http://sairlermaras2.blogspot.com.tr/

4 Eylül 2014 Perşembe

REŞİT HALİL YİNANÇ


Doğum Yeri : Elbistan / Maraş

DOĞUM TARİHİ: 1892

ÖLÜM TARİHİ: 1959

UZMANLIK ALANI: Hukuk, Mutasavvıf, İslâm Bilgini,

YAPTIĞI GÖREV: Kadı, Müderris, Müftü,

YABANCI DİLİ: Arabça, Farsça,

Bilginler ve kadılar yetiştiren bir aileye mensuptur.

ÖĞRENİMİ: İlkokul ve rüştiyeyi (ortaokulu) Elbistan'da bitirdi. Medreselerde eğitimini tamamladı. 

GÖREVİ:  Sivrihisar Kadılığına, kadılıkların lağvedilmesi üzerine Elbistan Müderrisliği ve Müftülüğüne atandı, uzun bir süre görev yaptı, arı sokması sonucu vefat etti.
Çoğunluğu Arapça ve Farsça yazma ve matbu eserlerden oluşan zengin kitaplığı, ölümünden sonra oğlu Sim  İnanç tarafından   Darende İlâhiyat Fakültesine bağışlandı.

Yayınlanmış eseri: Akide-i İslâm (1954) adlı bir eseri vardır.

---------

FATMALIOĞLU DERVİŞ


KİMDİR: Milli Mücadele Kahramanı.

DOĞUMU: 1882’de Maraş’ta doğdu.

SOYU: Baba adı; Mustafa, anne adı; Emine.

ÖĞRENİMİ: Rüştiye okudu.

ÇETE OLUŞTURDU: Seferberlik ilanında civarda görev yapıp cesaretiyle ün saldı. Maraş harbinde maddi manevi çalıştı. Örğütlediği çetelerine öncülük ederek Maraş harbi boyunca savaştı.  

En büyük çete guruplarından biri kendinindir. Bunların bütün ihtiyacını harb boyu karşıladı.

KORKU SALDI: Ermenilerin korkulu rüyası oldu. Düşmanın gizlendiği yerleri;  Tuz Hanı, Bedesten ve bir nice binayı hayatını hiçe sayarak darmadağın etti.
Maraş harbi sonrası çeteleriyle komşu illeri kurtuluşunda savaştı.

ÖLÜMÜ: 1940 yılında vefat etti.

--------

3 Eylül 2014 Çarşamba

SAÇAKLIZÂDE MEHMED EFENDİ


KİMDİR:  Maraş muhitinin yetiştirdiği en büyük âlim. En fazla eser sahibi insan. Tefsîr, hadîs ve Hanefî mezhebi fıkıh âlimi.
Gölgelik, şemsiye anlamına gelen "saçak" ile / köken olarak Farsça olan ve Türkçede "oğul" anlamına gelen "zade" kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen "Saçaklızâde" ifadesi, literal olarak "alimler gölgesinin oğlu" anlamına gelmektedir. Terkip olarak büyük alim, üstad, otorite demektir. Bu terkiple Saçaklızade'nin geniş bir ilme sahip olduğu belirtilmeye çalışılmıştır.

ASIL ADI: İsmi Mehmed bin Ebû Bekr’dir.

DOĞDUĞU YER: Maraş şehrinde doğdu. Doğum yerine nisbetle Mer’âşî denildi.

LAKABI: Saçaklı-zâde lakabıyla meşhûr oldu.

ÖĞRENİMİ: Doğum yeri olan Maraş’ta Mukaddemat-ı ulûm tahsiline başlayan Mehmed Efendi, Kayseri’de ki (1) öğreniminden sonra, Tıbyan Tefsiri yazarı  Muhammed bin Hamza Efendi’nin ve Dârendeli Hamza Efendi’nin derslerine devam etti. Bir müddet Maraş’ta kadılık yaptıktan  sonra Şam’a gitti. Orada büyük âlim Abdülganî Nablüsî hazretlerinden ulumu aliyye tahsil edip, tasavvufun inceliklerini öğrendi. Alelusûl (usulüne uygun olarak, yol yordam gereğince) tahsîlini tamamladı.  Abdülganî Nablüsî hazretlerinden icazet (diploma, olur) aldı. Bu ilimleri tamamladıktan sonra hem bir tasavvuf temsilcisi, hem de birikimi yüksek bir âlim olarak memleketi Maraş'a döndü. Maraş’ta, ders  halkası oluşturarak talebe yetiştirdi, vaaz vererek halkı aydınlattı ve bir taraftan da Tefsîr, kelâm, mantık, ferâiz, me’ânî ve münâzara ilimlerine dâir eserler yazdı.

SIFATI:  Eşşeyh Saçaklızâde diye anıldı. 

YAŞAMI BOYUNCA: İlim öğrendi ve öğretti. Bildikleriyle amel etmekle meşgul olurken,

ÖLÜMÜ: 1732 Senesinde fani dünyadan ayrıldı(2). 

Ozanlar:“Eş-Şeyh Saçaklı” ve “Saçaklı-zâde dünyâdan bekâya irtihâl etti” sözleriyle vefâtına târih düşürdüler.

KİŞİLİĞİ: Saçaklızade Mehmet Efendi son devrin ulemasından olup, açık fikirli bir kişilik yapısına sahip, zahir ve batın ilimlerinde, özellikle mantık ilminde söz sahibi idi. Tıbyan sahibi Mehmet Efendi ve Darendeli Hamza Efendi'den Nesh, Şam'da Nablusi Hazretleri'nden Hadis, Tefsir ve Tasavvuf dersleri aldı.

TARİKATLAR:  Saçaklızade Mehmet Efendi, Kadiriye ve Nakşibendiye tarikatları üzerinde yetişmiştir.

ANTEP VE KİLİS:  Bir seyahat esnasında Antep ile Kilis arasında (2) vefat eder. İki yerin insanları arasında nizah çıkarsa da Antep'e defnedilir... Çilehanesi ve türbesi (3) Gaziantep'te, Saçaklı Mahallesi'nde, aynı adı taşıyan caminin avlusundadır.

ESERLERİNDEN BAZILARI 

Saçaklızade Mehmet Efendi'nin Eserleri:
Edebiyat, kelam, mantık, münazara, tasavvuf ve sosyal-toplumsal konularda ikiyüzü aşkın eser veren Mehmet Efendi'nin eserlerinden bazıları şunlardır:

1.      Haşiyetu Tefsir-i Keşşaf Ala,
2.     Suretil Ba-kara,
3.     Aynul Hayat fi Beyanil Münasebati fi Suretil Fatiha,
4.     Risaletün fi Ayetil Müte-şabihati,
5.     Risaleti fi imani Validi Resulillah,
6.     Gayetül Burhan fi Tefsiri Ayetil Kürsi,
7.     Haşiyetün Ala Şerhi Dibace-i Tarikatı Muhammediye,
8.     Teshilül Feraiz,
9.     Asmetül Ezhani,
10.    Sebhatül Kader fi Medh-i Meliki Kadiri,
11.    Selsebilül Meani,
12.    Tavzihu Zubtedil Menazıri,
13.    Nehrün Necati fi Tafsili Aynil Hayati,
14.    Andelibül Menazıri,
15.    Haşiyetün Ala Şerhir Risaletil Adabi,
16.    Takrirül Kavanin Minel mantık vel Münazarati,
17.    Risaletün fi Tecdidil İman,
18.    Risaletün fil Fetva, Cami'ül Kunuzi,
19.    Cühdümükil Minel Kırati,
20.   Tahrirüt Takrir Minel Mü-nazarati,
21.    Risale-i Adliye,
22.   Tehzibül Kirati,
23.   Velediye,
24.   Tertibul Ulum,
25.    Neşrüt Tevali.
Adlarını yukarıda saydığımız bu eserlerle ilgili olarak Besim Atalay şu uyarıları yapıyor: “Müellifin eserlerinin bir kısmı ilmi makaledir, ancak üç beş sayfadan ibarettir, bu adlara bakıp onların kitap adı olduğu düşünülmemelidir.”

Mantıkla alakalı eserleri Ezherde okutulmuştur.

-----

AÇIKLAMA

(1) İlmi eserleri ve kerametleri ile halkın ruhunda yerini almış bulunan Saçaklı, öğrenim için arkadaşları ile beraber Kayseri’ye gider. Zahiri ilimlerde gözü olmayan Saçaklı öğrenimini tamamlayamaz. Arkadaşları icazetlerini alıp Maraş’a dönerler.
-----
KERAMET 
1. Saçaklı üzgün, arkadaşlarından ayrı, perişan bir şekilde yollara düşer. Kendi kendine; “şimdi ben Maraş’a varınca ne yapacağım, kime ne diyeceğim?” diye dua ederek yürür. Geceyi ıssız bir dağda geçirir.  Zirvede uyuklar. Gördüğü düşten sonra batini ilimler sahibi olur.
Sabah olur. Yol uzun.  Saçaklı, perişan. Kızgın güneşin altında yürür. İki derviş ile karşılaşır. Aynı yöne gittiklerinden, arkadaş olurlar. Acıkırlar. Dervişlerden biri ettiği  duadan sonra,  birer kap yemek gelir. Yerler. Yine yola düşerler.  Akşam olur. Diğer derviş’in elleri semada. Yine birer kap yemek gelir, önlerine.
Ertesi gün sıra Saçaklınındır. Açar elini semaya, yalvarır. secdeye kapanır; “Ya Rab! Beni mahcup etme,” der.
Secdeden Kalkar. Uzun secdede gözleri yaşarmıştır. Gördükleri karşısında şaşırır. Şimdi önlerinde bir ziyafet sofrası vardır. Dervişler de şokta.  Saçaklıya:  “Sen kimsin?” derler. Saçaklı, olanları anlatır.
Yol arkadaşlarına: “Nasıl dua ettiniz de yemek geldi,”diye sorar. Dervişler (yol arkadaşları): “Biz Rabbimden Saçaklının yüzü suyu hürmetine istedik,” derler.
Saçaklı Maraş’a gelir. Çukuroba Camisinin (Saçaklının kökünden gelenlerin, Caminin çevresinde yaşadıkları bilinmektedir) hücresine yerleşir.
Kayseri’de beraber öğrenim gördükleri arkadaşları, Saçaklının geldiği bilgisine ulaşırlar. “Gidelim, görelim, tembel arkadaşımızla biraz gönül eyleyelim,”  derler. Cami hücresine girdiklerinde Saçaklının, çevresinde toplananlara ders vermekte olduğunu görürler.
“Kuran’ı Kerimin anahtarı besmele şeriftir ve onun ilk harfi be harfidir. Be harfinden başlayalım,” der. Saatler geçer be harfinin gizemi bitmemiştir. Arkadaşları sessizce  odayı terk ederler.
Müderresislik (profesör) makamına ulaşmıştır. Giyimine kuşamına dikkat eder. Çukuroba Medresesinde bildiklerini mollalarına (öğrencilerine) anlatır.
2. Hoca vecd içinde ders anlatmaya başlayınca öğrencilerden biri kalkar, üstünü başını düzeltir, kendine çekidüzen verir, ayakta bekler. Bir gün değil beş gün değil, haftalardır böyle. Hoca yaptığı işin nedenini öğrenciye sorar.
(Bu sorunun cevabı için birden fazla rivayet var)

a. Molla: “Dersinizi dinlemeye Hızır Aleyhiseselam geliyor. Ona saygımdan ayağa kalkıyorum,” der. Hoca: “Sor bakalım, bize niçin görünmez.”
Molla sorar ve nedenini öğrenir.
“Hocan, giyimine kuşamına önem veriyor.  Dünyaya meyillidir. Onun için görünmeyiz,” diyor, der.

b. Bazıları da; Hızır Aleyhiseselam’ın değil de, ders dinlemeye meleklerin geldiğini, hocaya neden görünmedikleri sorulduğunda da, meleklerin: “Hocan, giyimine kuşamına önem veriyor.  Dünyaya meyillidir. Dünyaya sevgisi olanlarla görüşmeyiz.” Dediklerini söylüyor.

Hoca durumu öğrendiğinde sarığını delik deşik etmiş ve ertesi haftaki derste o da melekleri görmüş. Ama bu sefer de dersi şaşırmış ve melekler yine görünmez olmuşlar.
Molla, meleklere niye görünmediklerini sorduğunda da; “Biz göründüğümüzde hocanız yanılıyor. Ahrette görüşürüz.” demişler.

c. Başka bir rivayette de, Mollalardan birinin Hocaya sorduğu bir hadis i şerifin, Hoca izahını yapamayınca Molla: “Hocam, sarığını delik deşik et, kalp gözün açılsın,” demiş, derler.

d. Bir başka rivayette ise;  kırk tane arı Müslüman varmış. Bunlardan biri eskilince aralarında titizlikle bir yenisini seçerlermiş. Günlerden bir gün kırklardan biri vefat etmiş. Vefat edenin yerine birini almak için seçim yapmışlar. Seçim neticesinde, çoğunlukla Saçaklı çıkar.  Ama bir kısmı: Saçaklı,  giyimine kuşamına önem verdiğini, içinde dünya sevgisi taşıdığını, ileri sürerek itiraz ederler, seçime rıza göstermezler.
Kırklardan biri, kendini tanıtmadan Saçakılı’ya, kırklar arasına alınmama nedenini anlatmış. “Birinci neden sarığını güzel sarmandır.” Demiş.
Saçaklı, sarığını delik deşik etmiş. Kırkların arasına karışmış.
*
(2). Prof. Besim Atalay, Maraş Tarihi ve Coğrafyası isimli eserinde: “Müşarünileyh, ara sıra Ayıntap ve Kilis taraflarına gezmeye gidermiş. Bir seyahat esnasında Ayıntap ve Kilis arasında fevat eder.” Der ve cenazeyi paylaşamama olayını anlatır, adının Mehmet olduğunu, vefat tarihinin 1145 (Hicri)  olduğunu (ki, Miladi 1732 yılına takabül eder) ilave eder.    

(3). Saçaklızâde’nin vefatı hakkında iki söylenti vardır:
a. Bir rivayet, Maraş’ta ölmüş ve Şehir mezarlığında gömülüdür.
b.  Diğer bir rivayete göre, Antep - Kilis arası bir mevkide ölmüştür. Antep’te medfundur.
Saçaklızâde ailesi aslen Maraşlıdır diyenler olmakla beraber Karadenizden göç ederek Maraş’a yerleşmiş diyenler de var.  Şimdi,  bu kökten, Of / Trabzon’da yerleşik aileler olduğu bilinmektedir.
-------
Günlerden bir gün Saçaklı, Antep’ten Kilis’e doğru yola çıkar. Yolda vefat edince, Antep halkı,  Saçaklının cenazesinin kendilerine ait olduğunu, Kilis’liler de kendilerine ait olduğunu iddia ederler. İş uzar. Cenaze paylaşılamaz. İki tarafın halkı kavgaya başlamak üzeredir. Silahlar çekilir. İnsan kılığına giren melekler araya girer: “Ölçelim, nereye yakınsa ora alsın cenazeyi,” derler. Ölçüm sonucu Antep’e yakın olduğu tespit edilir. Cenaze, Antep halkına verilir.  İşte, o zaman Antep halkı ile Kilis halkı arasında geçimsizlik başlar.
Cenaze Antep’e getirilir. İnsanlar, Ülkenin dört köşesinden cenaze namazını kılmak için Antep’e gelirler. Bu sırada Maraş’lı bir köylü de saban demirini yülütmek için Antep’e gelmiştir. Saban demirini kuşağının arasın sokar o da katılır cenaze namazına. Namazdan diğer zamanlarda sabanı yülüttüğü demirciye gider. Sabanı yülümek için, demirci çuvallarla kömür döker. Saban demirini saatlerce ateşte ısıtır. Nafile, demir ısınmaz. Usta, “bu demiri yülüyemiyorum, demire ne yaptın der.”  Köylü:
“Bir şey yapmadım. Yalnız Saçaklının cenaze namazını kılarken belime sokmuştum, demirle beraber namaz kıldım,” der. Bu olay sonrası, zamanın uleması; “Saçaklının cenaze namazını kılanları cehennem ateşi yakmayacaktır. İşte örneği.” diye fetva verirler. Antepliler, Saçaklı Merhum için bir türbe yaparlar ve bugün Antep’te türbenin bulunduğunu yer, bir semtin adını taşır. Ayrıca,  Antep’te  Saçaklızâde Camii denilen bir cami vardır. Türbenin başka bir Saçaklı’ya ait olma ihtimali de vardır.

Saçaklızade Mehmet Efendinin Kerametlerine Dair Pek Çok Hikâye Var. Onlardan Bazıları

1. Hocanın huysuz sert mütehakkim bir karısı varmış. Hoca bu kadının bütün huysuzluklarına katlanır hiç şekvalanmazmış. Saçaklının keramet sahibi olduğun bilen bir Paşa Hocayı ziyarete gelmiş. Saçaklının karısına; “Mehmet Efendi Hz.lerini ziyarete geldim,” deyince karısı gülmüş senin Hazret Ahırdağına oduna gitti diye cevaplamış Paşayı.
Saçaklı Ahırdağına güneşin erken doğduğunu görünce; ‘biz sabah namazlarını çok geç kılarmışız,’ diye düşünmüş. Bu nedenle, kırk yıllık sabah namazını kaza etmiş. Ahırdağından kestiği odunları bir aslana yüklemiş, kendi de odunların üzerine oturmuş. Bu şekildeyken, kendini aramaya gelen Paşa ile karşılaşmışlar. Kerametine tanık olan Paşa, hemen Saçaklının elini öpmüş. Birlikte, şehre yaklaşınca aslanın üstündeki odunları çözmüş, kendi sırtına yüklemiş. Paşa taşımak istemişse de, Saçaklı; “bu gördüklerini unut” demiş.

2. Maraş - Kayseri Yolu üzerinde (Kılavuzlu Köyü  mevkiinde) bir köprü yapılmasına karar verilir.  Köprü yapımına karar veren heyet Saçaklı’yı ziyarete gelirler.  Kapıdan, onlarla beraber mollalardan biri içeri girer. Hoca misafirleri karşıladıktan sonra minderine oturur ve kuşağından bir halka çıkarır. Mollanın çarşıdan getirdiği yumurtaları halkanın içine sokar. Halkadan geçenleri bir tarafa geçmeyenleri bir tarafa ayırır. Ufak yumurtaları mollanın eline vererek geri götürmesini söyler. Gelen misafirlere de karısının kızdığını belirtir.
Heyettekiler birbirlerinin gözlerine bakarlar. Köprü yapımı işini hiç ağızların almazlar hoş beşten sonra kalkar giderler. Nihayet, köprü inşası için gerekli hazırlık yapılır. Yeri tespit edilir ustalar ameleler toplanır. Fakat bir türlü suyu kesip temel kazısına başlayamazlar. Onlar uğraşırlarken, Saçaklı inşaat alanına gelir durumu sorar, anlatırlar. Saçaklı kuşağından bir altın çıkarır köprünün ilk ayağının yapılması gereken yere fırlatır.
Birinci ayağı buraya koyun der. Altının düştüğü yerden sular çekilir. İkinci ve diğer ayaklar için de birer altın atarak onları da buralar yaparsınız der. Temellerin kazılacağı yerlerden sular çekildiği için inşaat başlar.
İkinci bir rivayet te şöyle: Saçaklı, köprünün ayaklarının yapılacağı yere seccadesini atar. Seccadenin düştüğü yeri su terk eder, köprünün o ayağı yapılır. Sonra diğer yerlere seccade atılır. Seccadenin düştüğü yerlerden sular çekilir, inşaat başlar. 
Hoca, inşaatı bırakmaz. Ustalar ve amelelerin her günkü ücretlerini oturduğu postun altındaki altınlardan alarak öder. Çalışanlardan biri, postun altındaki, bitmez tükenmez hazineyi soymak ister. Saçaklının abdest yinelemek için postundan kalkmasını fırsat bilerek postu kaldırır ki bir ejderha ağzını açmış kendine bakıyor. Amelenin dili tutulur.
3. Saçaklı öğrencileriyle Milcan’a (piknik yeri) gider. Önce ders yapılır, arkasından sofra açılır. Yenilir. Sofra toplanır.  Maraş’a dönüldüğünde bakarlar ki sofrada (kalmış) bir karınca. Saçaklı; “Bu, bir milletin bir ferdi.  Karıncayı milletinden ayırdık ki doğru değil.” der ve karıncayı Milcan’a, yuvasına gönderir.

4. Saçaklı,  namaza gidip – gelirken yolu üzerindeki esnaf ile sohbet edermiş. Bir gün sohbet etiği esnafın birinin tezgâhında çok bol miktarda sebze görünce: “Bu kadar sebzeyi nasıl satacaksın?” diye sorumuş. Bakkal: “Bugün Cuma, inşallah satarım hocam,”  diye cevap vermiş.  Hoca namazdan dönerken bakkalın sebzelerden hiç satamadığın görmüş ve bakkala: “ Oğlum sen bu sebzeleri nerden alıyorsun?” diye sorunca, “hocam bahçemde yetiştiriyorum,” demiş. Saçaklı: “Aslan oğlum, emeğinle yetiştirdiğin halel malını, haramdan kazananlar tabi almaz. Sen bana bir süpürge getir,” demiş.
Bakkalın getirdiği süpürgeyi Alleben Deresinin kirli suyuna batırıp sebzelerin üstüne serpmiş. “Hocam ne yapıyorsun?” diyen bakkala da, “merak etme!”  demiş ve namaza gitmiş. Namazdan dönüşte bakkalın gözlerinden sevinç fışkırdığını görmüş. Bakkal, Saçaklının elerine sarılmış, “sağ ol hocam, bütün sebzeleri sattım,” deyince: “Ya oğul, haram kazananın kursağına temiz -  helal lokma girmez,”  demiş.
(Mevhibe Vural, Mehmet Lütfi oğlu, Ecz. Sezer Hüsnü’den dinlendiklerini anlatır.)

-------
KELİMELER

Alleben Deresi: Antep İlinin kirli suyunu taşıyan dere.
Mukaddemat-ı ulûm: İlk ilimler, başlangıç  ilimleri. (Fen derslerini  de öğrenirler.) 
Müşarünileyh: Adı geçen, adı anılan kişi.
Mütehakkim:  1. Hâkim olan, hükmeden. 2. Zorbalık eden, hükmünü zorla yürüten.
Şekvalanmak: Sızlanmak, şikâyetçi olmak.
Yülütmek: Keskinletmek. 
Saçak: Saçak kelimesinin çok (a harfinden z harfine kadar sıralanabilir) anlamı vardır. Bu anlamlardan bir tanesi de: “başkasının yardım ve desteğine muhtaç olan kimse” demektir.  "oğul" anlamına gelen "zade" kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen "saçaklızâde"
ifadesi, literal olarak "muhtaç olanın oğlu" anlamına gelmektedir. Bu aileden büyük bilginler, üstadlar, otorite sahibi insanlar yetişmiştir.
Saçak:
a.     Başkasının yardım ve desteğine muhtaç olan kimse,
b.     Bir kimsenin bakmakla yükümlü olduğu kişi,
c.     Dağda ve tarlada ettikleri gömele, kulübe, gölgelik,
d.     Kapı üzerine yapılan saçak siper,
e.     Sivri tepe,  sundurma,
f.     Gölgelik,
g.     Kiler, kapı üzerine yapılan  kasık, kasık ile göbek arasındaki ince deri,
h.     at ve ona benzer hayvanların topuk arkasında saçak gibi sarkan tüy kenar,
i.      Kıyı,
j.      Pervaz
k.     Saçak kirpik,
l.      Püskül revak,
m.     Loca,
n.     Galeri,
o.     Kulüp,
p.     Kulvar,
q.     Sundurma,
r.      Pavyon,
s.      Koridor , çadır gibi olan kara ev,
t.      Ev önünde olan saçak,
u.     Yün oda,
v.     Evin önüne astıkları tenf perde,
w.     Çadır gibi olan kara ev,
x.     Gümeçten sızan bal
y.     Paralanmış eski ve yırtık libasın salkım saçak salınan parçası,


Ulumu Aliye: Yüksek Bilimler. (Tefsir, hâdis ve tasavvufun ilimleri).

------

Saçaklılar ailesinden çok sayıda bilgin yetişmiştir. Rum kökenli olan aile, Hz. Ömer devrinde Medine'ye gönderilen iki Hristiyan bilginin Medine dönüşünde Maraş'a yerleşmesinden  sonra bilginler peş peşe sıralanmışlardır. Kökenlerinin Of'tan geldiğini öğrenen bilginlerden bazısı İslamiyeti anlatmak için Trabzon'a gitmişler, bazısı Antep'e ve bazısı da Maraş'ta kalmışlardır.

Of' Yerleşen Maraşlı Bilginlerden Bazıları:


Saçaklı Mehmet Efendi  Maraş ve Antep'te faaliyet göstermiştir.

-------------------------------------------

2 Eylül 2014 Salı

SAÇAKLIZADE OSMAN EFENDİ / MARAŞLI OSMAN EFENDİ


SAÇAKLIZADELER  KİMLERDİR?

Büyük Halife Hz. Ömer zamanında İslam ve Hıristiyan dinler arasında bir mübahese (Karşılıklı konuşma) dolayısıyla Halife Ömer ile İstanbul İmparatoru arasında yapılan anlaşma  ve verilen karar üzerine Medine’i Münevvere’ye gönderilecek iki Hıristiyan din âliminin Trabzon’dan gönderilmeleri, imparator tarafından uygun görüldüğünden, Trabzon kralına yazılmış. O da o zamanların en büyük Hıristiyan din âlimlerinin bulunduğu Of kazasından seçilmelerini uygun görmüştür. Trabzon kralı, seçtiği Hıristiyan iki din âlimini İstanbul’a gönderirken bu iki âlimin büyük meziyetlerinden bahsederek İmparatorun dikkat nazarını çekmişti. Nihayet bu iki Of’lu din âlimi, Medine’ye Halifenin huzurlarına varınca, sade hayatını, büyük ve hudutsuz adaletini, Müslümanlar üzerine şefkat, kafirler üzerine azametini görünce tartışmaya girişmeden meziyetlerine hayran oldukları Müslüman dinini tereddütsüz kabul etmişlerdir. Tekrar memleketlerine dönmek üzere Anadolu'ya gelen bu iki "Müslüman" bilgin, Of kazasına dönmekten çekinerek, suyu ve havası Of’a benzeyen
Maraş'a yerleşmişlerdir. 

Of'taki Saçaklılar,  bu iki ilim sahibi insanın torunlarıdır.

Her iki bilgin İrşat ve tebliğ görevine Of’ta devam etmiştir.  

Bu büyük şahsiyetleri tanıtmak ve Maraş Ulemasına şükranları sunmak üzere Maraş’ta  SAÇAKLIZADE KÜLTÜR, EGİTİM ve YARDIMLAŞMA VAKFI kurulur.

--------

SAÇAKLIZADE OSMAN EFENDİ

KİMDİR: İlim Adamı, düşünür.

Saçaklızade Osman Efendi’nin,  Of  İlçesinde, özellikle Çaykara Paçan Köyü ve çevresindeki çalışmaları sonucunda halk, İslâmiyet'i kabul etmiştir. Çevresinde çok derin izler bırakan Saçaklızade, Paçan Köyünde vefat etmiş ve köy camii önünde türbesi yapılmıştır. Paçan Köyü, bu yüzden ''Maraşlı'' adını almıştır.
Peki buraya neden ve niçin geldi? Maraş’tan (1) Karadeniz Of taraflarına devletçe gönderilmiş veya gitmiştir. Çevresinde Bir aile değil de bir gurup ailelerle gitmiş olduğu düşünülmelidir.
Trabzon'un en eski tarih kitaplarından biri olan ''Trabzon Tarihi’nin 96. Sayfasında Şakir Şevket şöyle yazar:
Hepsi Rum milletinden olduğu bilinen Of'a; Maraş ulemasından bir zat, Bayburt yoluyla her nasılsa oraya düşmüştür, biraz baskı görmüş ise de; halka doğru yolu göstererek, yörenin en saygın Papazlarını bile hidayete erdirme başarısını göstermiş halk ve papazlar İslâm dinini kabul etmişlerdir.


DOĞUMU: Maraş’ta 1484’de doğdu.

SOYU: Maraş'ta Saçaklı ailesindendir. Maraş'ta yetişip ilim tahsil etmiş, zamanının müderris (Profesör) ve ilim adamlarından icazet (diploma) almıştır.

Maraş il Yıllığında, Çaykara’nın Paçan (Maraşlı) Köyündeki,  Maraşlı Caminin fotoğrafı vardır. Bu fotoğrafta,  Osman Efendi'nin türbesi yer almaktadır. Fotoğrafın alt yazısında şunlar yazılıdır:

''Of'a İmam-ı İslâm-ı getirdi kemalin menbaı Maraşlı Osman/

Ne kutsi kudrete malikti hayret, boyun eğmişti bir görmede ruhban/

Dokuzyüzaltmış idi hicri yıl onu rahmetlere garketti Rahman''

1986 Yılında basılan ''Of ve Çaykara'' kitabında, Saçaklızade Osman Efendi ismi ilk kez kullanıldı. Of ve Çaykara'da bilinen ve sevilen din âlimi bu zamana kadar sadece ''Maraşlı Osman'' olarak biliniyordu.

ÖĞRENİMİ

Maraş’ta okudu, Maraş’ta yetişti. Maraş’tan Karadenize kıraat ilmini götürdü. Mütefennin (Fen bilgini. Fizik, kimya, matematik ve biyolojiye verilen ortak ad.) bir müderristir.

SÖYLENTİLER
Dedeleri Paçan’da (2) yaşıyorlardı.  Müslüman oldukları için Hıristiyanların baskısı sonucu Maraş’a geldiler.  1500’lü yılların başında Maraşlı Osman Efendi,  dedesinin kitaplarından 150 yıl önce Paçan’dan geldiklerini öğrendi.

KİMİNLE GELDİ: Maraşlı Saçaklızade Osman Efendi (3) Of'a geldiği zaman tek değildi.  Yanında ikisi  kardeşi (Saçaklızade  Muhammet ve Maraşlı İlyas Efendi) olmak üzere üç  kişi daha vardı.  Bunlardan dördüncü kişinin  adı Hasan Efendi (Osman Efendi’nin kardeşi veya amcasının oğlu) olduğu kesindir.

OF’LULAR VE MARAŞ’LILAR: Of halkının Maraşlılar tarafından hidayete kavuşturulduğu kesin delillerle bellidir.

ÖLÜMÜ: Of’ta 1541’de vefat etmiştir. Alimin, mezar taşında Maraşlı Osman Efendi yazdığı için Karadeniz halkı onu Saçaklızade değil de,  Maraşlı Osman Efendi olarak tanıdı.

SAÇAKLIZADE VAKFI

Maraşlı Saçaklızadeler ile ilgili olarak; Saçaklızade Kültür Eğitim ve Yardımlaşma Vakfı kuruldu.

YER: Maraş'ta Çarşıbaşı Camii'nin bitişiği.

AMACI: Zenginlere, hayır ve hasenat işleri ile uğraşmalarını sağlamak, fakiri korumaktır. 

VAKIF YÖNETİCİLERİ: Ömer Faruk Şirikçi,  Ali Demirdöğen (Vakfın öne çıkan yöneticileri)’dir.

------------------------------------------------------------------

AÇIKLAMA

 (1) Bu tarihlerde Otlukbeli ve Çaldıran Savaşını Osmanlılar kazanmış, Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri çökmüş, Şah İsmail, Yavuz'a yenilmiştir. İşte bu nedenle Osmanlılar, eline geçen topraklardaki Müslüman Türkleri, Hıristiyanların çok olduğu bölgelere yerleştirmişlerdir. Oysa Of, fazla kalabalık değildi göç olmadığından ya da çok az olması dolayısıyla ille de birilerinin bu halkı İslamiyet'le nurlandırmış olması gerekir ki; bunlar da Maraşlılardır. (Çaykara’da yayınlanan, Çaykara Gazetesinden yararlanılmıştır.)

-----

MARAŞLI KÖYÜ

İlçeye 3  km,  uzaklıktadır. Nüfusu, 2000 yılı sayımına göre 248’dir.
Trabzon’un fethinden sonra, Solaklı vadisinin İslamlaştırılması amacıyla bölgeye gelen
alperenlerden Maraşlı Saçaklızade Osman Efendi’nin mezarı Maraşlı Camii’ndedir. Bu nedenle cami, vatandaşlarca sık sık ziyaret edilmektedir. Köye bu alperene duyulan saygı nedeniyle ”Maraşlı” adı verilmiştir.

Solaklı vadisinin doğu yakasında yer alan köyün arazi yapısı, oldukça düzgündür. Diğer köylere göre  tarıma elverişli toprakları daha fazladır. Toprak, her türlü tarım ürününün yetişmesine elverişlidir.
Eğitim düzeyi yüksektir. Bir zamanlar medreseleriyle ünlü olan köyün bilimde, bürokraside ve  değişik iş kollarında birçok başarılı insanı vardır. Bu köyde devlet kurumlarının üst düzey görevlerinde bulunan önemli kişiler vardır.
Yolu asfalt olan tek köydür. Çağdaş gereksinimleri bütünüyle giderilen köylerden biridir.

*(2) Of’a ve çevresine gelen Maraş’lılarla ilgili iki rivayet vardır.
a.  Bir rivayet de, Maraşlı Osman Efendi'nin dedeleri Paçanlı imiş. Müslüman oldukları için Hıristiyanlar tarafından kovulmuşlar. Yüz elli yıla yakın Maraş'ta kalmışlar. Maraşlı Osman Efendi, dedesinden kalma kitaplar arasında, Paçan'dan geldiklerini öğrenmiş ve Paçan'a gitmeye karar vermiş. Diğer iki kardeşi ile birlikte (yani üç aile) yola koyulmuşlar. Maraşlı Osman Efendi, Bayburt yoluyla Paçan'a, kardeşlerinden biri Yente'ye, biri de Eskipazar'a yerleşmiş. Paçanlıların hepsi Osman Efendi'nin tebliği ile Müslümanlığı kabul etmişler. Daha sonra civar köyler, bütün Çaykara ve Of bölgesindeki Hıristiyanlar Müslüman olmuşlar.

b. Of'ta İslâmiyet'in yayılmasında en etkili olanlar, Maraşlı din âlimi, olan üç kardeştir. Bu üç kardeş hakkında çeşitli görüş ve efsaneler vardır. Hasan Umur'un, Karakaşoğlu Ahmet Efendi'den naklettiği bir rivayet şöyledir:
Halife Hz. Ömer zamanında; Halife Ömer ile İstanbul İmparatoru arasında yapılan haberleşmeden sonra  verilen karar üzerine Medine’de İslâm ve Hıristiyan dinleri arasında bir karşılıklı konuşma yapılması kararlaştırılır.
Medine’ye gönderilecek iki Hıristiyan din âliminin Trabzon'dan seçilmesi İmparator tarafından olumlu görüldüğü bilgisi, Hrıstiyan olan Trabzon kralına yazılır. O da, o zamanların en büyük Hıristiyan din âlimlerinin bulunduğu Of kazasından seçilmelerini uygun görür. Trabzon Kralı, seçtiği Hıristiyan iki din âlimini İstanbul'a gönderilir. Nihayet bu iki Oflu din âlimi, Medine'ye Halife'nin huzurlarına varınca, Halifenin sade hayatını, büyük ve hudutsuz adaletini, Müslümanlar üzerine şefkat, kâfirler üzerine muhabbetini görünce; münazaradan (diğerinin görüşünü çürütme,  karşılıklı konuşma) girişmeden meziyetlerine hayran oldukları Müslüman dinini tereddütsüz (ön koşulsuz) kabul ederler. Ancak bu durum karşısında memleketleri olan Of'a dönmeyip suyu, havası Of'a çok benzeyen Maraş'a gelip yerleşirler.
Bu iki zatın torunları olan Maraşlı Saçaklızade Osman ve diğerlerine rüyalarında dedelerinin çıktığı Of kazası halkının Hidayete ermeleri, Of'a gitmelerine bağlı bulunduğu bildirilince onlar da Of'a gelirler. Pek az istisnayla Of halkı İslâm diniyle şereflenir. 

-----

(3) Maraşlı Saçaklızade Osman Efendi Of'a dört kişiyle geldi.


Tarihçi Araştırmacı Yazar Haşim Albayrak Sultan Murat Yaylasında verdiği konferansında: “ Sultan Murat Yaylasında bulunan “MARAŞUT”  Mezarlığının Maraşlılar anlamına geldiğini ve yöre halkının bilgileriyle birleştirilince bölgemizin İslamlaşmasını sağlayan ve Maraş’tan Hicri 960 - Miladi 1552 yılında geldiği bilinen…”
a.     Maraşlı Saçaklızade Osman Efendi,  Paçan (Maraşlı) köyünde vefat edip oraya defnedilir.
b.     İlyas Efendi, Yente köyünde,
c.     Muhammed Efendi, Sultanmurat Yaylasındaki Maraşlılar Mezarlığında,
d.     Hasan Efendi, Of'ta, şimdiki Eskipazar'da büyük cami önünde meftun bulunuyor.

Ali Rıza Günaydın'ın OF’ta çıkardığı, ''Of Gazetesi''nin 29.1.1981 tarihli 55. Sayısında ''Çaykara'da Osman Hoca'nın Mezarı Onarıldı'' başlığı altında;
''Çaykara'da İslâmiyet'i yayan ve Çaykara'nın Maraşlı köyünde yatan Maraşlı Osman Efendi'nin kabri onarıldı. Bundan 542 yıl önce Maraş İlinden çıkarak, Çaykara'nın Maraşlı Köyüne (eski ismi, Nefsi Paçan) gelerek Çaykara ve Of havalisinde İslâmiyet'i yayan Maraşlı Osman Efendi'nin kabri köylüler tarafından yeniden inşa edildi.” Denilerek, halka  bilgiler verilmektedir.
-----
Maraşlı köyünde Maraşlı Osman Efendi ile ilgili,  Caminin imamı Hacı İbrahim Ulusoy’un  (1981 yılında) aynı sayılı gazeteye yaptığı açıklamada:
“Osman Efendi, Fatih'in Trabzon'u alışından 22 sene sonra vefat etmiştir. Ölümünden 10 yıl önce, bu köye (Maraşlı Köyü) gelmiş ve burada İslâmiyet'in yayılması için büyük çaba göstermiştir.
Maraşlı Osman Efendi hakkında, elimizde kesin bir belge yoktur. Ancak büyüklerimizden bize intikal eden bilgilerin değerlendirilmesi sonucu bazı bilgiler elde edindik. Planını çizdiğim ve yaptığım bu türbenin masrafları köy halkı tarafından karşılandı.'' demektedir.
Maraşlılar, Of ve Çaykara'da tamamı Rumca konuşan halkın bulunduğu köylerde, İslâmiyeti yayma hareketlerine geçmişlerdir. Yerli, yabancı kaynakların belirttiğine göre, kısa zamanda çok büyük işler başarmışlardır. Öyle ki Maraş İl Yıllığında da Osman Efendi'nin Ölüm Tarihi 1541'dir. (Maraş İl Yıllığı 1974, s. 134).
Maraşlı Köyü'nün 1981'deki imamının, verdiği bilgiler doğrultusunda Osman Efendi'nin 1531 yıllarında Of'a geldiği düşünebilir.
Maraş’lı Tarihçi – Araştırmacı – Yazar,  Dr. Yalçın Özalp:

''Doğu Karadeniz'deki bu topraklarda İslâm'ı yaymak için Fatih'ten önce ve sonra şeyhler, dailer, dervişler yoğun bir faaliyete girmişlerdi.

İşte bu manevi ordunun erlerinden biri de Maraş'ta Ermişlerden sayılan Merhum Saçaklı Mehmet Efendi'nin kardeşi Merhum Osman Efendi idi.

Yukarıdaki bilgiler doğrultusunda Maraşlı Tarihçi Yalçın Özalp'in bahsettiği Maraşlı Saçaklızade Muhammed (Mehmet) Efendi ile Maraşlı Saçaklızade Osman Efendi'nin kardeş oldukları bilgisi yaklaşık 32 yıl önceki (2013 yılı itibariyle) kaynaklarda bulunuyor.
-----
6 ARALIK 2013:  Maraş’lı Tarihçi – Araştırmacı – Yazar,  Dr. Yalçın Özalp’i Ulu Caminin Parkında buluyorum. Az önce İstanbul’dan telefon (6 Aralık 2013) aldığını söylüyor. Bir öğrencisi doçentlik sınavına giriyor. Sınav sözlü. Önce tanışma. Hanım kızın,  Tarihçi – Araştırmacı – Yazar,  Dr. Yalçın Özalp’in üniversiteden öğrencisi olduğu anlaşılınca: “Biz Yalçın Özalp’in öğrencisine soru sormaktan haya ederiz.” Diyorlar. Öğrenci, bunları telefonda anlatınca Yalçın Hoca duygulanıyor.

8 ARALIK 2013: Yalçın Hocaya Saçaklı Kardeşleri soruyorum. Hoca: ”Kardeşlerden birini tespit edemedim. Elimde, Rize’de yaşadığı rivayeti ile mezarının Andırın’da bir gölet suyunun altında kaldığı rivayeti var,” diyor. (akn)
  
------------------------------------------------------------------

KELİMELER

Mütefennin: a.  Fen bilgini. b.  Ozan, bilgin, filozof, profesör.
Ruhban:   Hıristiyan Din Adamı

------------------------------------------------------------------

SAÇAKLIZADE OSMAN
EFENDİ'NİN MEZARI



------------------------------------------------------------------
Saçaklılar ailesinden çok sayıda bilgin yetişmiştir. Rum kökenli olan aile, Hz. Ömer devrinde Medine'ye gönderilen iki Hristiyan bilginin Medine dönüşünde Maraş'a yerleşmesinden  sonra bilginler peş peşe sıralanmışlardır. Kökenlerinin Of'tan geldiğini öğrenen bilginlerden bazısı İslamiyeti anlatmak için Trabzon'a gitmişler, bazısı Antep'e ve bazısı da Maraş'ta kalmışlardır.

Of' Yerleşen Maraşlı Bilginlerden Bazıları:


Saçaklı Mehmet Efendi  Maraş ve Antep'te faaliyet göstermiştir.

------------------------------------------------------------------

MARAŞLI HASAN EFENDİ


KİMDİR: İslamı tebliğ etmek üzere Maraş’tan  bölgeye gelen 4 kişiden biri olan Hasan Efendi, Saçaklızade Osman Efendi'nin kardeşlerinden biridir. Of merkezde irşat faaliyetlerinde bulunduğu sanılmaktadır. 

MEZARI:  Mezarı Eskipazar'dadır.
Of'ta Eskipazar camisinde, Maraşlı Hasan Efendi'ye ait yatır olarak kabul edilen bir mezar vardır. Mezar taşında şunlar yazılıdır:

''Lailahe İlallah
Âlimin ölümü, âlemin ölümü gibidir. Ariflerin sultanı, âşıkların burhanı, ilimlerin denizi ilm i zahir ve batında selahiyetli muhakkik ve müdekiklerin büyüğü Maraşlı Hasan Efendi Ruhuna Fatiha."
1. 10. 1973 tarihinde kabri yaptıran Hamdi Nuhoğlu''

Gelenler 4 kişiydiler. Bunların 3’ü kardeş, 1’i amcaoğluydu.

Of Kültür Yardımlaşma Derneğinin 1977 yılında Yayınlanan ''Of Yayınları'' adlı kitapta Maraşlı Hasan Efendiden bahsedilir. Aynı kitabın 68. sayfasında Maraşlı üç kardeşin Maraş'tan gelerek dini eğitim verdiklerini yazar. Bu kardeşlerin ikisinin bugünkü Çaykara'da Hasan Efendi'nin de Of'ta mezarının bulunduğu bu mezarın bugün yatır haline getirildiği, hatta bununla ilgili birkaç olağanüstü olay rivayetleri yazılıdır.

--------

Maraşlı Hasan Efendi’nin Of insanı Üzerinde bıraktığı Etki.
Kerametlerinden İkisi
1- Rize-Trabzon yolunun açma çalışmaları sırasında dozer ile mezara vurulmuş, ancak mezar yerinden oynatılamamıştır. Yol şefi olan mühendis ısrar edince yine dozerle bir şey yapılamamış, sonra mühendisin kendisi dozeri kullanmış. Yine evliyanın mezarı yerinden oynatılamamış. oynatılamamış  ama, dozeri kullanan  mühendis anında felç olması.

2- Birinci Dünya Savaşı sıralarında Osmanlı İmparatorluğu subayları tarafından Kavak Camiine atların doldurulması ve caminin at ahırı yapılması sonucu komutanın çıldırması ve mezarı göstererek ''ne yaptı ise o yaptı'' demesi.
Bu konuda elde kesin bilgiler yoktur. Ancak halk dilinde dolaşan bu söylentilerin yanında her salı günü bu mezarın ziyaret edildiği bir gerçektir.
3.    Eskipazar Belediye Başkanı, türbenin her salı ve perşembe günü şifa arayanların akınına uğradığını söylüyor. Eskipazar Belediye Başkanı Tufan Ayaz, Rizespor takımının 7 yıl önce (Şubat/2004 itibariyle) türbenin önünden geçtiği sırada uyarıya rağmen çalan radyoyu kapatmadığını ve Of yakınlarında otobüsün kaza geçirdiğini belirterek, "Çevredeki tüm insanlar türbenin önünden yaya veya araçlarıyla geçerken Fatiha suresini okurlar. Gelen çok sayıda insanın şifa bulduğunu biliyorum" diyor.
Ziyaretçilerden   Adem Ayvaz Şöyle Diyor:
İstanbul'dan Maraşlı Hasan Efendi'nin türbesini ziyarete gelen Adem Ayvaz: Bir zamanlar ekonomik sıkıntı çektiğini, türbeyi ziyaretinden sonra sıkıntılarının bittiğini, fırsat buldukça dua için buraya geldiğini söylüyor.  Adem Ayvaz, Şubat krizinde işlerim çok bozuktu. Arkadaşım bana bu türbeye gitmemi tavsiye etti. Cebimde buraya gelecek param yoktu. Ama bir salı geldim, burada kaldım ve döndüm. Doğrusunu isterseniz bir şey olacağına ihtimal vermiyordum. Ama döndüğümde büyük bir ihale aldım. Ondan sonra her zaman buraya gelirim. Benim gibi gelen çok kişi var zaman zaman onlarla dertleşirim, diyor.

------

KELİMELER

Muhakkik: 1. Gerçeği araştıran. 2.  Soruşturucu, soruşturmacı.
Müdekik: Araştırmacı, incelemeci.
Salahiyet: Yetki, bir görevi, bir işi yasaların verdiği imkânlara göre, belli şartlarla yürütmeyi sağlayan hak.

------

Saçaklılar ailesinden çok sayıda bilgin yetişmiştir. Rum kökenli olan aile, Hz. Ömer devrinde Medine'ye gönderilen iki Hristiyan bilginin Medine dönüşünde Maraş'a yerleşmesinden  sonra bilginler peş peşe sıralanmışlardır. Kökenlerinin Of'tan geldiğini öğrenen bilginlerden bazısı İslamiyeti anlatmak için Trabzon'a gitmişler, bazısı Antep'e ve bazısı da Maraş'ta kalmışlardır.

Of' Yerleşen Maraşlı Bilginlerden Bazıları:


Saçaklı Mehmet Efendi  Maraş ve Antep'te faaliyet göstermiştir.


------------------------------------------------------------------

MARAŞLI İLYAS EFENDİ


KİMDİR: İslamı tebliğ etmek üzere Maraş’tan  bölgeye gelen 4 kişiden biri. Saçaklızade Osman Efendi'nin kardeşi ya da amcasının oğludur. Of merkezde irşat faaliyetlerinde bulunduğu sanılmaktadır.

-----------------------------------------------------------------------

YAŞADIĞI ASIR: Maraşlı Osman Efendi'nin kardeşi ya da amcasının oğlu olduğuna dair rivayetler vardır. Bu durumda da 1500'lü yılların ilk elli yıllık bölümünde yaşadığı düşünülebilir.

MEZARI: Maraşlı İlyas Efendi adıyla Çaykara, Of-Çaykara Yente Köyünde (Şimdiki adıyla Çaykara - Çayıroba köyü) mezarı bulunmaktadır.
Gelenler 4 kişiydiler. Bunların 3’ü kardeş, 1’i amcaoğluydu.
-------

Saçaklılar ailesinden çok sayıda bilgin yetişmiştir. Rum kökenli olan aile, Hz. Ömer devrinde Medine'ye gönderilen iki Hristiyan bilginin Medine dönüşünde Maraş'a yerleşmesinden  sonra bilginler peş peşe sıralanmışlardır. Kökenlerinin Of'tan geldiğini öğrenen bilginlerden bazısı İslamiyeti anlatmak için Trabzon'a gitmişler, bazısı Antep'e ve bazısı da Maraş'ta kalmışlardır.

Of' Yerleşen Maraşlı Bilginlerden Bazıları:


Saçaklı Mehmet Efendi  Maraş ve Antep'te faaliyet göstermiştir.

-----------------------------------------------------------------------



MARAŞLI MUHAMMED EFENDİ


KİMDİR: İlim Adamı. Düşünür-İslam Gizemcisi – Sofi.
İslam Hukukçusu.
 Maraş’tan İslamı tebliğ etmek üzere bölgeye gelen 4 kişiden biri olan Muhammed Efendi’nin mezarının Sultanmurat Yaylasındaki Maraşutlar mezarlığında bulunduğu Tarihçi Araştırmacı Yazar  Haşim Albayrak, Sultan Murat Yaylasında verdiği konferansında:  Sultanmurat Yaylasında bulunan “MARAŞUT”  Mezarlığının Maraşlılar anlamına geldiğini ve yöre halkının bilgileriyle birleştirilince bölgemizin İslamlaşmasını sağlayan ve

YAŞADIĞI ASIR: Maraş’tan hicri 960 - miladi 1552 yılında geldiği bilinen 4 kişiden dördüncüsünün mezarının Sultanmurattaki Maraşlılar mezarlığında olduğu ve adının da;
1.     Maraşlı Saçaklızade Muhammed (Osman Efendi'nin kardeşi) Sultan Murat Yaylasındaki Marşutlular Mezarlığında,
4.     Maraşlı Hasan (büyük kardeş Osman’ın kardeşi veya amcasının oğlu) Efendilerdir. Yente köyünde metfun bulundukları netleşmiştir. Daha sonra 1916’daki Sultanmurat  Savaşlarının nasıl cereyan ettiğini anlatan yazar Haşim Albayrak, bu konularda onlarca kitap yazdığını fakat tarih bilgisinin eksik olması dolayısıyla gerekli ilgiyi yeterince bulamadığını beyan ederek, böyle konferansların bölgedeki kuruluşlar tarafından teşvik edilmesi halinde yeni neslin tarihi bilgileri öğreneceğini ve bölgeyi daha fazla seveceklerini beyan ederek dinleyicilerin sorularını cevaplandırdı.
Çaykara Çayıroba'da İlyas Efendi'nin Yente Camisi haziresinde mezarı vardı. Onun mezarında yapılan duaların çeşitli hastalıklara iyi gelme inancı ve mezarı yanında kalma geleneği oluşunca mezarı Yente Camisinin içine alınmıştır. Böylelikle mezarı bir yatır haline getirilmiştir.

Of-Çaykara Yente Köyü'ndeki Fındıkoğlu ailesi; kendilerinin Maraşlı Saçaklızade Osman Efendi'den geldiklerini, aile tarihlerinde ifade etmektedirler. Buna göre Maraş'taki Saçaklızadeler ile Of'taki Fındıkoğulları'nın aynı aileden olduğu görülmektedir.
------------------------------------------------------------------


      Maraş’tan İslamı tebliğ etmek üzere bölgeye gelen 4 kişiden Muhammed Efendi’nin mezarının Sultanmurat Yaylasındaki Maraşutlar mezarlığındadır.

--------

Saçaklılar ailesinden çok sayıda bilgin yetişmiştir. Rum kökenli olan aile, Hz. Ömer devrinde Medine'ye gönderilen iki Hristiyan bilginin Medine dönüşünde Maraş'a yerleşmesinden  sonra bilginler peş peşe sıralanmışlardır. Kökenlerinin Of'tan geldiğini öğrenen bilginlerden bazısı İslamiyeti anlatmak için Trabzon'a gitmişler, bazısı Antep'e ve bazısı da Maraş'ta kalmışlardır.

Of' Yerleşen Maraşlı Bilginlerden Bazıları:


Saçaklı Mehmet Efendi  Maraş ve Antep'te faaliyet göstermiştir.

--------------------------------------------------