Karşı gelip birer birer halini
Bulup bir tenhada sormadan geçmez

Bir söz desem duyar engel karışır
Deli gönlüm korkuyorum alışır
Beş senelik küskün olan barışır
Gönül bir yerlere varmadan geçmez

Sırma ile karıştırmış saçını
İlden ile gezdiriyor göçünü
Kendi bilir Derdiçok’un suçunu
Görüp bir çift cevap vermeden geçmez

-----

3.

Yâra Haber 
Saldım Gidiyom Deyi

Yâra haber saldım gidiyom deyi
Giderse karayı bağlarım demiş
Gelsin nazar etsin gözüm yaşına
Bahar suyu gibi çağlarım demiş

Yas tutar bağlarım alnıma kara
Demiş haber versin durağı nere
Giderse  n'edeyim  ben ardı sıra
Durmam gece gündüz ağlarım demiş

İste suna boylum Allah'tan sağlık
Elbet verir Mevlâ'm bize de beylik
Dostundan istemiş bir âlâ yağlık
Bakar da gönlümü eğlerim demiş

Ağ alnıma karaları bağlayım
Her gün böyle ciğerimi dağlayım
Anam babam yok ki gönlüm eğleyim
Yakar dertli sinem dağlarım demiş

*

Gidersem sevdiğim gelirim geri
Gül oyna karayı bağlama dedim
Kurban olam gözlerinin yaşına
Akıtıp boşuna çağlama dedim

Sağına soluna al yeşil takın
Unutmazsan yeter tuz ekmek hakkın
Etme bu kadar ah durağım yakın
Gelirim görmeğe ağlama dedim

Sensin beni böyle sevdaya salan
Komadın aklımı hep ettin talan
Çıkma kadan alam sözünde yalan
Beni boş'boşuna eğleme dedim

Sadık dost olursa unutmaz yarın
Bütün feda eder olanca varın
Sabreyle sevdiğim olmalı serin
Su serp dertli sinem dağlama dedim

Yürür iken gerdanını ırgarsın
Derdiçok'un ciğerini dağlarsın
Korkarım ki pis nefese uğrarsın
Yas tut zülüflerin yağlama dedim
derdiçok


4.

Her Gün Gönlüm 
İster Seni Görmeyi

Her gün gönlüm ister seni görmeyi
Korkarım arada söz olur deyi
Ala gözlüm sana umut tutarım
Güzelin ikrarı tez olur deyi

Beni öldürücü derdin elemin
Duydukça dilinden tatlı kelamın
Gönder kölen olam kuru selamın
Çekinme boşuna az olur deyi

Hiç mi haberin yok olan işlerden
Yatamıyom kara kara düşlerden
Seni sakınırım uçan kuşlardan
Güzelsin sevdiğim göz olur deyi

Cilvelenir yar karşımda dururdun
Perçeminden bergüzarlar verirdin
Beni görsen elvan elvan yürürdün
Görsün Derdiçok'a naz olur deyi

Derdiçok
......
5.
Ne Diye 
Bağlattın Alnına Kara

Ne diye bağlattın alnına kara
Bilmiyorum yaslı mısın sevdiğim
Çekme beni yeter bu kadar dara
Deli misin uslu musun sevdiğim

Poyraz gibi yükseklerden esersin
Bir söz desem belki bana küsersin
Beni görsen birer birer bakarsın
Sadrıazam nesli misin sevdiğim

Gel dediğim yere gelin erinmen
Beni görüp elvan elvan bürünmen
Neden ikide bir bana görünmen
Kafeslerde besli misin sevdiğim

Halkalı gözlerin kalemdir kaşın
Berk değdi sineme insaf et taşın
Gezdim şu dünyayı bulmadım eşin
Huriler misli misin sevdiğim

Geldi Derdiçok dosta bakmaya
Savaşırken kıyamına kalkmaya
Va'din mi var Kerem gibi yakmaya
Keşiş kızı Aslı mısın sevdiğim

Derdiçok
-----------------------------------------------------


AÇIKLAMA

 (1)  Ölümünden sonra değeri daha da anlaşılan Ozanımız Derdiçok'un Hayatı ve Şiirleri üzerinde duruldu.  Şiirleri; 


a.  Araştırmacılar; A. S. Emirmahmutoğlu - A. D. Özavşar - M. A. Küçükpınar tarafından,  1946 Yılında, Derdiçok ve Şiirleri  adı altında kitaplaştırıldı.  
b. 1955 Yılında,  Derdiçok'un Hayatı ve Şiirleri. adı altında kitaplaştırıldı. 
c.  1993 yılında; Araştırmacı - Yazar Sıddık Demir,
“Afşinli Derdiçok, Hayatı-Edebi Kişiliği ve Şiirleri”
adlı eserinde DERDİÇOK’un hayatını araştırdı ve şiirlerini bu eserinde topladı. 


GÜZEL ŞİİRLER:  4 Mayıs 1992, tarihli Cumhuriyet Gazetesindeki   “40 Bin Yıl Su Altında Cilalanan Destan–2” başlıklı yazısında, Yazar Yaşar Kemal şöyle diyor:
“... Sonra Maraş’a gittim ki ne göreyim, benim Karacaoğlan diye derlediğim şiirler Kul Halil’inmiş.
“Derdiçok diye bir şair var, Maraş’ın Afşin ilçesinden, 1940’lara kadar yaşadığını biliyorum. Derdiçok bir imamdır. Daha yaşarken birçok şiiri Çukurova’da Karacaoğlan’ın oldu...”
-----------------------------------------------------


NOT:  http://www.siirdefteri.com/index.php?sayfa=siir&siir_id=5842

http://www.mehmetgoren.com/yazi_resim.asp?baslik=1062&baslikalt=924&sek=1062http://www.siirdefteri.com/index.php?sayfa=siir&siir_id=5842

adresinden yararlanılmıştır.   *

-----------------------------------------------------




CANSIZ

AHMET CANSIZ GÜLLÜ


KİMDİR: Halk Ozanı

ASIL ADI: Asıl adı Ahmet Güllü’dür.


DOĞUMU:  Maraş İlinin Elbistan İlçesinde  1929 yılında  doğdu.


ÖĞRENİMİ: İlk ve orta öğrenimini Elbistan’da tamamladı.

Seyyar satıcılık, işçilik, sendikacılık ve belediye evlendirme memurluğu yaptı.

HECE / ARUZ: Şiirlerinde Cansız mahlasını kullandı. Hece ve aruz vezniyle yazdığı şiirleri mahalli gazetelerde yayınlandı.


ÖLÜMÜ: 1993 yılında  vefat etti.


ESERİ:    Milli Eğitim Bakanlığı, Ahmet Cansız Güllü’nün şiirlerinden oluşan seçmeleri “Şardağı’ndan Esen Rüzgar”adlı eserde toplayarak yayımladı.



-----------------------------------------------------------------------


Şiiri


1.


Türkülere Kıymayın


türkülerle kardeş bacı anayız

aman dostlar türkülere kıymayın
türkü bizden biz türküden yanayız
aman dostlar türkülere kıymayın

her yörede ayrı ayrı süslenir

asırlardır gönlümüzce seslenir
sevgilidir sevgimizle beslenir
aman dostlar türkülere kıymayın

kızılırmak olur ayşe'n içinde

tarak olur zeynep'imin saçında
sevgimizin sevabında suçunda
aman dostlar türkülere kıymayın

dağda sümbül bahçelerde gül olur

turnaların kanadında tel olur
bizi bize kavuşturan el olur
aman dostlar türkülere kıymayın

çamlıbelde kervan bozar yol keser

dertlerle dost olur dermana küser
dilden dile kalmış ölmez bir eser
aman dostlar türkülere kıymayın

eginli'nin terkisinde hasrettir

dağarcıkta tükenmeyen kısmettir
sevdadır sevgidir aşkdır hikmettir
aman doslar türkülere kıymayın

uzun hava bozlak hoyrat mayadır

bazan hakikattır bazan rüyadır
kimi bedduadır kimi duadır
aman dostlar türkülere kıymayın

sitem etme al kalemi destine

selam söyle yarenine dostuna
CANSIZ titrer türkülerin üstüne
aman dostlar türkülere kıymayın
     Ahmet Cansız Güllü

----


2.


Canlı cenaze


Sevdiğinden sevdadan aşktan

Kederden vaz geçer oldum 
Hayat hicran ömür hüsran
Bugün dünden beter oldum

Bu ümit, ne ışık  ne renk

Ne bahar, ne vuslat, ne şevk,
Yıllar yılı, küskün her zevk
Izıdırabı üzer oldum 

Yırtık ömrün tutmaz yama

Yaşayış bir mahşer amma
Kader sundu, bir muamma
Çözülmüyor, bizar oldum

Otuzbeş makamı olan 

Andıkça ağlanan her an
Babam sevdiklerim sılam
Varken gurbet gezer oldum

Kim yetim olmaz anasız?

Canan, can istiyor cansız !
Canlı cenazeden farksız 
Konuşan bir mezar oldum.

----


3.


GELİN 


İnkara ne hacet, şafak renginde

Açmış yanağında  güllerin gelin
Alaca karanlık  güğüm elinde
Sabahın sarhoşu gözlerin gelin

Ruha hükmeyliyen siyah sürmende

İpekli poşunda altun iğnende
Göğsüne dizilen gümüş düğmende
Gizli uykusunda değerin gelin

Göremedin yaylalarda eşini

Henüz geçmemişsin yirmi beşini
Unutamam bu pınarın başını
Tesadüf de senin eserin gelin

Saçlarında ilkbaharın güneşi

Ömre bedel kirpiğinin gölgesi
Solmaz mı yaktığın Mısır kınası 
Sularla öpüştü ellerin gelin

Yüzünde ay ile fecrin ışığı

Çile doldu kısmetimin kaşığı
Suçu sevmek ise affet aşığı
Övgüsü bizimdir güzelin gelin

Bakışların bağlamasın Cansız'ı 

Bağrımda başladı aşkın sancısı
Gül rüyamın gülümseyen yolcusu
Gülsün;hatırında izlerin gelin.

-----------------------------------------------------------------