DOĞUMU: 1944 Yılı Maraş doğumlu. Hani eskilerde çift minareli
tek camisi vardı Maraş’ın, işte o mahalleden. Anasına doğumunu sordu da şu cevabı aldı: "Yazdan önceki
mevsimdi doğduğun".
İLK OKUL: Turan İlkokulunu bitirdi.
LİSE: İmam Hatip Lisesini bitirdi.
ÜNİVERSİTE: 1964 / 1968 yılları
arasında Konya Yüksek İslam
Enstitüsünü bitirdi.
GÖREVİ: Kırk iki yıl.
KAÇ YILI İDARECİLİK: 1975 yılında başladığı
idareciliği emeklilik tarihine kadar götürdü.
EMEKLİLİK TARİHİ: 2010.
EDEBİ HAYATI: Görünüşte edebi hayatı yoktur. Aslonan bu değildir. Kırk iki yıllık görevinde, yüzlerce kişiye yön verdi. O bir edebiyat sevdalısı. Binlerce öğrencisi içindeki şiire, sanata meyilli olanları bildi, tanıdı. Her fırsatta korudu. Yüzlerce edebiyatçının yetişmesine öncü oldu.
KOCA MÜDÜR: 28 şubat
sürecinde, öğrenci sayısı on binin üzerindedir. Dört yüz elli öğretmen ve yirmi
yedi müdür yardımcısının başıdır Koyuncu Hoca. İl ve İlçelerin okul müdürlerini zaman zaman toplar vali. Yine toplantının yapıldığı bir gün, Vali Mustafa Hocayı işaret eder: "Koca müdür, kalkar mısın. Andırın kaymakamı sen de kalkar mısın? İşte bu adamın nüfusu, senin (Andırın'ın) nüfusundan fazladır. Senin nüfusun yedi bin, Koca Müdürün nüfusu on bin." Bu olaydan sonra, Mustafa Koyuncu "Koca Müdür" diye sıfatlanır.
TEFTİŞ: 15-20 kişilik bir
gurup yirmi sekiz şubat sürecinde
teftişe gelirler. Ramazan ayı boyunca Maraş’ta kalırlar. Koyuncu Hoca İmam Hatip Lisesinin Müdürüdür. Lisede; Meslek dersi hocalarından başka Türkçeci, matematikçi,
edebiyatçı ve Fransızcacı tesettürlü öğretmenlerdir.
Müfettiş başı:
"Haydi, meslek dersleri öğretmenlerini anladık, diğer
derslerin hocalarının bir kısmı da tesettürlü. Bunların başlarını açtıracaksın.
Öte yandan kız öğrencilerin tümünün başı kapalı. Bunların da başlarını
açtıracaksın", der.
O öğretmenleri çağırır: "Size tesettürü açacaksınız diyemem, özgürsünüz. Fakat çıkarılan genelge de
işte".
Koca Müdür olarak ünlenen Koyuncu hoca müfettişlere:
Koca Müdür olarak ünlenen Koyuncu hoca müfettişlere:
Bir tarafta 15 kişi,
diğer tarafta zor durumda olan Koyuncu hoca. Mustafa Koyuncu.
"Kimseyi zorlayamam", diye düşünür. Müfettiş başı diretince
de: "Ben bir idareciyim, baskıcı değilim. Genelge özgürlüğü engelliyor.
Benim müdürlüğümü alırsınız….. ama öğretmenliğim kalır. Başka bir okulda devam
ederim. Efendim, bu hanımlara
başınızı açınız diyemem. Buyurun siz deyin, siz açtırın. Eğer açacaksınız,
dersem, adım; Koca Müdür yerine, Gavur Müdür olur. Benden lütfen böyle bir şey
istemeyin. Ben, Emr-i İlahiyeye inanıyorum.
“Sizin kaldığınız otelin yanı
başında bir heykel var. Sütçü İmam
olayını yorumlar. Tesettürlü Müslüman iki kadına saldıran Fransız-Ermeni
askerlerine ilk kurşunu atan Sütçü İmamı…
Sütçü İmam böyle yapmakla yalnız Maraş’ın
değil, Türkiye’nin savaşını başlatır. Kurtuluş savaşı bu olaydan sonra başlamıştır.
Siz bu tesettürün arkasında benim değil, tüm Maraş halkının olduğunu düşünün. Bu
bayanların örtüsüyle uğraşmakla Maraşlıya savaş açıyorsunuz. ”
İşte bu tartışmanın
neticesi: Günler sonra rapor gelir. “Her şey yolunda, ama kılık kıyafete biraz
dikkat edilmeli", ibaresi
dikkat çeker raporda.
TEHLİKELİLER: Demirel reisi
cumhurdur. Maraşa geliyor. İleri
gelenler Cumhurbaşkanının yanında. Dört isim var şehrimizde görevinden alınması
gerekenler. Bu isimler Cumhuriyetin ilkelerine ters. Bunların muhakkak alınması
gerekir. İsimler: 1. Mustafa
Koyuncu (İmam Hatip Lisesi Müdürü), 2. Ali Sezal (Belediye başkanı), 3. Vali (Atilla V), 4. Müftü. Temizlik listesi;
11 Şubatta Demirel’e verilir.
Demirel, yirmi dört saat süre ister Mustafa Koyuncu’nun alınması için. Evet,
hocanın 13 Şubatta görev
yeri değiştirilir. Ama yine idarecidir. Yalnızca bir liseden alınarak başka bir liseye verilmiştir.
SENİ KORUYAMADIM: "Seni koruyamadım, dedi
vali Mustafa Koyuncuya makamında. Bu yüzden hayıflandım". Vali de biliyordu ki,
Maraş’ta böyle idarecinin yetişmesi biraz zor. Biraz değil, çok zor. on bin kişiyi eğitiyordu. Yüzlerce öğretmen. Bir gün sonranın proğramını
geceleri düşünerek kuruyordu.
-------------------------------------------------------------------------------
ANILARINDAN
Bir gün yolda yürürken iri bir adam hocaya koltuk atar ve koluna girer. Hoca şaşkındır, bir o kadar da heyecanlı.
"Beni tanıdınız mı?" der adam.
"Hayır."
"Ben sizin öğrencinizim. Hani saçlarım çok uzundu ya! Beni uyardınız, ama ben aldırmayınca saçıma makas attınız. Saçımı sağ tarafa atınca makas izi kapanıyordu. Günler sonra yine traş olmamı söylediniz. Ben de; param yok deyince, bana yirmi lira verdiniz. İki liraya traş oldum. On sekiz lira cebimde kaldı. Kendimi zengin sanıyordum." diyor adam.
-------------------------------------------------------------------------------
-------------------------------------------------------------------------------
ANILARINDAN
Bir gün yolda yürürken iri bir adam hocaya koltuk atar ve koluna girer. Hoca şaşkındır, bir o kadar da heyecanlı.
"Beni tanıdınız mı?" der adam.
"Hayır."
"Ben sizin öğrencinizim. Hani saçlarım çok uzundu ya! Beni uyardınız, ama ben aldırmayınca saçıma makas attınız. Saçımı sağ tarafa atınca makas izi kapanıyordu. Günler sonra yine traş olmamı söylediniz. Ben de; param yok deyince, bana yirmi lira verdiniz. İki liraya traş oldum. On sekiz lira cebimde kaldı. Kendimi zengin sanıyordum." diyor adam.
-------------------------------------------------------------------------------